* YGF 6 *

62 4 0
                                    


"Elif kim gelmiş"

Elif'in yanında gördüğüm kişi Uray mıydı gerçekten?

Ben nasıl olur da unuturum Urayın geleceğini. Elif de burada nasıl bir açıklama yapacağım ben şimdi Elife. Bittim. Resmen bittim ben. Elif beni çiğ çiğ yiyecek. Öldürür kesin. Uray evimin adresini bilip elini kolunu sallaya sallaya evime geliyor, bunun nasıl mantıklı bir açıklaması olabilir ki. Nefret ettiğin bir insanın senin evinde ne işi var demez mi? Elif böyle bir durumda olsaydı söyleyeceği açıklama umurumda olmazdı ben gözlerimin gördüğüne inanırdım her halde. Her ne kadar yapmayacağını bilsem de gönül bu hiç ummadığın birine kayıveriyor. Engel olamıyorsun ki.

Gözlerim Elif'e bakmaya korkar bir şekilde kaymıştı. Tam da tahmin ettiğim ifade vardı gözlerinde sinirli ve şaşkın. Bir açıklama yapmam lazım ama ne söyleyecektim. Ya da söyleyeceklerime inanacak mıydı?

"Uray gelmiş Nazlı seni çok merek etmiş" çok kelimesinin üstüne bastıra bastıra söylemişti. Uray, kapıda ne dedin ki Elif'e, ben neyi nasıl açıklayacağım şimdi. Beni düşürdüğün şu duruma bakar mısın?

"ho..hoş geldin" dedim. Zor da olsa iki kelimeyi bir araya getirebilmiştim.

"hoş bulduk. Daha iyi misin?" diye sordu. Bu sakinliğini nasıl koruyorsun bir bilsem adam. Ben ne yazık ki senin sakinliğin kadar gergindim şuan.

"iyiyim gelmene gerek yoktu" dedim. Biraz çekinerek söylemiştim bunu.

"aklım sendeydi bir görmek istedim"

Elif gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Bense bir Elif'e bir de Uray'a bakıyordum. Bu gece kesin öldüm ben. Bu olayın hiçbir mantıklı açıklaması kalmadı. Uray senin evini nereden biliyor. Hasta olduğunu nereden biliyor. Aklı sende kamış, merek etmiş. Bunlar ne demek oluyor Nazlı diye bütün gece sorgulayacaktı beni. Keşke havale geçiriyor olsaydım da bu anları yaşıyor olmasaydım.

"iyiyim gördüğün gibi" dedim. Ama sesimi hala kontrol edemiyordum. Kısık ve şaşkın bir şekilde çıkıyordu sesim.

Uray yanıma gelip oturdu. Bense hala Elif'e nasıl bir açıklama yapacaktım onu düşünüyordum. Elif de karşımızda dikilip kollarını birbirine dolamış bize bakıyordu.

"ben yanlış bir zamanda mı geldim" diye çekinerek Elif ile ikimize bakarak sordu. Sabah ki tavrımdan dolayı çekinmiş olacak ki benim rahatsız olduğumu düşündü. Aslında rahatsız olmuştum ama onun bu sefer hiçbir suçu yoktu çünkü geleceğini sabah söylemişti. Neden geldin diye soramazdım. Ya da keşke gelmeseydin diyemezdim. Tabi bütün bunları ona söylememiş olsam da içimden geçirmiştim. Keşke gelmeseydin de böyle bir durumu yaşıyor olmasaydık.

Elif hemen lafa atılıp "hayır tabi ki de. Ben sadece biraz şaşırdım diyelim. Yani sizin buraya gelmenizi hiç beklemiyordum o yüzden. Iıı neyse kahve yapacaktım siz de içer misiniz?" diye sordu.

"zahmet olmasın size" diye mahcup bir şekilde söyledi. Doğru mu duyuyorum ben. Bu karşımda ki gerçekten Uray mı? Bu mahcup olmuş tavrı, kibarlığı bu bu benim tanıdığım Uray ile uzaktan yakından alakası yok. Görünüş olarak Uray olabilir ama sanki seslendiren başkası. Bütün bu değişimi neye borçluyuz acaba. O her ortamda kendi rahatlığından ödün vermeyen, alttan alttan laf sokan Uray yoktu karşımda. Ondaki bu değişiklik beni korkutuyordu. Sanki altından çok başka bir şeyler çıkacak gibi hissetmiştim. Bir insan bir günde bu kadar değişebilir mi? Nerede o inatçı insan...

"olur mu öyle şey. Zaten yapacaktım bir fincan fazladan olsun ne olacak ki"

"tamam, içerim o zaman bir kahve"

Yağmurla Gelen FısıltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin