2. Bölüm

237 64 8
                                    

Bölüm Adı: Pis Ayı
Multimedia: Cansu

Sırama oturmam ile kalkmam bir olmuştu. Çünkü türkçeci Erdem hoca içeri girdi. Bu hocayı severdim. Bana en nefret ettiğim uzun paragraf sorularını sevdiren hocaydı bu. Çok sakin ve komik bir adamdı.

"Günaydın sınıf!"

"Günaydın hocam!"

"Aldığım haberlere göre yeni gelenler varmış. Kimler onlar, bir tanıtsınlar kendilerini."

Duvar köşesinde en arka sıralardan üç kişi ayaklandı. Kız olan renkli saçlı, beyaz tenli, orta boylu bir kızdı. Yanımda ki şapşalın dibi düşmüştü.

"Ağzını kapat ayı! Utanmasan kızın üstüne atlıyacaksın." dedim kafasına vurarak. Ama kız cidden güzeldi lan.

"Ben Asya."

"Ben Savaş." Bunu söyleyen çocuk mavi gözlü, kahverengi saçlı, buğday tenli, uzun boylu bir çocuktu.

"Ben Ateş." Bunu ise siyah saçlı, siyah gözlü, beyaz tenli bir çocuktu.

"Merhaba çocuklar. Karşıyaka Lisesi'ne hoş geldiniz. Umarım sınıfınızla çabuk kaynaşırsınız. Aaa Cansu?"

"Buyrun hocam."

"Kızım sen erken mi geldin okula? Bunu bir yere yazın okul tarihinde bir ilk!"

"Hiç sormayın hocam. Ben de nasıl oldu bilmiyorum." dedim ellerimi yukarı doğru kaldırdım teslim olan suçlu misali. Ardından bütün sınıfla beraber gülüştük.

Her ne kadar dersi sevsemde hep yaptığım gibi camdan dışarıyı izleyip düşüncelere boğulmaya başladım. Bu yüzden cam kenarında en arkayı çok severim. Hep de oraya otururum.

Zil çalınca Demir'le kantine indik. Birer nescafe alıp masamıza doğru yürüdük. Tam masaya bir iki adım kala birinin koşarken bana çarpmasıyla nescafenin üstüme dökülmesi bir oldu.

"Yandım anaammm!!!" Bana çarpan kişinin Ateş olduğunu gördüm.

"İnsan bir özür diler pis ayı!" diye bağırdım. Ama o bunu duymadı bile. Çünkü Savaş'ı kovalamakla meşguldü.
Demir yanıma gelip beni lavaboya götürdü. İçerdekilere "Herkes dışarı!" diye bağırdım. Hepsi ışık hızında dışarı çıktı.

"Pis ayı, üstüme ne yaptı!" dedim dudağımı büzerek. Gömleğimi sıyırıp karnımdaki yanığa baktım. Elimi yanığın üstüne koydum. Duyduğum acıdan dolayı yüzümü buruşturdum. Eve giderken eczaneye uğrayıp merhem almayı aklımın köşesine not ettim.

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

Kapıdaki Demir'in sesini dydum.Kapıyı açtım.

"Yanında yedek kıyafet var mı?" diye sordum.

"Var. Bekle alıp geliyim." Tamam anlamında kafamı salladım. O sınıfa doğru giderken ben kızlar tuvaletinin önünde duvara yaslanmış bir vaziyette duruyordum. Ateş'in geldiğini gördüm.

"Şşşt, yeni gelen!" diye bağırdım.

"Ne var?" Umursamazca verdiği cevap canımı sıkmıştı.
"Ne mi var? Lan yaktın beni, şu halime bak!" dedim. Bunları dedikten sonra ona yumruk atmak istemiştim.

"Gömleğin fazla sade duruyordu. Böyle daha güzel olmuş. Yakışmış yani." dedi bir ressamın eserine baktığı gibi baktı gömleğime. Bir eli çenesinde, tek kaşı havada karşımda duruyordu.

"Lan yedek gömleğim de kalmadı." diye mırıldanıdım.

"Kalmaz tabi. Geçen hafta dövdüğün çocuğun bütün kanı gömleğine bulaşmıştı. Geçen sene ilk dönem beş ikinci dönem üç gömlek hişledin. Yemin ediyorum bunları üreten fabrika iflas etti be kızım."

Demir'in dediklerine karşı göz devirdim. Aslında doğruydu dedikleri ama konuşma şekli sinir bozucuydu. Önceki senelerde halamdan bu konuda çok azar yemiştim.

Demir'den tişörtü aldım, kızlar tuvaletinde giydim. Ah canım benim ya. En sevdiğim tişörtü. Ona bunu ben almıştım.

Çıktığımda Demir duvara yaslanmış beni bekliyordu. Beraber sınıfa girdik. Ders çoktan başlamıştı. Erdem hoca kapı açıldığı için sustu. Bizi görünce dersine devam etti. Demir'le sıramıza yerleştik. Ders boyu Demir'le uğraştım. Diğer dersler tüm sıkıcılığı ile geçerken çıkış zili çalıştı. Nerdeyse tüm sınıf dışarı çıkmıştı. Demir de müdürden telefonunu almak için gitmişti. Okul kapısının orada bekliyecekti beni.

Tam çantamı omzuma attığımda kapının kapanma sesiyle kafamı kaldırdım. İçerde sadece Ateş vardı.

"Selam Cansu!" dedi. Sinirli gibiydi. İyi de ben ne yapmıştım ki? Asıl benim sinirli olmam gerek, çünkü kahveyi üstüme döken o!

"Ne istiyorsun?"

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin!

Umutsuz VakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin