7. Bölüm

142 56 3
                                    

Bölüm Adı : Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum. 
Multimedia : Dolunay'ın yeni hali

Başımı kaldırıp Ateş'e baktım. Şaşkınca etrafa bakıyordu.

"Neden burdasın?" dedim hızla ayağa kalkarak.

"Güzel dekore." dedi yapmacık beğenmişlikle. Gözlerimi devirip konuştum.

"Ne istiyorsun Ateş?"

"Sadece duyduğum çığlığın sebebini merak ettim."

"İyi, gördün. Şimdi gidebilirsin."

"Bunu sana sorucak değilim."

"İtaat ettiğin başka birini göremiyorum."

"Sana itaat etmiyorum." dedi sinirle. Soğuk bir kahkaha atıp gözlerimi onun sinirden koyulaşmış mavi gözlerine çevirdim.

"Henüz." dedim alayla gülümseyerek.
Karşımda gözleri ateş saçan Ateş'e bakıp konuşmaya devam ettim.
"Biliyor musun? Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Ne korkuyorum, ne de sana karşı sevgi besliyorum. Bana ne yaparsan yap, hiçbir etkisi yok."

"Henüz." dedi beni taklit ederek. Sonra tekrar yüzü setleşti.
"Ben birine itaat etmem. Ettiririm. Bu okul da, sen de bana itaat ediceksiniz. Anladın mı?"

"Nesin sen, kimsin? Benim bu okulda üç yıllık bir hakimiyetim var. Senin ise üç günlük. Sence hangimize itaat ederler. Sana mı, bana mı?" deyip alayla gülümsedim. 

"Hakimiyet birlikte geçen zamanla oluşturulmaz. Güçle oluşturulur. Bunu sana bizzat kendim ispatlıyacağım." diyip kütüphaneden çıktı.

Son iki saati kütüphaneyi toplayıp,  kitap okuyarak geçirdim. Çıkışta Dolunay ve Demir'i bulup yanlarına gittim.

"Hala bana kızgın mısınız?"

"Sence." dediler aynanda. Ardından bana aynanda sarıldılar.

"Ay tamam yeter bu kadar." deyip çıktım aralarından.

Yolda giderken bugün olanları Demir ve Dolunay'a anlattım. Meğer bu müdür sabah bunlara da carlamış.

Dolunay aslında sarışın ama bununla aptal sarışın diye çok dalga geçtiklerinden saçını açık griye boyadı. Ben ise sadece siyah saçlı siyah gözlü olduğum için açık mavi renk lens takıyordum.

"Bari bugün boya alıp saçımı kızıla boyayalım. Ya da kuaföre gidelim saçımı da kestiririz."

"Ben kuaförden nefret ederim."

"Of Cansu, sana bişey olmuyacak ki!"

"Olsun. Bence sen gidip yaptır, ben de renksiz lens alıyım. Hem eve gelince bana da süpriz olur."

"İyi peki madem." deyip birlikte evden çıktık.

Eve geldiğimde Dolunay daha gelmemişti. Akşam yemeği hazırladım. Sofrayı hazırlarken zilin çalmasıyla kapıyı açtım.

"Gözlerime inanamıyorum. Dolunay çok güzel olmuşsun." Yeşil gözlerini ön plana çıkaran kahkülleriyle, omuzlarında ki kızıl saçlarıyla karşımda duran Dolunay'a baktım. Gerçekten çok güzel olmuştu.

"Gerçekten mi?"

"Evet dedim ya Dolunay."

"Sen niye bişey yapmadın?"

"Okula giderken görürsün. Neyse yemek hazır, gel de yemek yiyelim."

"Sen ve yemek? Zehirlenmeyiz deme?"

"Of, zehirlenmeyiz merak etme."  deyip kolundan mutfağa sürükledim.

Akşam olunca Dolunay'la beraber televizyon izledik. Sıkıldığım için kumandayı alıp televizyonu kapattım. Dolunay da sıkılmış olucak ki bu yaptığıma tek kelime bile etmedi. Dolunay'ın telefonuna gelen mesaj ile Dolunay telefonunu eline aldı. Gelen mesajı okuyunca bana gözlerini kısıp baktı.

"N'oldu?"

"Kalk gidiyoruz." dedi koltuktan kalkarken.

"Nereye?"

"Melisa Bar'a." Melisa Bar?

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin!

Umutsuz VakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin