Ayhan'ın o sinir olduğum lafı söylemesinin ardından 2 gün geçmişti. Ve ben hala bu lanet evde tıkılı kalmıştım. Adliye için rapor aldığını söylemişti.Ahtapot ya zaten. Her yere eli kolu yapışıyor. Geçen gece yaşanan olay çok utanç vericiydi. Barkın'a da çok ayıp olmuştu. Yattığım yataktan yavaşça kalkıp kapıyı açtım. Galiba müstakbel kocam yoktu. Merdivenlerden aşağıya inip bahçeye çıktım. Her zaman ki gibi korumalar bu lüks evi koruyorlardı. Viyana kuşatması sanki. Korumalara yaklaşıp konuşmaya başladım.
-Ayhan nerede acaba?
-Ayhan Bey şuan holding de önemli bir toplantıda. Eğer bir şey olursa bize söylemeniz yeterli efendim.
Koruma her şeyi açık ve net bir şekilde söylemişti. Adımlarımı tekrar bu lanet malikhaneye yönlendirip içeri geçtim. Mutfağa geldiğimde bir teyzenin yemek yaptığını gördüm. Konuşmaya karar verip hoş bir ses tonuyla kadına seslendim.
-Merhaba!!
Kadın bana irkilerek baktı ve hemen önümde geçip ellerini birleştirdi.
-Bir istediğiniz mi vardı Umut Hanımım. Kusura bakmayın!
Ne diyordu bu kadın.. Annem yaşındaydı bana hanımım diyordu. Kadına üzgün bakışlarımı yolladım.
-Asıl ben özür dilerim teyzecim. Sizi korkutmak istemedim. Hem lütfen bana sadece Umut diyin. Öyle hanımım falan olmaz.
- Peki han-- Umut kızım.
Yaşlı kadının adının Melek olduğu öğrenmiştim. Ayhanın süt annesiymiş. Ama hizmetçiliğini yapıyor. Terbiyesiz işte. Bu buruşmuş zeytin ne olacak! Yukarıya çıktığımda üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup banyo yapmaya karar vermiştim. Banyoya girdikten sonra hızlıca yıkanıp çıktım. Ayhan gelmeden giyinmem lazımdı. Saçlarımı kurutup odadan çıktım. Kaç gündür telefonum yoktu. Bulamıyordum. Galiba Ayhana sormalıydım.
Bahçedeki hamağa doğru ilerleyip yavaşça üzerine oturdum. Uykum gelmişti. Şurada birazcık uyusam bir şey olmazdı her halde.Sırtımda bir hareketlilik hissettiğimde göz kapaklarımı hafifçe kaldırıp neler olduğunu çözmeye çalıştım. Şuan karşımda yem yeşil bahçe değil beyaz gömlekli ve siyah kravatlı bir adam gövdesi görüyordum.. Biri beni mi taşıyordu. Hafifçe inleyip adamın yüzüne bakmaya başladım. Adam birşeyler diyordu.
-Şşşt uyu güzel gözlüm. Uyanman lazım.
Adamın dediklerine aldırış etmeden kafamı iyice gövdesine yaslayıp güzel uykuma devam ettim.Dinç ve huzurlu olan güzellik uykumdan uyanmıştım. Şuan yataktaydım ama belimde ve kalbimin üzerinde bir el saçlarımın kokusunu içüni çeken bir burun vardı. Noluyordu?? Kim benimle yatıyordu. Hayır.. Lütfen.. Yüzümü hafifçe dönüp bana bir vatoz misali sarılan buruşmuş zeytini izlemeye başladım. 1.90 lık boyu siyah saçları siyah gözleri vardı. Uzun kirpikleri ve beyaz teni hoş duruyordu. Her kız böyle bir kocası olsun isterdi. Ama iş zaten sevmekte başlıyordu. Hızla bulunduğum yerden kalmaya çalıştım fakat başarılı olamamıştım. Üstelik şuan Ayhanın yüzüyle benim tüzümün arasında çok az bir mesafe vardı. Tekrar kalmaya çalıştığımda kollarıyla beni iyice sarıp konuşmaya başladı ;
- Umut.. Rahat dur. Uykum var.
- Senin benim yatağımda ne işin var.. Ya Ayhan benim evime gitmeme engel olma artık. Gitmem lazım.
Gözlerini açıp konuşmaya başladı;
- Gitmen lazım öyle mi? Allahın cezası benim kadınım benim yanımdan başka hiç bir yere gidemez. Göndermem. Çünkü benim hatunumun yeri benim yanım. İ
- Tamam işte.. Bende bunu diyorum.. Kadınının yeri burası . Benim değil işte.. Gidip çağıralım hatununu. O gelsin ben gideyim işte. Ayhan saçma bir gülüş atıp yüzüme doğru yaklaşmaya başladı. Geldikçe kalbim daha da hızlanıyordu.
Ve kalbimi parçalara ayıracak sözünü söylemişti buruşuk zeytin.
- BENİM HATUNUM SENSİN!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Kırıntıları (Askıya Alındı!)
RomanceBen senin değilim. Anla artık!!" "Vazgeç şu inadından. Sen senin bile değilsin. Benimsin. Ben bencil bir adamım ve seni de aldım!" Umut Saygıner. Aile sevgisine muhtaç olan genç avukat, saçma sapan bir şirketin davasında tanışdığı adamla umulmadı...