♥ İlk bölümden beri vote veren vermeyen, yorum yapan yapmayan okuyucularımızdan özellikle son bölüm için bu notu gördüklerini umut ederek bir isteğimiz var. Son kez veya ilk kez küçük, minicik bir yorum gerçekten çok küçük çünkü onu okuduktan sonra biz varlığınızla deli gibi mutlu olacağız.
İyi okumalar!~
Uzun süren tatilden sonra dönerken deniz yolunu değil de hava yolunu tercih etmişlerdi. İki gün sonra Baekhyun'un üniversite hayatındaki ilk günüydü ve yolda zaman kaybetmeden ilk önce yeni evlerine gidip yerleşmeleri gerekiyordu.
Uçakta cam kenarı başka bir yolcuya ait olduğu için diğer iki koltuğa oturdular. Baekhyun cam kenarında oturanın bir kız olduğunu görünce kendisi ortaya geçmiş Chanyeol'u da kızdan uzağa, kenara oturtmuştu. Uçak kalkarken başını Chanyeol'un omzuna koymuş Chanyeol'un sayfalarını karıştırdığı bir dergiye beraber bakıyorlardı.
"Ah! Sizi tekrar gördüğüme inanamıyorum. Beni hatırladınız mı? Size numaramı vermiştim. Geri dönmediniz. Aklımdan bir türlü çıkmadınız."
Chanyeol'un yanına yaklaşan hostes durup elini onun omzuna koyarak konuşmaya başlayınca Baekhyun kafasını kaldırıp söyledikleriyle büyük cesaret örneği gösteren sesin sahibine baktı. Bu o hostesti. Hani şu Chanyeol'a kış tatili dönüşü kur yapan hostes! Chanyeol hostes numarasını verdiğini söyleyene kadar onu hatırlamamıştı. Çünkü iş için günü birlik de olsa birçok uçak seyahati yapmıştı ve farklı farklı hosteslere denk gelmişti. Ama Baekhyun bir bakışla onun kim olduğunu hatırlamıştı. Gözlerini yüzünden çekip Chanyeol'un omzunun üstünde duran ele çevirdi. Bakışıyla adeta elini delmek istiyordu. Sevgilisinin koluna koala gibi yapıştı. Bu Baekhyun'un 'Sevgilimden uzak dur!' deme şekliydi. Chanyeol da omzunun üstündeki ele bir bakış atınca kız haddini aştığını anlayarak elini çekmişti.
"Size tekrar numaramı vermemi ister misiniz? Ya da kaybedecekseniz siz bana numaranızı verebilirsiniz."
Baekhyun yüzünün yandığını hissediyordu. Hemen şuracıkta onun çakma sarı saçlarını yolabilirdi. Hatta başlarsa bununla da kalmaz etlerini lime lime ederdi. Yine de sakin olmaya çalışarak ayağa kalktı ve mırıldandı.
"Chanyeol kalk." Chanyeol, Baekhyun'un komutuna uyarak kalktı. Ne kadar sinirli olduğunu görebiliyordu, dediğini yapmak en iyisi olurdu."Sen şu tarafa geç."
Chanyeol'a kendi oturduğu yeri işaret etti. Diğer tarafta oturan kız bu hostesten daha az tehlikeliydi. Hatta hiç tehlikeli değildi çünkü hiç dönüp bakmamıştı bile. Chanyeol otururken hostes de Baekhyun'un ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordu. Chanyeol'u güvenli bölgeye alıp oturduktan sonra Baekhyun oturmadan önce kızın kulağına doğru eğildi.
"Ondan uzak dur! O benim ve benim olana az önce dokunduğun halde hâlâ hayatta olduğun için, o sarı saçlarını eline vermediğim, etlerini lime lime etmediğim için kendini şanslı hissetmelisin. Hem de çok, şimdi buradan uzaklaş. Hemen!"
Hostes Baekhyun'a imrenti dolu bir bakış attıktan sonra uzaklaştı. Birazda tedirgin olmuştu. Baekhyun da yerine oturup tekrar kafasını Chanyeol'un omzuna koydu.
"Okulum ve senin işin olmasaydı, bütün hayatım boyunca o göl kıyısında yaşamak isterdim. İnsan yok denecek kadar az ve bu da seni koruyayım derken birini parçalama ihtimalimi azaltıyor."
"O zaman bizde ben işleri yoluna koyduktan ve sen okulunu bitirdikten sonra oraya yerleşiriz." Baekhyun kafasını heyecanla kaldırdı. "Yapar mıyız, gerçekten?"
"Sen istersin de yapmaz mıyız? Yaparız tabi."
Baekhyun mutlulukla kafasını koyduğu yerde hayaller kurmaya başladı. Chanyeol'la o gölün kıyısında hayatının sonuna kadar yaşama fikri mest ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just... Teacher?
Hayran KurguBabasının saygın çevresinin desteğiyle, öğretmenlikten mezun olduktan hemen sonra Güney Kore'nin en iyi okullarından olan Shinhwa Koleji'nde çalışmaya başlayan Park Chanyeol... Ve Shinhwa Koleji'nin gelmiş geçmiş en yaramaz öğrencisi olarak bilinen...