11\2.x

86 13 0
                                    


Biliyormusunuz? Ufak ve çok tatlı olan bir yıldız var. Şu altta. Ona basınca rengi en sevdiğim renk oluyor. Denemelisiniz! :)


 


 

Bana yardım için gelen sarı saçlı abla yüzündeki kaybolmayan gülüşle yatağın üzerine beyaz önü kısa arkası uzun bir elbise ve elbiseye uygun 1 çift topuklu ayakkabı bırakıp çıkmıştı. Yatağın üzerindekilere tiksinerek bakıyordum.

Bu Ayhan kendini ne sanıyordu? İsteyerek evlendiğimi falan mı?

İçeriye damlayan Ahmet abi bana üzerimi değiştirirmem gerektiğini yoksa Ayhan'ın kendi derisinden bir Çanta yapacağını söylemişti. Ahmet abi çıktığında üzerimdeki pantolonu ve tişörtü çıkarıp bir yerlere fırlattıktan sonra elbiseyi vücudumla buluşturdum. Ayakkabıları da ayağıma geçirirken aynadan yansıyan görüntüme bakakalmıştım.
Göz altlarım morarmış yüzüm oldukça solgunken parlayan yeşillerim kendini belli ediyordu.
Makyaj masasına oturup üzerinde yüzümü kapatacak birşeyler aradım.
Elime geçen kırmızı rujla dudaklarımı belirginleştirdim.
İflah olmaz kıvırcık saçlarımı açık bırakıp masanın üzerinde bulduğum taçla sade bir görünüm sağlamıştım.
Elimde olan papatya demeti hoş duruyordu.
Beyaz kaplamadan oluşan kapının gümüş renkli kulbunu aşağı doğru indirip kendimi salona doğru yönlendirdim.
Salondan çıkıp bahçeye ulaştığımda korumalar dahil herkes ufak bir koşuşturma içindeydi.

Havuzun yanındaki büyük beyaz masa papatyaların esiri olmuştu. Ufak beyaz masalar bu şaheserle karşı karşıyaydı.

Ben masalara dalmışken Ayhan koluma dokunup neyim olduğunu sormuştu. Bende o anki sinirle elini kolumdan çekip neyim mi var? Senin gibi psikopattan başka bir bela yok başımda dediğimde kolumu olabilindiğince sıkıp büyük masaya oturttu. Ahmet'e getirin şunları diye kükremesiyle kırmızı cübbeli yaşlı bir adam ve iki adam sırayla yürüyorlardı. Karşımızdaki masaları dolduran korumalar ve arkadan gelen elbiseli bir kadın en öne oturarak yüzünü görmemi sağladı.

Ceren! En yakın arkadaşım. Kardeşim. Herşeyimde buradaydı.
Tam kalkacakken Ayhan omuzlarımı bastırıp yanımda bulunan sandalyeye oturmuştu.

Kırmızı cübbeli adam elindeki büyük lacivert defteri masanın üzerine bırakıp sandalyesine oturdu.
Tanımadığım o adamlardan biri kalkıp onun yerini Ceren alınca yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım. Bana öpücük atıp güldüğünde keşke herşeyi anlatabilsem diye içimden geçiriyordum.

Gözümden dökülen yaşlarla Ayhan'a dönmüştüm. Bana bakmasıyla yüzündeki sahte gülümseme solup pişman kırıntılarını gözlerime yolladı.

Ellerini yanaklarıma koyup gözlerime pişmanlıkla bakıyordu.
Ellerini hızla vücuduna doğru savurken çek ellerini benden diye bağırmıştım.
Çaprazımda oturan kırmızı cübbeli adam ağzını açarak konuşmaya başlamıştı.

-Bütün herkes geldiyse başlayalım.
Ne dediğini anlamamıştım. Neye başlıyorduk.

-Siz Ayhan Yıldırım. Hiçbir tesir altında kalmadan Umut Saygıner'i eşiniz olarak kabul ediyormusunuz?

Gözümden düşen yaşlarla Ayhan'a baktım. Gözlerime dönerek EVET! demişti. Nikah memuru bana dönerek;

Siz Umut Saygıner. Hiçbir tesir altında kalmadan Ayhan Yıldırım'ı eşiniz olarak kabul ediyormusunuz?
Tabiki etmeyecektim. Tam hayır diye bağıracakken Ayhan'ın kulağıma EĞER KABUL ETMESSEN CEREN'İ GÖZÜMÜ KIRPMADAN ÖLDÜRÜRÜM. diye fısıldamasıyla sustum.

Tek yapabildiğim gibi yıllarca yaptığım gibi yine sustum..


 

Umut Kırıntıları (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin