“Nasıl görünüyorum?”
“Vay canına, Chloe. Muhteşemsin!”
Siyah elbisemin ve yüksek topuklularımın bana bahşettiği özgüvenle bu geceki davete katılmaya hazırdım. En yakın arkadaşım Andromeda’yla beraber onun arabasına bindik ve otele yol aldık.
Vardığımızda resimlerimizin çekildiği kırmızı halıdan geçtik ve otelin büyük salonuna girdik. Her taraf bu özel davet için özenle süslenmişti. Kapıdaki görevli her tarafından disiplin saçıyor, garsonlar da yüz ifadelerini hiç bozmadan servis yapıyordu. Andromeda böyle davetlere alışık olduğundan rahattı, sonuçta o dünyaca ünlü bir yıldızdı. Ben onun üniversitenin bitmek bilmeyen son senesiyle boğuşan en yakın arkadaşıydım. O zamanında doğru yolu bulmuştu, bense adeta sürünüyordum.
Her neyse.
Şimdi onun sayesinde katıldığım bu davetin tadını çıkarmalıydım.
“Hey, merhaba sevgilim.”
Gelen Zayn’di. Yani Meda’nın en az onun kadar ünlü, akıllara zarar verecek kadar da yakışıklı sevgilisi. Grubun geri kalanı yoktu, Zayn tek başına gelmişti.
“Çocuklar nerede?”
“Bize ayrılan masadalar. İçerisi çok kalabalık, buradan görünmüyor. Hadi bizim masaya geçelim.”
“Siz gidin, ben birazdan geliyorum. Önce lavaboyu bulmam gerek.”
Meda, Zayn’in kolundan çıkacak oldu ama elimi kaldırıp onu durdurdum.
“Dylan aramış, onunla konuşacağım. Gelmene gerek yok.”
Başını salladıktan sonra farklı yönlere ayrıldık. Ben, uçsuz bucaksız salonu iğne atsan yere düşmeyecek şekilde doldurmuş insanların arasından kızlar tuvaletini bulmak için etrafı tararken bir yandan da düşmemek uğruna savaş veriyordum. Güzel görünmek uğruna giydiğim bu topuklular daha bir saat olmadan ayaklarımı acıtmaya başlamışlardı. Ben de lavabolara gitmek için geçtiğim koridorda onları çıkarıp elime aldım. Umarım biri bu rezil halimi görmez.
Uygun bir yer bulunca telefonumu çıkarıp Dylan’ı aradım. Ona telefonunu duymadığımı, davette olduğumuzu ve ilerleyen saatlerde bir daha ararsa büyük ihtimalle telefonu yine duymayacağımı söyledim.
“Ah, özür dilerim.”
Arkamı hızla dönüp de çarptığım kişiye bakmak için başımı kaldırdığımda bir an donup kaldım. Gözlerim, onun yeşil gözlerine ulaşmak için yuvalarından çıkmayı deniyordu resmen.
“Sana çarpan bendim. Asıl ben özür dilerim.”
“Önemli değil.”
“Harry.”
Tanışmak için uzattığı elini sıkarak gülümsedim. ‘Biliyorum’ demeyerek dünyaca ünlü, acayip zengin, süper yakışıklı, ekstra seksi biriyle tanışmıyormuşum gibi doğal davranmanın gerekçelerini yerine getirdim.
“Chloe. Chloe Anderson.”
“Memnun oldum, Chloe.”
“Ben de memnun oldum.”
Evet, birbirimize öylece bakmamızdan da anlaşılıyor ki tanışma faslıyla beraber var olan tüm sohbetimiz sona ermişti.
“Benim arkadaşımın yanına dönmem gerekiyor,” dedim. Gideceğini söyleyen ilk kişi olmayı gerçekten istemiştim çünkü Tanrım, onun demesi beni çok üzerdi. Yani normal bir şey olduğunu biliyorum ama yine de benden kurtulmaya çalışıyormuş gibi hissederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chloe
FanfictionHer şeyin yolunda gittiği bir hayatım var. Üniversitenin son yılındayım ve mezun olduğumda kendi paramı kazanmaya başlayacağım. Daha şimdiden kendime ait evim ve arabam var, ailem sağ olsun. Harika bir arkadaşa sahibim. Bir de beni her zaman anlaya...