Not So Fast Like That

3.3K 164 53
                                    

Harry dudaklarını dudaklarıma bastırdığında ona karşılık vermekte gecikmedim. Kolları arasında eriyordum adeta. Harry’nin ne dudakları ne de elleri rahat duruyordu. Beni öperken oldukça sertti ve kalçalarımı sıkıyordu. Dudakları boynuma indiğinde ağzımdan iniltiler dökülmeye başladı.

Biz ayaküstü ön sevişme yaparken Meda Undercover şarkısının nakaratını son kez söylüyordu.

Harry’nin kıvırcıklarını ellerimin arasında eziliyordu. Ellerini kalçamın altında birleştirdiğinde zıpladım. Zıpladığım anda Harry de beni daha sıkı tutmuştu, ben de bacaklarımı onun beline doladım. Bacaklarımın arasındaki sertlik beni tahrik ediyordu. Öyle ki ufak bir çığlık atmıştım.

Sanırım Harry’yi kendine getiren çıkardığım yüksek sesti. Böylece hala ortam içinde olduğumuzu fark etmiş oldu. Beni hemen bıraktı. Hatta öyle bir bıraktı ki yere düştüm.

Kıçımın üstüne oturuvermiştim. Başımı kaldırıp ona baktım ve ellerimi iki yana açtım. “Ne halt ediyorsun? Canım acıdı!”

“Üzgünüm.” Yanıma gelip elimden tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Topuklularım sayesinde yüzlerimiz neredeyse aynı hizaya geldiğinde ona yaklaştım tekrar. Dudaklarına odaklanmıştım ama Harry geri çekildi.

“Sarhoşsun.”

“Tanrım, Harry! İstiyorum, istiyorsun.”

“Yarın uyandığında yine beni sorumlu tutacaksın. Senden bir şey istemiyorum.”

“Ne yani? Sen şimdi beni ret mi ediyorsun?”

“Aynen öyle.”

Sanırım çıldıracaktım. Bu bir rüya falan olmalıydı. Az önceki öpüşmemizin üstüne nasıl benden uzak durabiliyordu? Beni öperken vücuduyla duvar arasında kıvranıyordum resmen, şu an onu hiçbir şeyi istemediğim kadar çok istiyordum. Üstelik Harry’nin de ne kadar istediğini kanıtlayabilirdim. Pantolonunun ön tarafına bakmanız yeterliydi.

Ondan uzaklaştım. Öfke sayesinde ayakta duruyordum. Etrafında birkaç kere döndüm, Harry olduğu yerde duruyordu.

“Soyunsam da beni istemeyecek misin yani?”

“Öyle bir şey yapma.”

“Nedenmiş?”

“Burası yeri değil.”

“Tamam, o halde senin yatağında soyunurum.”

Harry derin bir nefes aldı. Bu nefesi alışından yardıma muhtaç olduğunu anlıyorum. Soyunmaktan bahsetmem bile onu delirtiyordu, bunu biliyordum. Bunu görebiliyordum.

“Öyle bir şey yapmayacaksın. Unuttun mu, aynı pijamalarla uyuyacağız?”

Bunu duyduğum anda aklımdaki tüm kötü fikirler uçtu gitti. Yumuşamıştım ve yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

“Aynı pijamalarla uyuyacağız,” diye tekrar ettim onun söylediklerini. “Ve birbirimize sımsıkı sarılacağız,” diye ekledim.

Beni başını sallayarak onayladı. Gidip ona sarıldım. Belime kolunu doladığında beni özellikle kendine fazla bastırmıyordu. Sonra ona yaslandım ve tekrar kulise doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde herkes önce benim neşeli yüzüme, sonra da Harry’nin pantolonuna baktı.

Önce bakıştılar ama sonra kahkaha atmaya başladılar. Gülerken öyle ses çıkarıyorlardı ki kulise 20 kişi doluşmuş sanırdınız. Ben de onlarla beraber gülmeye başladım. Normalde olsa böyle bir durumda kıpkırmızı kesilir ve asla gülemezdim. Ama sarhoşluk adamı çok rahatlatıyor, aklına eseni yapıyorsun.

ChloeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin