Çocukların yanına geçtiğimizde Harry konuşmuştu. "Liam çıkarken kahveyi devirdi ve Chloe de benim için bir tişört seçti."
Bunun üzerine kimse bir yorumda bulunmamıştı. Herkes odadan çıkmadan önce olduğu gibi sohbet etmeye dönmüştü ve bir taraftan da pizzalar yeniyordu. Harry ve ben yan yana oturuyorduk. O da benim gibi sohbetin dışında kalıyordu ki bunun sebebinin yanında olmam olduğunu biliyordum. Aslına bakarsanız, benim de varlığımla onu gerdiğim ortadaydı ki ben de bundan açıkça zevk almaya başlamıştım artık.
Harry'nin bana gülmesi kalbimi kırmıştı. Gerçekten üzülmüştüm. Ama bunu ona belli etmeyecektim, gururum buna engel oluyordu. Benim o devasa gururum ona küfredip ağlayarak buradan gitmeyi reddediyordu. Aslında içten içe bunun da bir gün yaşanacağını biliyordum. Şu an yapmaya çalıştığım bu durumun yaşanmasını elimden geldiği kadar ertelemekti.
Elimdeki pizza dilimini yerken onunla konuşmuyordum. Gözlerimi konuşan kişiye dikiyor, dinlemesem de öyle yapıyormuş gibi görünüyordum ki Harry de benimle konuşmasın. Tamam, ona savaş ilan etmiştim ama bu konuda çok tecrübeli falan değildim. İş oyunlara geldiğinde eğer heyecanlanırsam elim ayağıma dolaşırdı. Sakarlaşırdım. Yalan söylerken kızarırdım. Anlayacağınız birini oynatmak için gerekli olan hiçbir şey bende yoktu. Tabi bunu Harry'nin bilmesine izin vermeyecektim.
Pizzalar bittiğinde -Harry bir şey olduğunu anlamasın diye kendimi zorlaya zorlaya dört dilim yemiştim- Zayn bana döndü. "Bugün birbirimizle kaynaşmak için buradaydık, Chloe. Tabi seni tanıdığımız kısmı sonradan ortaya çıktı." Gülüp devam etti. "Yarından itibaren kıyafetlerimizle gerçekten ilgilenmeye başlayacaksın. Biz stüdyoya gitmeden önce gelsen iyi olur. 8 gibi."
"Tabi. Burada olacağım."
"Ve biz stüdyodayken de alışveriş yapman gerekecek."
"Elbette."
"Güzel." Zayn bana bir kez daha gülümsedi. Ardından ben ayağa kalktım.
"O halde ben şimdi gidebilirim?" Zayn başını salladığında çantamı da koluma taktım. "Pizza için teşekkürler, çocuklar." Tabi ki özel olarak Harry'ye teşekkür edecek halim yoktu. Onlara gülümsedikten sonra ordan çıktım. Eve gidip soğuk bir duş almaya ve biraz da ağlamaya ihtiyacım vardı. Tamam, kabul ediyorum, çok kırılgan bir yapım var.
Arabama bindiğimde eve sürüp eve geldiğimde de aklımdan geçen şeyleri yaptım. Soğuk bir duş alıp -duştayken ağlama işini de halletmiştim- pijamalarımı giydim, salona inip kendime bir film seçtim. Komedi filmi, o kadar ağladıktan sonra biraz gülmek istiyordum. Kendime mısır patlatıp kolamı da hazırladım. Filmi başlatmadan önce Dylan'ı arayıp ona işimi sevdiğimi, güzel gideceğine inandığımı söyledim. Kulağa biraz yalan gibi geldiğinin farkındayım ama aslında Harry'yi sürekli görecek olmama içten içe seviniyordum.
Her neyse. Bu konuyu irdelemeyecektim. Bu yüzden filmi başlattım ve en saçma esprilere bile karnıma ağrılar girene kadar güldüm.
-
Ertesi sabah alarmla uyanıp banyoya gittim. Her sabah yaptığım gibi soğuk suyla yüzümü yıkadım ve odama geçip dolabımın karşısında kıyafetlerimi inceledim. Hepsini seviyordum ama maalesef üst üste giyme gibi şansım yoktu. Bu yüzden aralarından birkaçını seçmek zorundaydım.
Dar ama esnek desenli bir etek ve üzerine de krem renginde delikli bir bluz giydim. Saçlarını açık bırakıp hafif de bir makyaj yaptım her zamanki gibi. Ojelerimi değiştirip kurumalarını bekledikten sonra mutfakta hızlı bir kahvaltı yaptım. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra evden çıkıp arabama atladım. Yol boyu bir şey düşünmedim. Sadece kısık sesle müzik dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chloe
FanfictionHer şeyin yolunda gittiği bir hayatım var. Üniversitenin son yılındayım ve mezun olduğumda kendi paramı kazanmaya başlayacağım. Daha şimdiden kendime ait evim ve arabam var, ailem sağ olsun. Harika bir arkadaşa sahibim. Bir de beni her zaman anlaya...