BÖLÜM 3: TELEVİZYON

269 12 0
                                    

Saat 13:34

Televizyon nedir? Bizlere tüm dünya gündemindeki olan olayları gösteren bir araç. Peki bu televizyon şu aralar neden korku dolu , gizemli , insanın içini ürpertecek haberler veriyor?

- Alo.
- Efendim anne.
- Tatlım iş dolayısıyla babanla biraz geç çıkacağız. Yemeğini ye bizi bekleme.
- Tamam anne. Zaten söylemesen ben yemeğimi yemezdim. 18 yaşına geldim ve halen daha bir çocukmuşum gibi davranıyorsun.
- Sen her zaman benim küçük bebeğim olarak kalıcaksın.
- Haha hadi amaa annee.
- Tamam tatlım eve gelince görüşürüz?
- Görüşürüz anne.

Jessica lise son sınıfa giden bir öğrenciydi. Şuan okuldaydı. Okul esrarengiz katili , Amanda'yı ve Meggie'yi konuşuyordu. Jessica pek oralı değildi. Olumsuz haberleri duymaktan hoşlanmazdı. Herşeyi oluruna bırakan bi kızdı. John adında arkadaşı yanına gelerek;

- Hey Jessica.
- Efendim John.
- Senin için endişelendiğimi söylesem yanlış anlamazsın umarım.
- Niçin?
- Meggie ile seni Alışveriş merkezinin karşısında konuşurken görmüştüm.
Onun arkadaşısın değil mi?
- Evet ama çok samimi değildik. Bi arkadaşımın sayesinde tanışmıştım.
- Hmm. Bu haber beni çok üzdü işte.
- Neden John?
- Katilin polislere bıraktığı notları bilmiyorsun heralde.
- Ne notu?
- Meggie'nin arkadaşlarını koruyun diye bir not bırakmış.
- Ne yani banada mı gelecek?
- Öyle söylemedim.
- Gider misin John. Katil benim nerden bilebilir?
- Amanda'yı nerden biliyordu?
- Beni düşünmen onure etti. Teşekkürler John.
- Rica ederim Jessi.

Okulun çıkış zili çaldı. Jessica eve doğru yürüyordu. Düşünmese bile içi içini yiyor gibi bi hali vardı.
5 dakka yürüdükten sonra eve vardı. Ve ilk işi televizyonu açmak oldu. Her kanalda esrarengiz cinayetten bahsediliyordu. Jessica sıkılarak televizyonu kapattı. Ve bugün oldukça yorulmuştu. Bir duş alsa hiç fena olmazdı. Banyoya giderek üstündekileri çıkardı. Ve bir anda telefon çaldı.

- Alo.
- Alo.
- Nasılsın Jessica.
- Teşekkürler , ama siz kimsiniz.
- Benim kim olduğumun önemi yok. Sadece sohbet etmek istedim.
- Daha sonra ara şimdi işim var.
- Biraz zaman ayırabilirsin öyle değil mi?
- Hayır sonra ara. Bir telefon sapığımız eksikti.

Diyerek telefonu kapattı Jessica.
Banyoya doğru geri gitti sıcak suyu açtı. Ve aniden telefon gene çaldı.

- Telefonun yüzüme kapatılmasından hoşlanmam.
- Bende rahatsız edilmekten hoşlanmam.
- Hoşlansan iyi edersin.
- Sanane.
- Mor rengi severmisin?
- Oda nerden çıktı?
- Üstüne bakmayı dene.

Telefonu kapattı Jessica. Üstündeki iç çamaşırları mordu. Nerden görmüştü. Bu imkânsızdı. Su istediği gibi olmuştu. Duşa hazırdı. Derken telefon gene çaldı.

- Telefonu kapatma demiştim öyle değilmi seni küçük yer faresi!
- Korkuyorum.
- Hadi amaa Jessiii , korkacak. bir şey yok özür dilerim.
- Beni rahatsız etme.
- Rahatsız etmek istemedim. Amacım sadece biraz konuşup arkadaş olmaktı.
- Duşa giriyorum kapatmam lazım.
- Bi kere daha kapatırsan duş aldığın suyu kırmızıya çeviririm!
- Kabinli olduğunu nerden biliyosun.
- Gördüğüm şeyleri genelde unutmam.

Jessica telefonu kapattı. Korkarak duşuna girdi. 5 dakka sonra duştan çıktı. Üst kattaki odasına gitti. Ve oda neydi. Banyodan bir ses geldi. Jessica yere yattı. Gözlerinin ucunda hızlı hızlı yürüyen siyah elbiseli bir adam. Üst kata çıkıyordu. Jessica hemen ses çıkarmayarak odasına girdi. Saklanacak bir yer aradı. Ve yatağın altının en iyi yer olacağı fikrine vardı. Katil yavaş yavaş yukarı geliyordu. Ve odaya girdi. Jessica katilin siyah botlarını rahat bir şekilde görüyordu. Ve katil dolaba baktı. Yatağın ucunu kaldırıp baktı. Göremedi. Jessica yatağın altına büzülmüştü. Çok yer kaplamıyordu. Katil odadan çıktı. Jessica'nın üstünde iç çamaşırlar8ndan başka bir şey yoktu. Cep telefonu nerdeydi. Onu duş almadan önce banyoya koymuştu. Yavaş yavaş banyoya gitti. O kadar korkuyordu ki. Nefes seslerini duymamak mümkün değildi. Banyoya geldi. Telefonu aldı. 911'i arayacaktı. Ve bi ses geldi hemen duş kabinine girdi.
911'i aradı.

- Alo.
- 911 buyrun.
- Evimde katil var , Korkarım ki beni öldürmeye geldi.
- Derhâl adresinizi verin. Bir ekip yolluyacağım.

Derken kabin sert bir şekilde açıldı. Jessica katille göz göze gelmişti. Jessica çığlık atmaya başladı. Katil telefonu aldı. Ve kapattı. Katil Jessica'nın tenine dokunuyordu. Bıçağını teninde gezdiriyordu. Ve Jessica'nın gözünden yaşlar süzülerek;

-Bunu neden yapıyorsun?

Dedi Jessica. Ve cevap alamadı.
Katil suyu açtı. Jessica'ya diz çöktürdü. Ellerini saçlarına dolayarak , bıçağı boğazına dayadı.
Ve sert bir şekilde bıçağı boğazına sapladı. Sonra karnına sapladı.
Banyo kırmızıya dönüşmüştü. Katil kabini kapatıp giderken , bir anda kapı sesi duyuldu. Oda ne Jessica'nın annesi ve babası gelmişti. Katil hızlı bir şekilde yukarı kata çıktı. Çatı katından dışarıya doğru yöneldi. Katil kaçmıştı. Jessica'nın annesi banyoya geldi. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Kabini açtı. Kızı kabinde bıçaklanarak can vermişti. Ağlamaya başladı. Bağırarak babasını çağırdı. Hemen 911'i aradı.
Babası evi didik didik aramıştı. Üst kattaki pencerenin açık oldugunu fark etti. Ve aşağıya kızının yanına indi. Duş kapısının üstünde , yapışık olan bir not daha.

"Jessica Meggie'nin arkadaşı olmasan seni öldürmezdim. Sen güzel bir kızsın.
Meggie'nin arkadaşlarını koruyun demiştim. Beni dinlemiyorsunuz!
(Jesii ilk ziyaretçin M.P.)"

TELEFON KATİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin