2 haftadır yazmıyorum. Yazamıyorum üzgünüm. Biliyorum çok gecikti. Herşey yolunda da gidiyor sanırım hikaye de. Neyse bakalım daha neler olacak? Yorumlarınızı lütfen belirtin. Bakın çok önemli bu benim için. Beni üzmeyin nolur, sizleri seviyorum. İyi okumalar, yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
HATIRLATMA: Harry derin bir nefes aldı, "Anne biz Rose ile birbirimizi seviyoruz. Kuzen olmamız hiç umrumuzda değil. Ciddi dşünüyoruz" dedi bir çırpıda. Anne başta endişeli, kızgın ve şaşırmış gözükse de yüzüne kocaman bir gülücük yerleştirdi. " Sizin adınıza çok sevindim çocuklar, gerçekten" Anne kalktı ve ortamıza oturup bize sarıldı. "Hep bunu hayal etmiştim." dedi ve yanaklarımızdan öptü.
2 gün sonra Rose'un ailesinin evi;
"Sizin adınıza çok sevindik" dedi babam yeğeninin yani Harry'nin omzunu tutarak, "Herkesin böyle karşılayacağını bilsek önceden haber verirdik" dedim gülerek. Benimle birlikte salonda bir kahkaha dalgası oldu.
Yemeklerimiz biter bitmez, anneme yardım için kalktım. Babam ve Harry sohbet ederken bende masadaki tabakları toplamaya başlamıştım. Kapının çalmasıyla tabakları tekrar masaya bıraktım ve kapıya ilerledim. "Ben baktım" diye seslendikten sonra kapıyı açtım. "Hey" onun burda ne işi vardı? "Senin burda ne işin var?" dedim dışarı çıkıp kapıı hafifçe çekerek, "Geldiğini duydum, seni görmek istedim." dediğinde işaret parmağını göğsüne sertçe doğrulttum. "Benden ve ailemden uzak dur Brandon. Bu işin kötü sonla bitmesini istemiyorum, anladın mı?" , "Seni özledim Rose, dön bana" dedi yaklaşarak. Onu ittirdikten sonra bildiğiniz tısladım. "Defol git." içeri girdim ve kapıyı yüzüne kapadım.Yatağımda dönüp duruyorum. Neden mi? Brandon herşeyi mahvedicek de o yüzden. Brandon kim mi? Eski erkek arkadaşım. Zorla bana sahip olmaya çalışan pislik herif. Harry bunu bilmiyor ve öğrenmesini de istemiyorum. Öğrenirse onunla kavga edeceğini biliyorum çünkü.
Harry'i kontrol ettim. Yanımda horlamaya devam edince yataktan sıvışıp kalktım. Hırkamı üstüme alıp balkona ilerledim. Hırkama iyice sarıldım ve soğuk havayı içime çektim. Burayı özlemişim. Gökyüzündeki yıldızları izledikten sonra eski ağaç evimin olduğu ağaca baktım. Ağacın altında Brandon'ı görünce hızla içeri girip, balkon kapısını kilitledim. Sessizce mırıldandım, "Ne yapacağım ben şimdi?"Çizmemin fermuarını kapadım ve kapıyı açtım. Soğuk hava yüzüme aniden vurunca beremi düzelttim ve deri ceketime daha çok sarıldım. Topuklarımı sesi boş sokakta yankılanıyordu. Sabahın 9'unda burada kimse olmaz. Çünkü ebeveynler işte olur ve çocuklar ya okulda ya da uyuyor olurlar. Marketin yolunu aklımda canlandırdıktan sonra daha hızlı yürümeye başladım. Market görüş alanıma girdiğinde rahat bir nefes alıp verdim.Eve lazım olan şeyler var ve hemen almalıyım.
"Ayrılmak zorundayız," dedi üzgün bir şekilde annem ile babama bakarak. "Kalsaydınız keşke, neden gidiyorsunuz ki?" dedi annem meraklılığını konuşturarak. Harry telefonunu cebine koydu, "Amerika'da bir program sunacağız, oraya gitmem gerekiyor. Ayrıca Rose ile birlikteliğimizi açıklayacağım. Ama sorun değil, Rose kalabilir." dedi bana bakara. "Hayır, seni yalnız bırakmak istemiyorum Harry. Kusura bakmazsınız değil mi anne?" dedim içimden -sorun değil demesini- dileyerek. "Hayır kızım gidebilirsin" dedi babam gülümseyerek, anneme kalsa zaten göndermez. Sinir.Ertesi Gün-
"Amcam ve yengem çok normal karşıladılar." dedi Harry birleşmiş ellerimizi kaldırıp, öperek. "Kabullenmeselerdi, onları karşıma alırdım" dedim gözlerine bakarak, "Bana o kadar mı aşıksın?" dedi kafamı tutup kendisine çevirerek. Omzuna vurdum ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. "Bugün için hazır mısın?" dedim stüdyoya girerken, "Sanırım. Yorucu bir gün olacağa benziyor." dedi suratımı elleri arasına alarak. "Hey çifte kumrular, yayın zamanı. Harold hemen buraya gel!" dedi Louis bize bağırarak, ikimizde ona bakıp kıkırdadık. "Burada bekle olur mu?" dedi ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Bu öpücük boş değildi. Aşk doluydu. Burnuma parmağıyla hafifçe vurdukten sonra çocukların yanına gitti. Ona bakıp iç geçirdim.Evet, sana o kadar aşığım ki..
Çocuklar yeni albümlerden bahsederken bende yemeklerin bulunduğu masanın oraya gittim. Kendime bir cupcake alıp yerime döndüğümde bulundukları yerde bir sunucu vardı. Daha doğrusu çocuklar koltuklara oturmuş adam onlara soru soruyordu. Liam sorusunu yanıtladıktan sonra adam Harry'nin yanına oturdu. Kalbimin ağzıma geldiğini hissettim. Şuan canlı yayındaydılar ve Harry neredeyse 500 bin aşığına aslında kuzenine aşık olduğunu açıklayacaktı. Sakinleşmeye çalışırken adam soruyu sordu. "Bir sevgilin var mı Harry? Ya da hoşlandığın biri?" Harry güldü ve bana baktı. Tebessüm ettiğimi görünce mikrofona eğildi. "Evet aslında, bende bununla ilgili bir şey açıklayacağım." dedi konuştuktan sonra öksürerek. "Bir sevgilim var ve ben ona deli gibi aşığım." gözlerimin dolduğunu hissettim. "Kimsenin hatta milyonların ne dediği umurumuzda değil. Biz birlikte olduktan sonra hiçbir şeyin önemi yok" dedi burnunu çekerek. "Peki kim bu şanslı kız?" dedi sunucu buralara bakarak, "Kendisi burada mı?" dedi Harry'e dönerek.
"Aslında ona yazdığım bir şarkı vardı. Onu okumak istiyorum. Ne dersiniz çocuklar?" dedi Harry Zayn'e bakara, "İyi fikir dostum" dedi Liam ve ayağa kalktılar. (Multimedia'da var)"Oh, You and I.." dedi ve Harry bana baktı. Daha sonra Gemma ve Lou beni sahneye ittirdiler. Çıktığımdaysa seyircilerden bir çığlık geldi. "İşte şanslı kız," dedi Harry elimi tutup, etrafımda döndürerek. Gözlerimdeki yaşlara mani olamamıştım. Bana sımsıkı sarıldı ve daha sonra geri çekildi. "Seni Seviyorum.."
Çeşitli oyunlar oynadıktan sonra nihayet yayın bitmişti. Biraz sıkılsam da baya gülmüştük. Hele ki Harry'nin 'Talk dirty to me'deki haline.Ayağı kalktım ve babacığa sarıldım. "İyi iş çıkardınız." dedim gülümseyerek, "Teşekkürler, bebeğim" dedi ve yanımdan ayrıldı. Zayn yayın biter bitmez, otele dönmüş uyumuştu. Niall ise yemek yemek için Louis ile birlikte dışarı çıkmıştı. Harry o sunucuyla konuşurken bana doğru geldiklerini gördüm. Utançla kızardım.
"Harry seni anlattı." dedi sunucu elini uzatarak, "Rose" dedim elini sıkıp gülümseyerek, "Robert" dedi saçları beyazlaşmış olan adam."Gitmem gerek Harry, hoşçakal Rose. Seninle tanışmak güzeldi." dedi el sallayıp gülümseyerek, "Ee napıyoruz?" dedi Harry ellerini belime dolayıp beni kendine çekerek. "Yorulmadın mı?" dedim şaşırmışça, "Sen varken mi? Asla.." dedi arsızca gülerek.x.x.x.x
"Hahahahaha Harry yapma" dedim kahkaha atarak, sesimiz otel odasında yankılanıyordu. "Tamam pes ediyorum daha fazla gıdıklama" dedim yatakta oturur pozisyona gelerek. "Hadi ev bakalım," , "Pekala nereden istiyorsun?" dedi tableti çantadan çıkartarak. "Bilmem, sen?" dedim ona sokularak. Bukleleri alnıma değiyordu ve bu da gıdıklanmama sebep oluyordu. "Londra'dan bakıyorum o halde?" , "Pekala ama bahçesi olsun" dedim kıkırdayarak.
"Hah! Buldum bir tane," dedi Harry sevinçle. "Getir bakıcam," tableti kendime çektim. "Gerçekten çok güzel" dedim Harry'e dönüp bakarak. "O zaman hemen alalım," dedi önce konuşup sonra da alnımı öperek. "Boyasını biz yapacağız, herşeyini biz yapacağız bebeğim. Bizim evimizde" dedi tableti bırakıp üstüme çıkarak.
"Bizim evimizde..""Bizim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN