Ilık bir sonbahar akşamını, evimde sakince oturarak geçirmeyi tercih etmiştim. Karanlığı dolduran televizyonun ışığından yorulunca, gözlerimi ovuşturdum. Kucağımda mırlayarak uyuyan Curry'yi uyandırmamak için dikkatlice doğrulup telefonuma uzandım. Küçük Instagram simgesine tıkladıktan sonra, karşıma çıkan ilk fotoğrafı görünce istemsiz bir kahkaha attım. Peki, sanırım biraz abartmış olacağım ki, sakin sakin uyuyan zavallı kedimi bile uyandırmıştım."Mon?"
Telefonun ekranından kafamı kaldırıp beni dehşet içinde süzen ev arkadaşıma baktım.
"Luke, hemen Instagram'a bak."
Kıkırdayarak ayaklarımı, uzattığım koltuktan indirdim. Telefonumun tuş kilidini kapatıp masaya koyduktan sonra üzerimdeki polar battaniyeyi omuzlarımdan koltuğa düşürdüm.
"Hiçbir şey yo... Hasiktir."
Sanırım benim kadar eğlenmemişti.
"Hiç vazgeçmeyecek değil mi?" diye kıkırdadım şarap kadehine uzanırken.
"Ben, üzüldüm aslında. Bu kadarı fazla değil mi sence de?"
Dirseğimi dizime yaslayıp şarabımı yudumladıktan sonra, insafsızca gülümsedim.
"Bence artık dersini almıştır."
"Çok vicdansızsın." diye hayıflandığında, kendimi tutamadan çıkıştım.
"Yapma Luke. Harry sadece bedel ödüyor."
"Bu kadarı fazla acizce değil mi sence de? Önce çakma bir sen buluyor, ki kız tam anlamıyla senin yan sanayin. Sonra bütün dünyanın görmesini umursamayarak seninle yaşadığı her şeyi onunla yaşıyor ve neredeyse aynı pozları postlayıp duruyor. Acınası tarafı, her şey bir ay içinde olup bitiyor. Ve şimdi de bu..."
Beraber olduğumuz dönemde, yani ben onu terk etmeden önce, bir sokağın köşesinde Curry'yi bulmuştuk. Evden atılmış, ya da kovulmuş bir siyam kedisiydi. Hatta tasması bile vardı. Veterinere götürdük, günlerce sahibini aradık. Kimse dönmeyince de, biz sahiplenmiştik. Yani, en azından ben sahiplenmiştim. Zaten evimde beslediğim bir köpeğim ve iki kedim daha olduğu için ilk başlarda oldukça zorlandık. Evdekilerin onu kabul etmesiyle, bütün dünyamız değişti. Harry evimizden çıkmamaya başlamıştı ve biz dört çocuklu bir aileden farksız olmuştuk. Köri sosunu çok sevdiğim için, Harry ona Curry ismini vermek istemişti. Adını koyduktan sonra, Curry ile öpüştüğüm bir fotoğrafı paylaşıp, "Artık aileden biri..." yazmıştı. Tıpkı bu gece, o kadın ve kedisiyle koyduğu fotoğraf gibi.
"Yine şeytani bir şey planlıyorsun."
Geçirdiğimiz zamanlar gözümün önünden silindi. Kafamı sarsarak kendime gelmeye çalıştım.
"Evet, sanırım bu kadar yeter." dedim kıkırdayıp. Neden bahsettiğimi anlamamıştı.
"Bence beni aldattığı için yeterince pişman olmuş, ha?"
Ev botlarımı ayağımdan fırlattıktan sonra, koltuğa asılı deri ceketime uzandım.
"Harry'ye gitmiyorsun değil mi?"
Elimden geldiğince sevimli olmaya çalışarak sırıttım.
"Tam olarak öyle yapıyorum." diye ayağa kalkıp, çantamı koluma astım.
"Mon, saçmalama. Dur, yani düşün. Yani, hem şey..."
Luke panikle yanıma gelip beni durdurmaya çalışırken, sehpanın üzerindeki ıvır zıvırlarımı topluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harry styles one shots
Fanfictionbu, harry styles içerikli, küçük bir karalama defteridir. kişiler, olaylar ve kurumlar tamamen hayal ürünür. gerçekle hiçbir alakası yoktur.