Biliyormusunuz? Ufak ve çok tatlı olan bir yıldız var. Şu altta. Ona basınca rengi en sevdiğim renk oluyor. Denemelisiniz! :)
Onu 3 sene önce bir çocuk parkında görmüştüm. Dudağın kenarı patlamış ve kollarında morarmış yara izleri vardı. Parkta oynayan çocukları gördükçe ağlıyordu. O zaman daha 17 yaşındaydı.
Gür kuzguni saçları dağılmış ve üzerindeki pembe elbisenin bazı yerleri yırtılmıştı. Korumalara göz işaretiyle yanına gitmelerini söylediğimde yavaşça yanına yaklaşıp neyin var diye sormuşlardı.
Umut bir anda yaklaşmayın bana diye bağırmasıyla yere düşmesi bir olmuştu. Sanki o yere düştüğünde kalbimden bir şeyler kopmuş gibi hissediyordum. Onu kucağıma aldığımda baygın olduğunu farkettim.Kendi evime hiçbir kadını sokmazken Umut'u o evden çıkarmak istemiyordum.
Yukarı çıkıp onu kendi yatağıma bıraktığımda ağzında ufak mırıltılar vardı. Odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapattıktan sonra Ahmet'e -en iyi koruması- seslendim. Korkuyla bana bakmasıyla yukarıdaki kızın bütün bilgilerini istediğimi ve ailesinin nerede olduğunu öğrenmek istediğimi söylemiştim.
Babası babamın çok yakın arkadaşı olan Orhan amcaydı. Annesi ölmüş. Ve bir üvey abisi ile annesi varmış. Peki bunları bu kıza kim yapmıştı. Nasıl bu kadar kötü hale gelmişti.
O günün akşamı Saygıner ailesinin mutlu yuvasına dalıp korumalarla beyefendileri yerle bir etmiştik. O üvey abisi.. Hele ki Hülya Hanım.. Kadına teşekkür etmem gerekirdi ama yinede cezasını çekecekti.
Adının Umut olduğunu öğrendiğim kız merdivenlerden paytak adımlarla inerken yüzümdeki sırıtışa engel olamamıştım. Bu hali öylesine tatlıydı ki.
Neredeyim ben nasıl geldim buraya diye sorularını sıraladığında parka bayıldığını ve güvende olduğunu söylemiştim. Bir anda çığlık çığlığa bağırıp masanın üzerindeki herşeyi yere atıyordu. Onu kucağıma aldığımda titrediğini ve hala iy olmadığını görmüştüm. Ahmet'e sakinleştiriciyi getirmesini söyleyip koltuğun üzerine yatırmıştım. Hala bağırıyor ve bana güçsüz yumruklarını sergiliyordu. Ahmet'in elimdeki iğneyi kaptığım gibi Umut'un koluna saplamıştım. Bana vuran güçsüz yumrukları gövdesinin yanına düşerken hareketleri yavaşlamış ve gözkapakları güzel yeşillerini örtüyordu.
O gün doktor olan arkadaşım Selim'e sorduğumda travmatik bir sinir krizi olduğunu söylemişti. Galiba annesiyle ilgiliydi ve bu gerçekten beni korkutmuştu.[*][*][*]
Aynı olay dün gece de başımıza gelmişti. Umut'a 2 gün sonra evleneceğimizi söylediğimde önce titreyip sonra bana yine vurmaya başlamıştı.Hemşireler içeriye girdiğinde çıkmam gerektiğini söylemişlerdi ama çıkmayacağımı belirten bir bakış attığımda korkuyla Umut'a dönüp yatağa yatırmaya çalışıyorlardı. Bir türlü yatmıyor sürekli debeleniyordu. İğne bir yerine gelecekti ve hala yerinde durmuyordu.
Büyük adımlarla yanına yaklaşıp sıkıca sarılmıştım. Böylece hareket edemiyordu ve kolayca iğneyi olacaktı.
Hemşirenin iğneyi yapmasıyla Umuttan hafifçe çekilip solgun yüzüne baktım. Güzel gözleri kapanmış uykuya dalıyordu. Onu kucağıma alıp dışarı çıktığımda Ahmet'e Umut'un eşyalarını alıp eve getirmesini söyleyip arabaya ilerledim. Umut uyumuştu.
Yarın nikah vardı ve ne yapacaktık gerçekten bilmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Kırıntıları (Askıya Alındı!)
RomanceBen senin değilim. Anla artık!!" "Vazgeç şu inadından. Sen senin bile değilsin. Benimsin. Ben bencil bir adamım ve seni de aldım!" Umut Saygıner. Aile sevgisine muhtaç olan genç avukat, saçma sapan bir şirketin davasında tanışdığı adamla umulmadı...