Sevgililer gününde okuyucularıma benim için en anlamlı hediye. Bu bölümde biraz geriye gideceğiz. Bu arada medyadaki Son feci Bisiklet- Bikinisinde Astronomi dinlemenizi tercih ederim.
Keyifli okumalar :)
Küçük kız kendisinden bir kaç yaş büyük olan arkadaşının elinden tuttu. Onu çekiştirerek çatıdaki teleskopa götürdü. Arkadaşına uzun zamandır hazırladığı bir süprizi vardı çünkü. Çocuk kızdan büyük olduğu için kız bütün bu çekiştirme işinde hırpalanıyordu. Ama içinden 'Az sonra olacaklar her şeye değer.' düşüncesini kendi kendine yinelemekten de kendini alıkoyamıyordu. Çocuktan ikide bir gelen 'Dikkatli ol! Yavaş ol! Düşeceğiz!' uyarıları artık kızı usandırmıştı. Ama çocuk inadı ya bu, hiç bir şey söylemeden çekiştirmeye devam ediyordu. Çocuk iyice sinirlenmişti kızın bu tavırlarından, bir şeyler açıklamadan nedensizce bir yerlere sürüklemesinden ama o da merakına yeniliyordu.
Teleskopun önüne geldiklerinde kızın suratında çocuk için tarifi imkansız bir gülümseme oluştu. "Kendini bu kadar uzun süre tutabildiğine şaşırdım, Diego." çocuğun nutku tutulmuş şekilde sadece kızın yüzündeki gülümsemeye bakıyordu. Bu gülüşü ortaya çıktığında devran kopsa umru değildi çocuğun.Her geçen gün bu gülüş bir şeyleri etkiliyordu. Bunu her ikiside biliyordu çünkü eski çocuklukları yoktu. Hala küçüktüler ama kavrıyorlardı her şeyi.
Az önceki sinirlenişi yüzünden kendine kızıyordu çocuk. Kızın bu kadar mutlu olabileceği şeyi beklerken sinirlendiği için kendi kendine kızıyordu. Kız elini çocuğun yanağına koydu, eş zamanlı yüzündeki gülümsemede solmuştu. "İyi misin Diego?"
Çocuk farkında bile değildi gözlerinin o maviliklere daldığını. Fakat dalmamakta elde değildi ki! O maviliklerde kayıp galaksiler buluyordu çocuk. Ve galaksilerdeki kara delikler vakumluyordu adeta onu ve kenetleniyordu çocuk bir kez daha ister istemez.
"İyiyim, Gabriel."
Kız elini yanağından çekti ve gökyüzüne baktı. Ardından çocuğa döndü. "Neden buradayız? Bilmek ister misin?"
Çocuk başını salladı ve kız güldü. Yine o tarifi imkansız gülümseyişini takındı yüzüne. Ve çocuk yine ve yeniden daldı o gözlere, o gözlerin güzelliğine fakat bu sefer kendini erkenden kurtardı, o derin maviliklerden.
"Evet Gabriel, çok merak ediyorum gecenin bir yarısı burada olma nedenimizi."
Ardından çocuk bulundukları ortamı gözden geçirdi. Terastalardı. Terasın mermer zeminine bir kaç kat yorgan ve bir kaç minder vardı. Onun dışında atıştırmalıklar, meyve suları her yerdeydi. Çocuk bunları izlerken kız konuştu.
"Burada sabahlayalım -Ardından kafasını gökyüzüne çevirdi- belki bir yıldız kayar. Bizim için. Ve bu gece uyumadan o yıldızın kaymasını bekleyenler için. -Ardıdan kafasını çocuğa çevirdi.- Ve bir dilek dileriz belki de en azından hayallerimizden birinin gerçekleşmesi için. "
Kızın aklına bu fikir nereden gelmişti, bu hep çocuk için bir muammaydı. Fakat hayatı boyunca biliyordu ki geçirebileceği en güzel geceydi o gece. Ve yıllar sonra NASA'dan gelecek çalışma teklifinden daha çok albenisi vardı bu teklifin. Ve eğer kabul ederse sonunda daha çok mutlu olabileceği teklifi, geri çevirmedi . Üzerlerine yorganlar çekip sırtlarını minderlere dayadılar. Çocuk başta sıkılacağını düşünmüştü. Fakat yanıldığını çok sonra anladı. Simsiyah gökyüzündeki yıldızlar; gecenin etkisiyle lacivert olmuş kızın gözlerine düşünce çocuk anladı ki bu yıldızlar en çok, onun gözlerine yakışırdı.
Kız gökyüzünü izledi, hiç konuşmadan. Çocuk kızı izledi, konuşmadığı her saniye zerresine işlerken o geceyi izleyen kızı izledi. Bir zaman sonra hava serinledi, nahoş bir serinlikti bu. Bedenleri küçüktü, her ikiside üşüyordu ve üzerlerindeki yorganlar pek işe de yaramıyordu.
Çocuk, kanatları altına yavrusunu korumak için alan bir kuş gibi aldı kızı. İçinde, en derinlerde, çok hoş bir duygu nüksetti. Kız kafasını çocuğun omzuna koydu. "Tam bir fiyaskoyum." Kız kafasını kaldırıp çocuğa bakarken demişti bunu.
"Hayır." dedi çocuk. "Hayır, değilsin."
"Baksana! Hiç bir şey olduğu yok!" Kızın sesinin hayal kırıklığıyla çıkması, çocuğun canını sıkmıştı. Elinde olsa tüm galaksiyi önüne sererdi kızın.
"Olacak. Sen merak etme, sadece beklememiz gerek."
Morali bozulan kızla, aynı ruh halini paylaşan çocuk; cümlelerin avutucu halini göstermemeye çalışarak konuşuyordu. Umarım farkına varmaz diyerek onu avutmaya çalışıyordu.
"Beklerken çikolata yemek ister misin?" diye sordu. Zayıf noktasıydı bu, kızın morali düzeldi ve yine gülümsedi.
"Evet!"
Çocuk düşündü, belki de altmış yaşında olsa da değişmeyecek tek yönü buydu. Etrafa göz gezdirdi çocuk ve bir paket çikolatayı alıp kıza verdi. Kız çikolatayı yedi ve çocuk yine kızı seyretti. Kız çikolatayı bitirip çöpü bir kenara koydu.
"Yıldız kayarken beni uyandırır mısın? Sanırım uyuyacağım."
"Uyu." dedi çocuk. "Ben uyandırırım seni."
Ve kız gözlerini yumdu. Bu sefer çocuk için daha rahattı onu izlemek. Bir bakıma da zor tabii. Yıldız kayarken onu uyandıracağını söylemişti. Bunu düşünmemeye çalışarak onu seyretti.
Mavi gözleri, göz kapaklarının ardındayken bile çekiciydi. Hem de kirpikleri ne kadar kudretli bir görevde olduğunu anlamış gibi asilcene kıvrılmıştı. Rüzgar naif tenine değip saçını yüzüne atarken; çocuk kızın yüzüne gelen ve onu rahatsız eden saç tutamını hafifçe yüzünden çekti.
Çocuğun gözleri gök yüzüne kaydı, her gün duacısıydı tanrının, bu kızla tanıştırdığı için. Diego, hayatında aldığı kararların en doğrusunu verdiğine inanırdı. Gabriel ile arkadaşlığı ve galiba fazlası bunu doğruluyordu.
Derken, gökyüzne kaydı gözü. Yıldız kayıyordu. Kıza baktı çocuk, 'melekler gibi uyuyor' tabiri kız için uygun değildi. O kadar güzel uyuyordu ki benzetilemezdi. Çünkü eşi benzeri yoktu onun. Tekti bu evrende ve başka evrenlerde. Ve çocuk düşündü 'Tekti ve benimdi.' diye.
"Ben ikimiz içinde dilek dilerim." dedi çocuk ve ekledi "Her dileğin gerçekleşsin Gabriel."
Yazabildiğim kadar uzun yazmaya çalıştım. Bu arada beklediğimden fazla ilgi görmesi bende tarifi imkansız bir mutluluk verdi. Hepinize teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYLI
Science FictionDüzenleniyor Uzay'ın en derinliklerinde, bir galakside ve o galaksinin bir gezegeninde, Dünya adında bir gezegende yaşayan bir çocuktu o... Belkide günün birinde tek ve en büyük hayalini gerçekleştirmişti bile. Ve belkide şu anda uzayın derinlikleri...