* YGF 16 *

49 6 0
                                    

Derse geç kalma korkusu yüzünden merdivenlerden paldır küldür iniyordum. Tabi bunun için otobüse yetişmem gerekiyordu. Birinci kata geldiğimde kapıda ki Emrah Abi ile karşılaştım.

"Günaydın Nazlı bu ne acele böyle derse mi geç kaldın?"

"Günaydın Emrah Abi. Biraz daha oyalanırsam geç kalacağım."

"Bekle ben bırakayım seni okula."

"Çok sağol Emrah Abi ama arkadaşım bekliyor beni durakta."

"Ee alırız onu da ne olacak."

"Eh tamam madem" deyip apartmanın çıkış kapısını açtığım da karşımda arabasına yaslanmış halde duran Uray ile karşılaştım. Onun burada olmasına şaşırmıştım. Ne işi vardı ki onun burada. Üstelik dün de gelmemesini söylemiştim. Neden geldi ki bugün bir şey mi vardı yoksa diye geçirdim içimden.

"Uray" diye seslendim.

Beni görünce yüzünde küçük bir tebessüm ile "günaydın" deyip yanıma doğru geliyordu ki birden durdu. Yüzünün an ve an değişip sinirli bir hal almasına gözlerimle şahit oldum. Neye sinirlenmişti ki şimdi diye düşünürken odaklandığı yere doğru kafamı çevirdiğimde arkamda olan Emrah Abi ile göz göze geldik. Bana gülümsediğinde ben de ona karşı gülümsedim ama bu Uray'ı daha da sinirlendirdi. Boynunda ki damarın daha da belirgin bir hal alması beni korkutan haliydi.

Neden Emrah Abiye kötü kötü bakıyordu ki. Emrah Abiye mi kızdı yoksa diye düşündüm ama adam hiçbir şey yapmadı ki. Neden birden sinirlendi ki bu şimdi. 

Bulmaca gibiydi her gün farklı bir hali ile karşı karşıya kalıyordum ama bir türlü çözemiyordum işte. Tam çözdüğümü düşünürken daha farklı bir halini görüyordum. 

Uray arabaya doğru ilerleyip benim oturacağım yerin kapısını açıp bana baktı. "Nazlı beklemede bin arabaya, derse geç kalıyoruz." dedi. Sesi de en az görüntüsü kadar sert ve ürkütücüydü.

Bense hem Uray'a hem de Emrah Abiye baktım ve ne diyeceğimi bilemedim. Sonra Emrah Abiyle gideceğim aklıma gelince "Beni Emrah Abi bırakacaktı Uray, zahmet edip gelmişsin ama sana dün de demiştim gelmene gerek yok diye." bir cevap verince daha da sinirlendiğini fark ettim. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

Emrah Abi de bu durumu fark etmiş olacak ki "Nazlı benim uğramam gereken bir yer vardı sen geç kalma okuluna bak arkadaşın da gelmiş onunla gidersin" diye hemen geri adım attı.

Emrah Abi bana göz kırpıp arabasına bindi ve hızlıca yanımızdan uzaklaştı. İkimizde hala olduğumuz yerde durmuş bir birimize bakıyorduk. Uray kapıyı açık bırakıp kendi şoför koltuğuna geçip oturdu. Kemerini bağladıktan sonra bana doğru eğilip "Nazlı geliyor musun?" diye sordu. Bense hala olduğum yerde hareketsizce duruyordum.

Alacağın olsun Emrah Abi beni ne halde bırakıp gittin. Madem götürmeyecektin neden ben bırakırım dedin ki. Şimdiye durağa yetişmiş olurdum. Bu saatten sonra otobüse de yetişemem ki. Mecbur bu arabaya binmek zorundayım. Tükürdüğünü yalamak gibi kötü bir durumdaydım.

Ayaklarımı sürükleyerek arabaya binip kapıyı kapattım. Emniyet kemerimi de bağladıktan sonra Uray hızlı bir şekilde arabayı çalıştırıp yola koyuldu.

Kendimi suçlu gibi hissediyordum. Gelmemesini söylediğim halde geldi ve Emrah Abi de beni yarı yolda bıraktığı için kuzu kuzu binmek zorunda kaldım onun arabasına.

Sesim mırıltılı bir şekilde çıkarak "Elif'i de duraktan alsak" diye söyledim. Eğer Elif'i almazsak bir de onun tribini çekmek zorunda kalacaktım. Gerçi bu dediğimi ben bile zor duymuştum Uray nasıl duyacaksa. Korkudan sesim bile içime kaçmıştı şuan. Her an bağırıp çağırabilecekmiş gibi duruyordu. Hatta öldürebilirdi bile. Sağ salim okula varıp da şu arabadan insek başka hiçbir şey istemiyorum.

Yağmurla Gelen FısıltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin