3.BÖLÜM

639 55 13
                                    

Medyada, kapak var pek içime sinmedi yine de görmenizi istedim. Duygu ve düşünceleriniz benim için önemli, deli cesaretle yazmaya başladım ve beğenilir mi, bilmiyorum.

Keyifli okumalar :D

·

"Kafeinden yakında öleceğim." diye yakınan Diego'ya katıldı Vogel. On bir aylık POSEIDON1 görevinin ilk bölümünü başarılı bir şekilde yerine getirmek için on bir aydır VIP (Her ne kadar VIP oda olsa da on bir ayda, odanın hiç bir espri olmadığını ikisi de anlamıştı.) odada, dinlenme odasındaki kahvelerle geçinmişler ve hafta sonları nadiren evlerine gitmişlerdi. İkisi de harap olmuş ve bitmişti. Oysaki Vogal'ın pek bir alakası yoktu. Çok az bir kısmı onu ilgilendiriyordu, o da iniş ve kalkış. Yine de arkadaşı için kalıyordu.

Nihayet pes etme noktasına gelmişti Vogel. "Dostum benden bu kadar, ben eve gidiyorum." Vogel bunları söylerken kravatını gevşetiyordu. Vogel'ın bal rengi gözleri, tüm cazibesini kaybetmiş, solmuştu. Keza Diego'nun dinlenme süresi Vogel'dan daha azdı ve kumral teni solmuş, gözlerinin altı morarmıştı.

"Sen bilirsin Vogel."

Vogel ona dönerek,

"Sen de dinlenmelisin," Vogel dağılmış masasını hafif düzeltirken göz ucuyla Diego'ya baktı, o sırada Diego bardağın dibindeki kahveyi içiyordu.

"Diego, fazla kafeinden ölen bir arkadaş istemiyorum. Eve git ve doğru dürüst bir şeyler ye."

Diego'nun endişelerinin büyük bir kısmı dinmişti. Her hangi bir olağan üstü durum söz konusu olmadığı sürece, orada uzun bir süre rahatça kalabileceklerdi. Diego kendi kıravatını çıkarıp dosyaları toplamada arkadaşına yardım ederken iç geçirdi. Vogel arkadaşının hislerine tercüman olmak istiyordu, bir nebze rahatlatmak. Fakat o bu tür konuları açana kadar konuşmamaya da kararlıydı. Yine de ağzını aramakta sakınca görmüyordu Vogal.

"Bir sorun mu var dostum?"

"Hı?" diye kafası kaldırdı Diego. "Anlamadım."

Vogel, Diego ile geçirdiği şu son zamanlarda onu inceleyebilmişti. Arada sırada, uzun soluklu dalıyordu. Her ne kadar endişesine bağlasa da -ki Vogal endişesini haklı buluyordu çünkü empati yaptığında kendisinin de aynı tepkiyi vereceğini biliyordu- bu sefer Vogel endişeleniyordu.

"Yarın gelme Diego, dinlen. Ben seni haberdar."

"Saçmalama."

Derin nefes aldı, "Dostum... Dinlenmen lazım. On bir ay burada sabahladık neredeyse." Birden çarpık bir sırıtış kapladı yüzünü, "Hem Diego, kusura bakma ama çok iğrenç kokuyorsun." Diego çatık kaşlarını indirip kahkaha attı.

"İyi duş alır, uyuyup gelirim."

·

"Koğuş kalk!" diye bir ses yattığımız yatakhanede (Daha çok hamağa benziyor yataklarımız.) Lewis gözlerini ovuşturup, "Tanrı aşkına Edgar, askerlik anılarını mı özledin?"

Edgar gözlerini devirdi ve gevezelik edecek zamanımızın olmadığında bahsedip gitti. Edgar aynı zamanda askerdi. Belki de bu yüzden hepimizden daha çok tecrübeli, bilemiyorum.

UZAYLI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin