7.BÖLÜM

245 101 8
                                    


ASLA VAZGEÇMEYECEKTİM. Söylediği şarkının sözlerini düşündüm. Acaba bu şarkıdaki sözler gerçekten bana mı hitap ediyordu? Sonuçta Yiğit şarkının başında bana söylediğini söylemişti. Ama biz Yiğit ile daha tanışalı bir gün olmuştu. O gün daha bitmemişti. Duygular bu kadar hızlı ilerleyebilir miydi? Yaşanmışlıklar olmadan bunlar söylenebilir miydi? Ben kaç senedir yaşamadığım duyguları bir gün içinde Yiğit'le yaşamıştım. Belki o da bana karşı öyle duygular besliyordu. Ya da ben karşılıksız olmayayım diye kendi kafamdan uyduruyorumdur . Ama benden hoşlanmasa bütün bunları niye yapsın ki? Bir de okulda bir sürü kız varken beni seçmiş olması tuhaftı. Şarkının sözlerindeki gibi benimle ilgili hayaller mi kuruyordu? Sesi ise çok güzeldi. Şarkıya ayrı bir güzellik katmıştı. Yumuşak bir sesi vardı. Sesinin tonu beni benden alıyordu. Yiğit her şeyiyle harikaydı. Kalbi ama beni sevebilecek miydi ? Belki de sevmişti çoktan o da benim gibi kapılmıştı aşk tufanına. Her şeyi zamana mı bıraksaydım? Kafam da bir sürü soru vardı. Kafam allak bullak olmuştu. Oysa ben daha düne kadar sadece matematik, fizik, kimya, geometri problemleriyle kafamı böyle karıştırırdım. Şimdi ise bir adam için kafamda bir sürü soru vardı. Şarkı bittiğinde herkes büyük bir coşkuyla alkışladı. Birileri ise ıslık çalıyordu. Islık sesinin geldiği yere bakınca Özgür ile Mert'in olduğunu anladım. Gülerek Yiğit'e tekrar döndüm. "Buraya gelen herkese teşekkür ederim. Size bir haberim var bu arada. Eslem yanıma gelir misin?" Şok üstüne şok. Ben sahneye çıkamam ki. Yani daha önce hiç çıkmadım. Ne yapacağım? Yiğit gözlerini bana çevirdi ve eliyle gel diyor. "Ben gelemem." sadece bu cümleler çıktı ağzımdan. Yiğit ise sahneden inip bana geldi ve elini uzattı. Gel de tutma şimdi o eli "Eslem hadi" ben kafamı olumsuz anlamda salladım. "Elim bak havada kaldı. Hem bak burada beni rezil ediyorsun." Ben burada heyecandan ölüyorum ,o halen bana rezil oluyorum diyor. Aslında haklı ya hem ne olabilir ki Yiğit yanımda. Yiğit'in elini tuttum. O anda güven duygusu geldi bir anda. Sahneye çıktık. Yiğit bir anda yanağımdan öptü "bu tatlı kız benim sevgilim Eslem" kızlardan bir of sesi çıktı. Ben ise Yiğit'in bu davranışlarına açıklık getiremiyordum. Şaşkın ve bir o kadar da utanmış bakışlarla Yiğit'e bakıyordum. "Yani Eslem benim, onun kılına zarar gelmeyecek anlaşıldı mı? Yoksa karşında beni bulur o kişi. Şimdi eğlenceye devam gençler." Herkes alkışladı bazı kızlar ise yapmacık bir gülümseme taktılar ve eski eğlencelerine devam ettiler. "Yiğit bunlar bu kadar fazla değil mi?" Yiğit düşündü, sakallarında ellerini gezdirdi ,öbür eliyle ise kolumu tutuyordu. Bir anda kolumu sert bir şekilde sıkmaya başladı. Ben acıdan dolayı inledim. Durup dururken bunları niye yapıyordu. Canımı acıtıyordu. "Yiğit canımı acıtıyorsun. "Sözüm karşısında kaşlarını kaldırdı. Kulağıma yaklaşıp "sende benim kalbimi acıtıyorsun Eslem." dedi ve beni kolumdan sürükledi. Çok hızlı gidiyordu, yolumuzdaki kişilere çarpıyordu. Hepsi de bize şaşkın gözlerle baktılar. Ben de Yiğit'e yetişmeye çalışarak özür dileyebildiklerimden özür diliyordum. Merdivenin alt tarafına doğru ilerledik. İnce karanlık bir koridora girdik. Koridorda hiç kimse yoktu ,bu da beni biraz korkutmuştu. Koridora girdiğimizde Yiğit beni halen sürüklemeye devam ediyordu. Koridorun sonuna geldiğimizde beni kolumdan tutarak duvara doğru itti. Sırtımı duvara sert bir şekilde vurdum, acımıştı ama tek acıyan sırtım değildi kalbimde acımıştı. Bunu Yiğit de söylemişti. Nasıl kalbini acıtmıştım? Benim kalbimin acımasının sebebi ise Yiğit'in kalbini acıtmamdı. Biraz yaklaştı, aramızda ki mesafe çok azdı. Kalbimin sesini, ritmini hissedebiliyordum ,bu kadar hızlı atmasının sebebi neydi? Tabi ki de bir erkekle ilk defa bu kadar yakın oluyordum. Bu kişi Yiğit olunca daha da etkiliyordu." Eslem beni hatırlamıyor musun?". "Yiğit gerçekten hatırlamıyorum." Dudaklarını birbirine bastırdı. "Birbirimize söz vermiştik hani, unutmayacaktık birbirimizi. "Önceden tanışıyor muyduk? Üstelik birbirimizi unutmayacağımıza söz mü vermiştik? Niye ben hatırlamıyordum?''Eslem cevap vermeyecek misin?'' .Gözlerinin içine bakıyordum. O okyanusta şimdi bir fırtına vardı. Gözleri dolmuştu. Onu böyle acıtmak içimi yakıyordu. Ama elimden ne gelebilirdi? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Nasıl ona söylerdim? Tekrar acıtacaktım. Belki de cevap vermeyerek daha çok kırıyordum. ''Yiğit gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum. Seninle yaşadıklarımı hatırlamak istiyorum ama hafızamda hiçbir şey yok. Çocukluğuma dair hiçbir şey yok . Ne olur üzülme seni üzmek ,kırmak dünya da en son isteyeceğim şey.'' Başımı öne eğdim. Yiğit ise dudaklarını alnıma getirdi ve öptü. Dudaklarını saçlarıma götürdü, saçlarımın kokusunu içine çekti. ''Özlemişim...''. Gülümsedim, elini tuttum ve parmaklarımı parmaklarının arasına geçirdim ve birbirine kenetledim. ''Ağabey'' Sesin geldiği yere baktık Özgür'dü. ''Pardon bölüyorum ama kapıda Emreler varmış zorla girmeye çalışmışlar korumalardan birisini bıçaklamış, anlayacağın gelsen iyi olur. Sonra devam edersiniz.'' dedi gülerek. Yiğit bana baktı sonra tekrar Özgür'e döndü. Emre de kimdi? Hem niye içeriye zorla girmeye çalışıyordu? Nasıl oluyor da birisini bıçaklıyordu. Hem Yiğit niye gidecekti? Ya onu da bıçaklasaydı? Olmaz Yiğit'i salamazdım. ''Tamam geliyorum Özgür.'' Ben hemen söze atıldım. ''Hayır salmam. Ya seni de bıçaklarsa?". Yiğit tekrar alnımdan öptü.'' Bir şey olmaz sen burada bekle. Birazdan gelirim''. Olmaz, illa gidecekse bende giderdim.'' Olmaz. O zaman ben de geliyorum''.  ''Asıl o olmaz küçük hanım." Ben de omuzlarımı silktim.'' Bari arkada duruyum. Bence mantıklı.'' Yiğit gözlerini devirip hızlı hızlı koridorda ilerlemeye başladı. Mert'in yanına geldiğinde Özgür de arkasından yürüdü. Ben ise bakakaldım arkalarından. Hemen kendime gelip arkalarından koştum. Koridordan çıkıp merdivenlerin başına geldim. Özgür ile Yiğit çoktan merdivenlerden çıkmışlardı. Onlara yetişmek için hiç vakit kaybetmeden merdivenden çıkmaya başladım. Çıkış kapısına geldiğimde erkeklerin bağrış sesleri geliyordu. Kapıdan çıktığımda Yiğit Emre sandığım çocuğun üstünde ard arda yumruklarını geçiriyordu, Emre'ye baktığımda ise gülüyordu. Resmen gülüyordu. Yiğit Emre'nin bu haline sinirlenmiş olacak ki yumruklarını sıklaştırdı. Ben bu durum karşısında sessiz kalamadım ."Yiğit yeter". Yiğit bana baktı ardından Emre'ye baktı." Eslem senin burada ne işin var?" Sesin geldiği yere baktım Mert'ti. 

Emre:

-Bir dakika ya Eslem derken ?'

Emre'ye baktım şaşkın bir biçimde bana bakıyordu. Bunda şaşırılacak ne vardı? 

Yiğit:

-Özgür sen Eslem'i içeriye götür hemen! 

Özgür bana bakarak içeriyi işaret etti. Yiğit sinirli olduğu için hiç beklemeden içeriye girdim. Koridordan ilerliyorduk. "Niye Emre bu kadar şaşırdı veya Emre ile Yiğit arasında ne var?" Özgür bana bakıp tekrar önüne baktı. "Bunları Yiğit'e sorsan olmaz mı?" Başımı olumlu anlamda salladım, merdivenlerden indikten sonra Yiğit ile oturduğumuz masaya gittik. Ezgi'nin de orada olduğunu gördüm. Ezgi bizi görünce hemen ayaklandı. "Özgür ne oldu? Öbürleri nerede?" "Ezgi sakin ol, daha işleri bitmedi. Gelirler birazdan. Sen Eslemle burada otur." Ezgi bana bakıp "tamam" dedi, Özgür de arkasını dönüp hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaştı. Ezgi bana bakıyordu, ben ise masada yarısı dolu olan bardağa. Kafam da deli sorular fırtına oluşturmaya başladı. Başıma tarifi olmayan bir ağrı girdi. Müzik aletlerinin sesi kafamın içinde yankılanıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bunu kesmek için yapılacak ne vardı? Hemen aklıma çantamda olan ağrı kesiciyi geldi. İlacı ağzıma atıp önümde duran bardağı alıp tek seferde içtim. İçeceğin acılığından yüzümü buruşturdum, kafamı salladım. Ezgi'nin oturduğu yere baktım, yoktu. Ağzımda iğrenç bir tat oluştu. Başımı bir daha salladım. Bu sefer ağrısı azalmıştı. Canım sıkılmıştı. Etrafa bakındım, barmenin yanına gitmek için ayağa kalktım. Kalktığım an her taraf dönmeye başladı, barmene doğru ilerledim. Daha doğrusu çalıştım. Çünkü ayaklarım birbirine dolanıyordu. Zar zor ulaştım. Masaya dayanıp barmenden ağzımın acılığını geçirecek bir şey istedim. Bana bakıp durdu sonra gülerek arkasını döndü. Kafamı daha fazla dik tutamadım ve kafam masaya düştü. Birisi beni dürttüğünde kafamı zorlukla kaldırdım. Barmen bardağı uzatınca hiç durmadan yine tek seferde içtim. Etraf bulanıklaşıyordu, insanları birbirinden ayıramamaya başladım. Buranın havası iyicene başımı döndürüyordu. Dışarıya çıkmam lazımdı. Bardağı masaya bırakıp arkamı döndüm, gözlerimle çıkışı aradım. En sonunda çıkışa benzeyen bir yer bulmuştum. Güçlükle oraya doğru yürüdüm. İnsanlara çarpıyordum ama aklıma özür dilemek gelmiyordu. Başımın ağrısı daha da şiddetlenmişti, her taraf dönüyordu. Bu yetmezmiş gibi içimde bulanmaya başladı. Merdivenin başına gelince kendimi basamağa zor attım. Bir adım bile atmaya mecalim kalmamıştı. Basamağa oturup kafamı merdivenin demirlerine koydum. Başımda şiddetli bir fırtına kopuyordu, bardaki ağır kokudan dolayı midem kendisiyle savaş halindeydi. Hemen buradan çıkmam lazımdı. Tekrar ayağa kalkmaya çalıştım ama yine olmadı. Demirlerden destek alarak tekrar kalkmaya çalıştım. Ama bir anda kendimi yere ters bakarken buldum. Ne oluyordu ? Ne olduğunu anlamaya çalışırken çok güzel bir kokuyla kendimden geçmeye başladım. Gözlerim hafif hafif kapanmaya başladı. Bu sert erkeksi kokuyla gözlerim daha da kapanıyordu. Tahminime göre akıllı saatimin kalp ritim sesinin yükselişini belirten "bip bip" sesleri çalmaya başladı. En sonunda göz kapaklarımla olan savaşı bırakıp kendimi uykunun eline verdim.

Aşkın TatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin