21.Bölüm: Happy Anne

1.5K 77 8
                                    

Merhaba kızlar. Nasılsınız bakalım? Teşekkürler bende iyiyim. Ay mal gibi oldu şimdi böyle. Herneyse, yeni bir hikayeye başlayacağım. Okursanız sevinirim. Beni çok mutlu edersiniz. Bakın sizin için şuan baş ağrısından ölmeme rağmen size yeni bölüm yazdım. Değerinizi bilin ve yorumlarınızı bildirin. İyi okumalar..

HATIRLATMA: Telefonum çaldı, "Efendim," "Bay Styles" dedi telefondaki ses. "Buyrun benim" dedim tedirgince,"Ben komiser Mark, evinize hırsız girmiş efendim. Gelmeniz gerek." dediğinde gözlerim faltaşı gibi açılmıştı,"Yakaladınız mı?" ,"Evet" dedi komiser."Pekala" dedim ve telefonu kapattım. Ben Avustralyadayım. Evime hırsız girmiş. Lanet olsun!

Rose'un ağzından;

Steve'i tekrar aradım fakat telefonunu açmayınca merak ettim. Onu Harry'nin evine yollamıştım, bir kaç eşyamı alsın diye fakat daha sonra ses çıkmamıştı. Havaalanından ayrılıp, bir taksiye atladım. Neyse ki papparazzilere yakalanmamıştım. Demek ki Steve gidememişti. Taksici evin önüne yaklaşınca para çıkartıp verdim ve ardından taksiden indim. Bavulumu bagajdan indirdikten sonra taksinin gidişini izledim. Daha sonra da derin bir nefes alıp eve ilerledim. Harry zaten Avustralya'daydı.

Harry'nin ağzından;

Duştan çıktıktan sonra, havlumu belime sardım ve aşağı indim. Mutfağa girip çekmeceden sakız aldım. O sırada kilidin açılma sesi duyuldu. Louis olabilir diye düşündüm. Kafamı mutfak kapısından çıkarıp kapıya baktığımda Rose'u gördüm. Sakızı masaya bırakıp kapıya ilerledim. "Rose.." yeşil gözlerini bana dikti ve irice açtı. "Senin Avustralya'da olman gerekiyordu." dedi kapıyı kapatırken, "Arkadaşın Steve evime girince alarm çalmış ve polisler onu hırsız sanıp nezarete atmışlar. Beni aradıklarında Avustralya'daydım, hemen buraya geldim ve onu bırakmalarını istedim. Zaten dönücektik. Biraz erken dönmüş oldum." dedim nefesimi vererek. "Ben birkaç eşyamı alıcaktım, bu yüzden geldim." dedi ve bavulunu alıp yukarıya çıkmaya başladı. Bileğini tutup onu geri çektim. "Konuşalım, lütfen"

"Şimdi beni affettin mi?" dedim ellerini tutarak, "Pekala ama yeni bir eve taşınalım, ailelerimize açıklayalım. Yani ciddi olalım" dedi gözlerime bakarak. Ellerini öptüm ve ona sarıldım. Onu o kadar çok özlemişim ki, bir daha gitmesine asla izin vermeyeceğim. Ellerimden kayamayacak. Düşmeyecek, bana tutunacak. İstediğini yapacağım. Artık onun istekleri ve benim isteklerim olacak hayatımız da. Biz olacağız. Tam kalkıp gidiyordu ki bileğini bırakmadım. "Miami'deki çocuk kimdi? Onunla havuz kenarında ne yaptınız?" dedim kaşlarımı çatıp, meraklı gözlerimi ona dikerek. "Sana dokundu mu?" dediğimde irice açılmış yeşil gözleriyle, bana döndü, "Kes şu saçmalığı Harry. O sadece arkadaş olduğum biriydi. Ayrıca orda kaykaya bastım düştüm, havuz kenarında da üstündeki limonatayı silicektim ama yanlış olacağını düşünüp kalkıp gitti." dedi kızgın bir şekilde. "Üzgünüm," dedim, ondan şüphe duyduğum için gerçekten suçlu olan ve utanan bendim. Bileğini bıraktığım da bavulunu alıp yukarı çıktı.

x.x.x.x

"İyi ki geldin Rose, seni gerçekten çok özledik." dedi Niall kolasını yudumladıktan sonra, Zayn'in ela gözleri bir bana bir ona bakıyordu. "Şu konuya açıklık kavuşturmuş gibisiniz, Harry gazeteyi gördüğünde-" , "Öhö öhö Zayn" dedim numaracıktan öksürerek. "Devam et Zayn" dedi Rose altta birbirine kenetlenmiş ellerimizi sıkarak. "Deliye döndü" dedi Zayn gülerek, oturduğum yerde biraz dikleştim. Yaptığım yanlıştı. Onu kıskandığımı, umursadığımı, önemseyip, değer verdiğimi bilmeli.

Louis kahveleri masaya koyduğunda hepimiz ona baktık. Saçları karışmış, üstü başı dağılmıştı. "Dostum sana noldu?" dedi Liam ayağa kalkıp omzuna elini koyarak, "Sırayı beklemedim. Direkt olarak öne geçtim diye yaşlı bir teyze bana çantasıyla saldırdı." saçlarını düzeltti, "Sırf kahveleriniz için" dedi bize kızgın bakışı atarak. Tam yerine oturuyordu ki, yaşlı bir teyze geçerken Louis'nin kolunu çimcikledi. "Awww, ödeştik sanıyordum" dedi Louis çimciklenen yeri ovuşturarak. Hepimiz gülüştükten sonra kahvelerimizi içmeye başladık.

"Sokakta 2010'dan beri bu kadar rahat yürüdüğümü hatırlamıyorum" dedim Rose'un elini iyice kavrayarak, "Bende ilk defa seninle Londra sokaklarında, başbaşa ve elele yürüyorum" dedi kafasını omzuma koyarak. "Gerçi bu saatte de papparazzi olması saçma olurdu ama" dediğimde ikimizde kıkırdamıştık. Times nehrinin önünde ki banklara oturduk. Kafasını göğsüme gömdü. Saçlarının kokusu o kadar güzel di ki, kafasına bir öpücük kondurdum. "Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" dedim saçlarını koklayıp,öperken. "Hı-hı" diye mırıldandı, "Peki ya sen?" dedim. Kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı, "Herşeyden çok" dedi ve dudaklarıma tutkulu bir öpücük kondurdu.

x.x.x.x

Rose'un ağzından;

Gerilme aşamam hala devam ediyor çünkü şuan Anne ve Gemma'nın yanına gidiyoruz. Herşeyi açıklayacağız. Çocuklarda gelmek istedi fakat bu utanç verici durumun onlar tarafından gözetlenmesini istemedim. Çok büyük tehlike içerirdi, eğer gelselerdi. "Rose...bu kadar gerilme" derin bir nefes aldım. "Burda Anne'nin gözünden düşebilirim, Harry." elini yanağıma koydu ve okşadı. Daha sonra da alnını alnıma dayadı. "Herşey çok güzel olacak," dedi.

Arabadan indiğimiz gibi elimi kavradı ve yüzüme bakıp gülümsedi. Ben mi ne yaptım? Bacaklarımın titremesini aldırmadan sahte bir gülüş sergiledim. Ardından da dudaklarımı parçalarcasına ısırmaya başladım. Çok utanıyorum ayrıca korkuyorum ve ayrıca şüpheliyim.

Kapıya yaklaşınca Harry'nin elini sıktım. Bana baktı ve dudaklarımdan öptükten sonra kulağıma fısıldadı, "Annem seni çok seviyor. Ne olursa olsun seninleyim. Emin ol ve bana güven. Herşey güzel olacak." dedi ve zile bastı. İçerden ayak sesleri gelince, tuttuğu elimi bıraktım. Bana baktı ama umrumda değil. Direkt olarak karşılarına böyle çıkamam. Alıştıra alıştıra söylemeliyiz. Kapı açıldığında Anne bizi görünce şoka uğradı. Ellerini üstündeki önlüğe sildi ve ardından Harry'e sarıldı. Daha sonra da bana, "Geleceğinizi neden haber vermediniz?" dedikten sonra kapıdan çekildi ve içeri geçmemizi bekledi. "Gem nerede, anne?" dedi Harry etrafa göz atarken, "Ah o mu? Liam ile dışarı çıktılar. Geleceğini bilseydi emin ol saatlerce oturup beklerdi" dedi Anne gülerek.

Harry'nin peşinden ilerleyip kanepeye oturdum. Anne mutfağa gittiğinde Harry beni kendine çekti. "Yapma. Alıştıra alıştıra söylememiz lazım." dedim ondan ayrılarak, tam kalktım mutfağa gidicektim ki Anne mutfaktan çıktı ve yanımıza geldi. "Nasılsın Rose?" dediğinde yutkundum, "İyiyim Anne, sen nasılsın?" dedim gülümseyerek. "Çok iyiyim. Yalnızca Harold'a biraz kızgınım." , "Yine ne yaptım?" dedi Harry yayıldığı koltukta doğrularak. "Paige adında ki kızı hiç sevmedim. Hele ki o fotoğraflar, çok çirkindi Harry." dedi Anne, Harry baktım suçlu bir şekilde kafasını eğmişti. Anne lafına devam etti, "Rose gibi bir kız bulsan şaşırırım zaten." , "Anlaşmalı bir ilişkiydi anne. Bitti gitti, herneyse biz sana buraya bir şey söylemek amacıyla geldik." dediğinde tekrar Harry'e baktım. Anne tamamıyle dikkatini ona vermiş gözüküyordu.

Harry derin bir nefes aldı, "Anne biz Rose ile birbirimizi seviyoruz. Kuzen olmamız hiç umrumuzda değil. Ciddi dşünüyoruz" dedi bir çırpıda. Anne başta endişeli, kızgın ve şaşırmış gözükse de yüzüne kocaman bir gülücük yerleştirdi. " Sizin adınıza çok sevindim çocuklar, gerçekten" Anne kalktı ve ortamıza oturup bize sarıldı. "Hep bunu hayal etmiştim." dedi ve yanaklarımızdan öptü.

Are You Still Mine ? 1D Story Awards Turkey 2013 " En Ä°yi Harry Hikayesi "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin