Her insanın bir hayali, tutkunu olduğu düşleri vardır. Gece, uykuya dalmadan önce hayalini kurduğu, ileride yaşamamak istediği olaylar, dilekleri... O şanlıydı. Kendi dalında, mühendislikte, uzmanlaşdıktan sonra NASA'nın mülakatlarını girmiş ve derece ile kazanmıştı. Şimdi ise altı aylık özel eğitimini bitirmişti. POSEIDON1 görevi için seçilen astronotlardan, beşinci ve NASA'nın uzaya göndereceği ilk kadın astronottu.
Yarın EXON [yardımcı robot]'da dahil bütün hazırlıkların son kontrolleri yapılacaktı. İki gün sonra ise... 30 Ekim 2034 tarihinde yapımı beş ay önce bitmiş olan Uydu Kontrol ve Uzay İstasyonu'na [KRIYUS] gidecek olması onu strese ve heyecana sokuyordu. Özellikle ikisi bir arada olunca vücudu buna reaksiyon gösteriyordu. Sakinleşmeye çalıştı ve gözlerini yumdu.
·
Her zamanki gibi dakik olamadığım bir günde, ofisin kapısında sırıtarak karşılayan Diego "Günaydın!" dedi. Aynı şekilde ona ben de karşılık verdim. Diego her zamanki gibi enerji doluydu. Edgar'ın beni değil de Diego'yu yanında götürmek ister diye düşünüyordum. Benim yerime gitmese bile fazlasıyla üzülmüştüm çünkü bir görevde ihtiyacı olunan pratik zekaya sahipti. Herhangi bir aksi durumda panik yapmadan, soğuk kanlılık ile hareket eder ve hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmazdı. Belki de bu yüzden kaptan Edgar'ın yardımcısıydı ama onun uzayda değil de Dünya da, Cape Canaveral'da kalması gerekiyordu. Görevde olmasını istediğim kişilerden biriydi. Diğeri ise Lewis. Neyseki Lewis bizimle geliyordu. İkisi acayip komik, eğlenceliydi ve cana yakınlardı. Stres ve aşırı heyecanımı garip anıları ve esprileri ile heyecan yapmayı bana unuttururlardı."Heyecan var mı, heyecan?" Diego'nun sorusuna gözlerimi belerterek baktım. "Tanrım Diego... Sen ciddi misin?" Gülerek yanımdan ayrıldı. Ben fazlasıyla acemiydim, ilk uzay tecrübem çok önemli bir görevdi. İşleri elime yüzüme batırmaktan korkuyordum. Bunu her dile getirdiğimde; o kadar da önemli bir durum içerisinde olmadığımı alt tarafı bir yolculuk olduğunu söylüyorlardı. Bilmiyorum belki de haklılardı ancak taktir edilir ki henüz yeni sayılırdım. Edgar'ın bile bana çaylak diyeceği kadar yeni hem de.
Diego asla bunu yüzüme vurmamıştı, hep destek olmuştu. Bence, benden daha gerekliydi bu görev için. Bunu kaç kez Diego ve Edgar'a karşı dile getirmişliğim vardı. Ne yazık ki Diego lafı dolandırmış, Edgar ise konuyu saptırmıştı. Elde var sıfırdı bana göre ama onlar her neden ise durumdan memnunlardı. Benden de aynı performansı bekliyorlardı.
Öğleden sonra, sabah toplantı olacağını bildiren Edgar'ın yanına gittim. Yazılım departmanından, Sally ve Mark; makine departmanından Isaac ve uçuş kontrolden Vogal ve Sam vardı. Yalnızca Vogal da gelebilirdi, Sam niye vardı anlamamıştım.
Henüz yeni olmam ve bu göreve katılacak olmam, harika bir inek modeli oluşumdan daha çok insanlar için torpil niteliğindeydi. Paranoyak falan değildim, özellikle Sally bu konuda en çok köstek olanlardadı.
Toplantıda hemen hemen her bölümden farklı insanlar görevlerini yerine getirdiklerini ve kontrollerin bitmek üzere olduğun bahsettiler. Yeni yeni ezberlediğim bir çok terimi kullanıp karışık cümleler kurdular. Diego'ya baktığımda sürekli saati kontrol edip duruyordu, aynı şekilde Lewis ve Andy de. Ama George fazla ilgiliydi. Onun da ilk tecrübesiydi ve bu boş konuşmaları merakla dinliyordu. Bir şey kaçırmak istemezcesine. Boş konuşma dediğim, konu sapmıştı ve Edgar bile pişman olmuşa benziyordu. Kolay bir görev olmadığı için NASA üst rütbelilerden görevlendirmişti, salonda en üst rütbeli Edgar, en çok tecrübeli Edgar'dı. Ve onun gözünü boyayan bir dizi insan konuyu saptırıp duruyordu.
En son konu mocha'yı neli sevdiğine gelince (Ki benim bildiğim iki çeşit var, bunlar ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum.) Toplantı bitmişti. Edgar kıravatını gevşetti ve kendi ofisinde bu konuyu konuşacağımızı söyledi.
Odasında hepimiz bir koltuğa oturduk. (Topu topu beş kişiydik.) Ve Edgar görev hakkında konuşmaya başladı. Aynı zamanda, "Diyeceklerimi liste yap çaylak ve dediklerimi kontrol et." liste tutup kontrol etmem için beni görevlendirdi buna sevinsem de bana çaylak dedi! Evet, sanırım bu konudan bahsetmiştim en düşük rütbeli bendim. (Yani en genç!)
"Venüs'den yaklaşık bir kaç AU uzaklıkta bir yörüngede bulunacağız. Acil iniş için kordinatı Venüs'e ayarlanmış bir uzay mekiğimiz [AIM] bulunuyor, aynı zamanda basit ihtiyaçlarla neredeyse bir yıl beş kişiyi idare edecek bir kamp var. Çaylak ve George mekiğin hazırlıklarını denetleyin." Eliyle duvarına asılı uzay üssünü bize tekrardan tanıtmaya başladı. Ve ardından ikmal roketlerini kontrol etme görevini yine bana verdi. En azından EXON'un kontrolünü Lewis'e ve kaldırma platformu ve uzay gemisinin [KRONOS] kontrolünü kendi üstlendi.
Mini toplantımızı bitirdikten sonra hemen listeye baktım.
"Sen ikmal roketlerine bak. Ben AIM'e bakarım." dedi George aslında bu iş bölümü hoşuma gitmişti. Hemen, bu görev için seçilen önce yazılım ve sonra kalkış departmanlarına gidip denemeleri kontrol ettim. (Sally'i yine görmek beni acaip gıcık etse de. Tanrım... Bu kıza sebepsiz yere bile sinir olabilirdiniz.)
İşlerimi halledip evime gittim. Bu görevim çıkmasaydı hala ablamla Kanada'da yaşıyorolabilirdik. Ama görev nedeni ile burada bir ev tuttum. Aslında bu görev nedeniyle bu eve sahip olmam gerekirken, aslında görevden sonra da hayatımı sürdürebileceğim bir yer olduğunu fark ettim. Bir ev arkadaşım ibile vardı. O da Lisa. Lisa ile aynı yerde çalışıyor olmak gerçekten büyük bir avantajdı.Daha çok yayınla ilgileniyor, muhabirler ile konuşuyor ve kanallara çıkıp bilgi veriyordu.
Bazen gecelere kadar çalışıp geç geldiğinden, çoğu zaman evde yalnız kalıyordum. Bu günde yalnız olcağım sanırım. Pollyannacılık oynamak gerekirse... Makarnalarımın hepsini ben yiyebileceğim! Diyet yüzünden uzun zamandır makarna yememiştim ve bu küçük bir ödül olabilirdi.
Öyle de oldu, neredeyse bir tencere makarnayı yedikten sonra takip ettiğim diziyi izlerken uyuya kalmışım.
·
Edgar'ın kulak tırmalayan sesi, katta yankılanmıştı."Ben boşu boşuna çaylak demiyorum bu kıza." Diego ve Lewis bana bıyık altın gülerlerken tahmin etmek zor olmasa gerek. Geç kalmıştım. Diego eğilerek, "Bir gün dakik olunca her şey yoluna girdi sandım." dedi ve gülmeye devam etti. İkisinin de duyabileceği şekilde, "Siz görürsünüz." dedim.
Sakinleştirmem gereken bir adet Edgar vardı. Ben ve George her şeyin yolunda gittiğini (Hala o Sally'e güvenmiyorum. ) söyledik ve bir nebze olsun sakinleştirdik. Yarının büyük gün olduğu bilindiğinden POSEIDON1 görevlileri için yarım gündü.
George ve Andy (Andy de seçilen dördüncü astronot) Andy'in arabası ile giderken Edgar hemen ortalığı terk etmişti. Ben ise Lewis ve Diego ile gitmiştim.
·
Aşırı heyecanlıyım bu hikayenin beğenilip beğenilmeyeceği konusunda şüphelerim var. Çünkü bu adda kitap olsa da hepsi fantastik-bilim kurgu (En azından aramada çıkanların hepsi bu yönde). Kitabım adının anlamı bir espriye dayanıyor yakında anlarsınız.
Önemli: Eğer mantık hatalarım varsa bana bildirin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYLI
Science FictionDüzenleniyor Uzay'ın en derinliklerinde, bir galakside ve o galaksinin bir gezegeninde, Dünya adında bir gezegende yaşayan bir çocuktu o... Belkide günün birinde tek ve en büyük hayalini gerçekleştirmişti bile. Ve belkide şu anda uzayın derinlikleri...