ÜA4-

444K 13.6K 1.6K
                                    

Medya Rüzgar..

Şu an kahvaltı yapmak yerine ayaklarımı sephaya uzatmış sabah kahvemi yudumluyor kitabımı okuyordum.Sabahtan dersim yoktu yine.Rahattım...Televizyon izlemeyi pek sevmem.Yani sık sık haberlerden ve programlardan başka bir şey izlemem..Zaten bu sıcak günde de televizyon izlemek hiç canı çekilesi bir şey değildi.. Annem ve Yekta amcanın işleri başından aşkın olduğu için onlar sabah erkenden çıkıp gittiler.

Poyraz mı??

Bilmiyorum.Ya evde ya da o da bana görünmeden çıktı. Çünkü bende sabahın köründe kalkmış yayıldığım koltukta kılımı bile kıpırdatmamıştım..Onu da hiç görmemiştim.Muhtemelen evdeydi...

"Deniz kızım neden kahvaltını yapmıyorsun? Annen sıkıca tembihledi beni yap diye."

"Canım istemiyor Hafize sultan.Yerim bir şeyler birazdan ya daha aç değilim." başıyla onaylayarak "tamam kızım sen bilirsin" deyip gitmişti.Ayaklarımı sephadan çekip bağdaş kurdum.Annemi hayal edince korkmuştum...Asla benim ayaklarımı sephaya uzatmama izin vermezdi ve bu şekilde yaylana yaylana yatmama da müsade etmezdi.

Babama da aynı şekilde öyleydi.Yok efendim sehpaya laptop tablet konulmazmıs,masayı çiziyormus.

Bütün kadınlar böyle değil midir zaten?? Ben kadın değil 20 yaşında genç bir kızım.Yani sayılmıyorum.Kitabıma büyük bir ara verdiğimi düşünerek kaldığım yerden okumama devam ettim.Arada bir kahvemden de bir yudum almayı da eksik etmiyordum.

Yine biraz okuduktan sonra sıkılıp kapattım kitabımı.Ardından yan tarafım çökünce bunun Poyraz olduğunu anladım. Demek ki gitmemişti. Üstünde beyaz kısa kollu bluzu ve altında da siyah şortu vardı .Ayaklarında ise soket çorapları...kumandaya uzanıp aldığında televizyonu açıp herhangi bir kanalda durdu ve dikkatle izlemeye başladı.İzlediği şey sabah haberlerinden bir tanesiydi.Kollarımı göğsümde bağlayıp konuşmamaya karar vererek bende televizyona odaklandım.

Zaten Ders çalışmaktan televizyonun yüzünü dahi bile göremez olmuştum."Sabahtan dersin yok mu senin?"gözlerini televizyondan ayırmazken,soğuk sesi ile bende donup kalmıştım."Hayır yok." başını bana çevirip gözlerime baktığında hemen benimkileri kaçırıp ellerime baktım.

Onun gözlerine her bakışımda,içimde inanılmaz doğa olayları oluyordu.Çığ,Sel vb.Gözlerinin içinde kavurucu gizli bir ateş vardı...

Her an o ateşi püskürtecek kadar sert duruyordu bana karşı. Dün ilk defa ondan korkmuştum.Bileğimı sıkıca tutması.Sert bir şekilde bana emir vermesi..bunların hepsi onu daha çok hırçınlaştırıyordu.Ben Poyraz'ın sadece 3 huyunu ögrenebilmistim.

1.Sert ve asabi hali

2.Alay eden hali.

3.Sapık hali.

Bu 3'üde onda mevcuttu."Sana her bakışımda gözlerini kaçırmak zorunda mısın?" fırından daha yeni çıkmış cayır cayır yanan yanaklarımla birlikte başımı ona çevirdim.Ne yapmamı bekliyordu? Gözlerini benden cekip Kollarını hafifçe kabartıp "Durgun saf bir Deniz.." dedi.

Durgun olduğum doğrudur ama..Saf temiz anlamda mı yoksa hiç bir şeyi bilmeyen anlamında mı onu tam çözememiştim.Kafasını arkaya doğru götürüp koltuğa dayadı ve gözlerini kapadı. Yutkunduğu gerildiği boğazından belli oluyorken,yine bir şey diyememiş susmuştum."Dün sarmaş dolaş olduğunuz çocuk kim.?" ardından ekledi "sabahki bir de akşamki çocuklardan bahsediyorum"

Sabahki?? Haa Ulaşdan bahsediyordu."Sabahki Ulaş arkadaşım.Kanka gibiyiz.Akşamki de Rüzgar.O da sınıfa yeni gelmişti tanışma amaçlı buluştuk" rahatlamış bir şekilde omuzlarını düşürüp,başını tamam anlamında salladı."Kahvaltı yaptın mı peki?" onun da yapmadığını bilerek başımı iki yana salladım."Şimdi anlaşıldı neden zayıf olduğun" bana karşı hafifçe güldüğünde 2. Hali yani alay eden tavrı ortaya çıkmıştı. "Açım ben.Söyle şunlara da bir şeyler hazırlasınlar"
Şimdide sert hali. "Kendin söylemeyi denesen Poyraz?" başını doğrultup televizyonu kapattı ve ayaklandı "Anlaşıldı.Bu gün yine inatçı keçilerindesin.Kendi işimi kendim hallederim ben." bencede her şeyi bana yaptırmaması gerekiyor...Mutfağa bir ağa gibi giderken,benim daha yeni düşmüştü jeton...Hemen kalkıp ardından gittim.

Üvey Abim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin