Evet kızlar yine ve yine ben. Bakın dediğimi yapmıyorsunuz , buraya giriş yapın lütfen. Rica ediyorum sizden. Ayrıca okurlarımın hepsine bir not ; SİZE O KADAR YENİ BÖLÜM YAZIP YAYINLIYORUM BARİ GÜZEL OLMUŞ DİYİN. İyi okumalar.
MULTIMADEDE KIZIN BÖLÜMDE GİYDİĞİ ELBİSE FALAN VAR.
Neredeyse bütün gün evde olmama rağmen ne Harry'nin evden çıktığını gördüm , ne çıktıysa girdiğini , ne de evde gördüm. Aslına bakarsanız bence evde bile değil. Yani dün gece gitmiştir die düşünüyorum. Neredeyse akşam olucak , çünkü. Merak ediyorum , kuzenim sonuçta.Gömüldüğüm kanapeden kalktım ve yukarıya odalarımızın olduğu kata çıktım.Meraklıyımdır demiştim. Harry'nin odasına doğru ilerledim.Aslına bakarsanız yüzüne bakabilir miyim bilmiyorum. Tamam kabul ediyorum , dün gece çok ahmakça davranmıştım. Ama beni sinir etti , yani ne biliyim işte. İçimden ofladım.
Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıktıkladım. Bir kaç saniye bekledikten sonra ses gelmeyince bir daha tıktıkladım. Yine ses gelmeyince odaya girdim.Odada kimse yoktu , bende gözlerimi devirip tam çıkıyordum ki tuvalet kapısının açıldığını anladım. Tuvaletten altında sadece havlu olan Harry çıkınca gözlerimi kırpıştırdım. " Beni daha önce de çıplak gördün öyle değil mi? " yerimde huysuzca kıpırdandım.
Hissetmiş olmalı ki bana doğru yaklaşmaya başladı. O kadar yakınıma gelmişti ki ıslak ve sıcak vücudunun göğsüme uyguladığı baskı beni tahrik etmeye yetiyordu. Açacağım kapıda beni sıkıştırmış , sıcak nefesini boynuma veriyordu. O beni tahrik ediyorsa bende onu etmeliydim. Mantıklı olan bence bu değil mi ? Her zaman onun önünde böyle kalamazdım. Birazda benim harekete geçmem gerekir öyle değil mi ?
Biraz daha boynuma eğilince bende onun kulağına doğru yükseldim. Üfleyerek konuştum ki tahrik olsun. Bunu yaptıktan sonra elimi karın bölgesindeki kelebek dövmesinde gezdirmeye başladım. Hafif dokunuşlar bence onu tahrik etmeye yetmişti. Çünkü ona baktığımda kafasını geriye atmış , gözleri kapalıydı. Dudaklarına döndüm. Parmağımla yumuşak , pembemsi dudaklarına dokundum. Gözlerini açtı ve bana baktı "Beni çılgına çeviriyorsun" dedi değişik gözlerle gözlerime bakarak. " Kuzen bu yaptığımız şe-" derken benden ayrıldı.
Arkasını döndü ve yatağa yöneldi." Canımı yakıyorsun Rose " şaşırmıştım. Nefes aldı ve devam etti " Sana hissettiklerim farklı. Yani o gecei unuttuğumu sanıyorsun ama o bir anlık unutkanlıktı.Yoksa unutmadım.. " yutkundu. Yanına ilerledim " Biz kuzeniz ve- " derken sözünü kestim " Kes şunu! " diyebildim sadece. Gözleri sonsuzluğu anlatıyordu bana bakarken. Aama dudakları o kadifemsi sesiyle benimle bir sonsuzluk istemesini söylemesine izin vermiyordu.Bunları söylemesinin canımı yakacağını biliyorum ve bunu bile bile izin veremem. Hızlıca yanında ayrılıp odasından çıktım. Kendi odama dönüp kendimi hızla yatağa attım. Cenin pozisyonunu alıp kendime şunu söyledim. " Buradan gitmeliyim. "
Saatlerdir odadan çıkmadım ve ne onu gördüm ne de bir başkasını. Neden onun zümrüt yeşili gözleri ve kadifemsi sesi beni bu kadar rahatlatıyordu ? O benimle küçükken hiç böyle değildi. Bende böyle değildim. Yani hep oyun oynar , beraber gezerdik. Birbirimizden ayrılmazdık. Peki ya şimdi ? Sanki intikam almaya çalışıyoruz. Yıllar önce beni bırakıp gitmişti ve şimdi bana dayanamıyordu. Yatağımda aldığım cenin pozisyonundan çıkmayı başarıp kalktım. Telefonumun titrerken komidinde çıkarttığı ses beni ürkütmüştü. Telefonuma baktım ve bir yeni mesaj vardı.
" Hemen hazırlan. Bu akşam benimlesin .xx -Zayn "
" Nereye gidicez? -Ro "
" Seni yemeğe çıkarıyorum. Güzel bir elbise giy. Değicek -Zayn "
" Sabırsızlıkla bekliyorum Zaynie .xx -Ro "
diye cevap verip telefonumu komidine geri koydum. Hızla kendimi odadan dışarı attım. Birşeyler beni ona çekiyordu sanki. Hani şu vampirler kana susar ya bense ona susamıştım. Bu nasıl bir açlıktı böyle ?
Harry'nin ağzından;
Ona ihtiyacım var. Neden böyle hissediyorum ? Ona açım ben. Aynı Edward Cullen'ın Bella'ya aç olduğu gibi. Acaba bizde onlar gibi açlığımızı gidericek miydik sonunda ? Ama gözleri , saçları , dudakları , kokusu , dokunuşları bile beni doyurmaya yetiyordu. Sanki yıllardır ölüymüşüm de o gelince yaşama dönmüşüm , dirilmişim gibiyim. Hiç kimseyle konuşmasını , görüşmesini , hatta bakışmasını dahi İS-TE-Mİ-YO-RUM. Bunları neden yapıyorum bilmiyorum. Onu hep yanımda görmek istiyorum ama karşısına geçince sanki zaman duruyor. Dünya duruyor. Bir sözüyle resmen tahrik oluyorum. Onu belki de o gün bırakıp gitmemeliydim. Onu orda becerip , bırakmamalıydım.
Odadan çıktım. Koridorda karşılaştık. Bana baktı ve arkasını döndü. Ayaklarım peşinden gitmemi istese de aklım bunu engelliyordu. Sanırım ikimiz de aynı şeyleri hissediyor olabiliriz.Ona bakarken telefonumun titrediğini hissettim. Arayan Paul'du. Açtım ve konuşmasını bekledim. Rosa hala ordayken önünden geçip hızlıca aşağı indim. Ceketim elimdeydi. Koltuğa yaklaştım ve ceketi bıraktım " Harry ? Harry ? " Paul'un sesiyle dışarıya bakmayı kestim ve dikkatimi telefona verdim
"Evet Paul seni dinliyorum " dedim yutkunduktan sonra. " Paris'e gidiceksiniz " dedi. Elimi belime koydum ve onu dinlemeye devam ettim " Yarın sabah sizi almaya gelicez 1 hafta oradasınız , hoşçakal " dedi ve kapattı. Neden gidiyorduk ki Paris'e ? Sanı- ah kapı çalıyor. Hızla salona inen inen merdivenlerden çıkıp kapıya yöneldim. Önce delikten baktım. Güvenliğimiz için. Sonra kapıyı açtım. Gelen bizimkilerdi. Onları eve aldım ve ardından kapıyı kapatırken onu gördüm.
Rose'un ağzından :
Harry aşağıya indikten sonra aklıma Zayn geldi ve hemen odaya gidip güzel bir elbise giydim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Çantama rujumu , telefonumu ve bir de anahtarımı koydum.
Saçlarımı da lüle lüle yaptım ve önlerden arkaya alıp tutturdum. Makyaj olarak yeşil gözlerime uygun bir şey sürmedim tabi ki. Sadece eyeliner çektim ve rimel sürdüm. Bir de aydınlatıcıyla biraz gözlerimi belirginleştirdim.
Kırmızı rujumu da sürdükten sonra boy aynamın karşısında bir kez döndüm. İşte hazırım ! Kapının çaldığını duyunca odadan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. Dudağımı kemiriyor , bir yandan merdiven korkuluklarını tutarken bir yandan da çantamı tutuyordum. Merdivenlerin sonuna iyice yaklaştığım da gözlerim o zümrüt yeşili gözlerle buluştu.
Harry'nin ağzından :
Onu gördüm.Roselinda'yı. Yeşil gözleriyle bana bakarken , kırmızı dudaklarını kemiriyor , bir eli merdivenin korkuluğundayken diğer eli ise çantasını tutuyordu. Bu elbiseyi daha önce bir çok kızda görmüştüm ama hiçbirine bu kadar yakıştığını görmemiştim. Gözlerimi kapatıp açtım ve omzumda sıcak bir el hissettim. Bu Zayn'di. " Hey dostum ona öyle bakmayı kes lütfen , o bu gece benim " dedi sırıtarak. " Si-siz çıkıyor musunuz ? " dedim afallayarak " Hayır sadece beni akşam yemeğine çıkarıyor " dedi Rose merdivenleri sonunda bitirerek.
Zayn elini Ro'nun beline sarınca bende oluşan siniri boşaltmak istedim. Ama sabır. O gittikten sonra yapmak daha mantıklı. Çıkmaları için kapıdan çekildikten sonra gözden kaybolmalarını izledim "Hey Haz ! Noldu kuzenini mi kıskanıyorsun ? " dedi Niall gülerek. Liam anlamış olmalı ki " Biz kalkalım " dedi ve çocuklara kaş göz haraketi yapıp kalktılar.
Onlarında uzaklaşmalarını izledikten sonra hızla kapıyı çarptım.
Alt kata indim. Yani bodruma. Ardından üstümü değiştirdim. Şortumu giydim. Spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirip , eldivenlerimi taktım. Kum torbasına yaklaştım ve vurmaya başladım. Tüm sinirimi , hırsımı , nefretimi bir yumrukta orda bırakmak istiyorum. Ama bunu yapabilseydim zaten çoktan yapardım.
***
Aradan neredeyse 1 saat geçti ve ben hala kum torbasına vuruyorken aklıma gelen fikir beni durdurdu. Gittikleri yere gidip ne yaptıklarını izlicektim. Biliyorum bu takip etmek olurdu ama umrumda değil. Beni görürlerse de bişey söylemeye gelmiştim derim. Eee...şey derim...heh buldum ! Eve dönmeniz gerek yarın sabah Paris'e gidiyoruz. Evet evet bunu söylerdim derken son kez vurduğum kum torbasını hesaba katmadığım için bir anda gelip kafama çarptı ve beni yere serdi. Ah Tanrım ! Sanırım buradan kalkmam biraz zaman alıcak !
ŞİMDİ OKUDUĞUN