Sadece ona bakıyordum. Ona öylece bakıyordum. Harry sessiz kalmamdan cesaret almış olacak ki bana doğru bir adım attı. Gözleri, gözlerimle dudaklarım arasında mekik dokurken benim kalp atışlarım soluk soluğa kalmama neden olacak kadar hızlanmıştı. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda Harry’nin dudakları benimkilere yakındı. Fazla yakındı.
“Harry…” Fısıldayarak konuşuyordum. “Benim bir sevgilim var.”
Harry gözlerini devirip benden uzaklaştı. “Bunu daha önce de söylemiştin.”
Benden uzaklaşmasını istemiyordum. Hiç istemiyordum. Ama hey, Chloe, kendine gel. Derin bir nefes alıp kollarımı göğsümde birleştirdim. “Hiç de biliyormuş gibi davranmıyorsun ama.”
Harry ben hiçbir şeyi anlamıyormuşum gibi başını iki yana salladı. Sonra yanımdan geçip kapıya yöneldi. “Gitsem iyi olacak.”
“Bence de.” Kaba davranmanın alasını yapıyordum şu anda! Kendime inanamıyordum. Ama engel de olamıyordum. Kızmıştım.
O kapıyı kapattığında ben hala kapıya arkam dönük bir şekilde beni bıraktığı yerde duruyordum. Kapanma sesinden sonra derin bir nefes alıp kendimi koltuğa attım. Tanrım, Harry beni öpmeye çalışmıştı. Beni öptüğünü defalarca hayal etmiştim ama bunu yapamazdık. Ben nişanlıydım ve nişanlımı seviyordum…
Seven biri başkasıyla öpüşmeyi düşlemez, diyorsunuz biliyorum ama bahsettiğimiz kişi Harry. Her kız onu düşleyebilir.
Beni öpmesine ramak kalmıştı. Ah, Tanrım, bunu düşündükçe çıldıracak gibi oluyordum. Gerçekten çıldıracak gibiydim şu anda. Nefesim boğazımda kalıyordu ve akciğerlerime ulaşmıyordu. Dışarı veremiyordum ya da daha fazlasını içime çekemiyordum. Olduğum yerde kıvranıyordum. Ağlamak istiyordum ama gözlerimden bir damla yaş akmıyordu. Kendi kendime tam bir ironiydim.
Ben bu hale ne zaman gelmiştim? –Harry hayatıma girdiğinde.
Beni nasıl bu hale sokabilmişti peki? Tanrım, resmen hayatımı altüst etmişti. Şu an bütün dünyam karmakarışıktı.
Hayatım da bir ironi halini almıştı.
Uyumalıydım. Evet, şu an yapılacak en iyi şey uyumaktı. Bir an önce sabah olsun istemiyordum ama bu geceyi de daha fazla uzatamazdım. Ayağa kalkıp odama çıktım. Yatağa gitmeden önce alarmımı kurmayı hatırladım. Örtünün altına girdiğimde yan dönüp kendime sarıldım. Bunu Harry’nin beni öpmek üzere olduğu aklıma geldiği için mi yapmıştım yoksa pijamama mı sarılıyordum, inananın o an bir fikrim yoktu.
-
Ertesi sabah alarmla uyandım. Bu sesten nefret ediyordum. Gerçekten, kim alarm sesini severdi ki? Yataktan kalkıp banyoya gittim. Duşumu çabucak aldıktan sonra odama geçip boyuna beyaz ve pembe çizgili pantolonumu, üzerine de beyaz bluzumu giydim. Bilekliklerimi taktıktan sonra saçlarımı açık bıraktım ve hafif makyaj, her zamanki gibi.
Evden çıkıp arabama gittiğimde oldukça sakindim ama onların evine yaklaştıkça ellerimin titremeye başladığını fark edebiliyordum. Güvenlikten geçtikten sonra arabamı uygun bir yere park edip eve yürüdüm. Kapıyı bana Liz açmıştı.
“Günaydın, hanımefendi.”
“Günaydın, Liz. Uyandılar mı?”
“Bay Styles erkenden uyandı ve evden çıktı. Diğerleri uyuyor.”
Bu beni üzmüştü. Gerçekten. Göğüs kafesime bir yumruk yemiş gibi hissediyordum. Ben geleceğim diye evden gitmişti. Benden kaçıyordu.
Tamam, bu ikimiz için de en iyisiydi ama… Üzülmüştüm işte. Nefretini kazanmak istemiyordum, hiçbir zaman istememiştim. Bu düşünce beni mahvediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chloe
FanficHer şeyin yolunda gittiği bir hayatım var. Üniversitenin son yılındayım ve mezun olduğumda kendi paramı kazanmaya başlayacağım. Daha şimdiden kendime ait evim ve arabam var, ailem sağ olsun. Harika bir arkadaşa sahibim. Bir de beni her zaman anlaya...