4. Bölüm

170 58 5
                                    

Bölüm Adı: Kahretsin!
Multimedia: Savaş

Sabah kendimi Dolunay'ın uyandırma tekniklerine maruz kalmış bir şekilde buldum. Yastıkla kafama vurup sabredene kadar 'kalk' diyordu.

"Ebeni sikiyim Dolunay!" Sabrımın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Sabahları uyandırılmaktan nefret ederim. Sabahları zaten asabi oluyorum. Böyle şeyler yapınca iyice sinirleniyorum.

Gözlerini kısarak bana bakan Dolunay'a sinirle baktım. Sinirle yorganı üstümden atıp banyoya gittim. Adamı sabah sabah sinir ediyorlar ya!

Banyodan çıktığımda Dolunay'ın hazır bir şekilde beni beklediğini gördüm. Ben de hazırlanınca beraber evden çıktık. Kapının önündeki Demir hızla yanımıza gelip "Günaydın hanımlar!" dedi. Dolunay "Günaydın."diye mırıldanıdı. Ben ise
"Günaydın şebek! " diyip burnunu sıktım.
"Cansu hızlı değişen bir ruh halin var." diyen Dolunay'a döndüm.
"Alış artık kızım ya. Dört sene oldu, koskoca dört sene!" diye sitem ettim.

Çünkü ben gerçekten öyle bir kızdım. Biraz önce sinirden köpürürken hemen ardından kahkaha arabilirdim. Değişken bir ruh haline sahip biriydim.

Okula geldiğimizde ders çoktan başlamıştı. Ders Büşra hocanın dersiydi. Beni çok severdi(!) Ama tabi hislerimiz kaşıklı. Sınıfa girdiğimizde Büşra Hoca lafını bitirememesi üzerine tek kaşını kaldırarak bize baktı.Ateş'in iğneleyici bakışları üzerimdeydi. Ona karşılık gözlerimi devirdim.
"Acaba neden hiç şaşırmadım. Hele sen Cansu, en sevdiğim öğrencim(!)"
"Ben de sizi seviyorum hocam(!)"
"Hislerimizin karşılıklı olmasına sevindim. Ama bilin bakalım ne oldu? Ah durun ben söyliyim, yine geç kaldınız. Bu sefer benden kurtuluşunuz yok. Bütün ders boyunca tek ayak üstünde durucaksınız." Pis cadı!
"Hocam lise sonuncu sınıfız, yaptığınız muamele ilkokul birinci sınıf!"
"İlk okul öğrencisi bile sizin kadar kural ihlali yapmaz. Hadi bir gün olsun affederim de siz özellik de sen Cansu, bunu hergün yapıyorsunuz. Bütün hocalarınızdan şikayet var. Müdür artık, benden daha çok odamdalar diye yakınıyor." Son dediğine bütün sınıf anırarak gülüştü. Büşra hoca eliyle duvarı işaret etti, oflayarak duvara yaslandık.

"Tek ayak üstünde bütün ders duracağımıza inanamıyorum. Hepsi senin suçun Cansu! Bana sızlanmak yerine erken kalkabilirdin."
"Ben mi?"
"Evet sen Cansu! Basket takımının kaptanıyım ben. Düştüğüm şu duruma bak!" Dediklerine sadece tepki olarak gözlerimi kırpıştırdım. Sinirlenmiştim. Fısıltıyla da olsa bana bağırmışlardı.
"Beni evde bırakıp gitseydiniz o zaman!" Onların aksine ben normal ses tonumda bağırmıştım. Dediklerimin ardından hoca bize dönüp "Neler oluyor?" diye sordu. Hiç aldırmadan sınıfı terk ettim.

Kantine inip kendime soda aldım. En azından üstüme dökülürse yanmazdım. Doğru ya ben merhem almadım. Ama bugün kesinlikle almalıyım, çünkü yanığım bugün daha çok acıyordu. Dün Ateş beni sınıfta sıkıştırmasaydı aklımdan uçup gitmezdi.

Bu düşünceyle daha çok sinirlendim. Teneffüs sili çalınca oturduğum masanın başında biri dikeldi. Kafamı kimin geldiğini anlamak için kaldırdığımda tüm sinirlerim çekildi. Ateş, elinde telefonuyla gülümsüyordu. Telefonda bir resim açıktı. Kahretsin! Sınıfta bizim tek ayak üstünde durduğumuz halimizi çekmiş. Sinirle sandalyeyi devirerek kalktım.

"Hemen o fotoğrafı sil!"

"Bütün okulun önünde özür dilersen neden olmasın?"

"Çok beklersin."

"Keyfin bilir Cansu. Demek bunu bütün okula yollamamı istiyorsun."

Siktir. Çok fena kapana sıkıştım. Bir çözüm yolu bulmayım. Ama nasıl? Özür dilersem ne olur? Saçmalama Cansu! Kendine gel, sen Cansu Kara'sın. Asla kimseden özür dilemezsin. Hele ki haklıysan. Peki o fotoğrafı bütün okula yollarsa ne olur? Dolunay, ben ve Demir rezil oluruz.

"Bunu çok fena ödeyeceksin."

"Bu bir tür savaş ilanı mı?"
"Belki." deyip omuz silktim. Hızla yanından ayrıldım, bahçeye çıkıp derin bir nefes aldım.

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin!

Umutsuz VakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin