Gülmeyi unutalı neredeyse iki ay olmuştu, kalbimdeki boşluk gitgide azalacağı yere gün geçtikçe artıyordu, biliyorum bana zarar gelmesini istemediği için gitmişti fakat onun yokluğunun bana verdiği zararı Volturiler bedenimi paramparça edip beni tamamen yok etseydiler bile veremezlerdi, ruhumun çektiği acıyla bedenim, bedenimin çektiği acıyla ruhum yarış halindeydiler sanki, kendimi eve kapatmıştım o gittiğinden beri avlanmaya bile çıkmıyordum ailem beni bağışlanmış kanlarla beslemeye çalıştıklarında direkt olarak kusuyordum ilk başta hepimiz şaşırmıştık fakat büyükbabam bebeğimin tamamen normal bi bebek olmasından kaynaklanan bi durum olduğunu söyleyince rahatlamıştım ve doğrusu bi yandan da mutlu olmuştum çünkü onun şimdi normal bi bebek olması ileride Jacob gibi bi kurt adam olması demekti yani o dönmeyecek bile olsa ondan bana kalan tek şey her baktığımda bana onu hatırlatacaktı...
Büyük evin salonunda düşüncelere ve hayallere dalmış bi şekilde otururken herkesin Alice halama yoğunlaştığını farkettim ve bende halama bakmaya başladım bir şeyler görüyordu bir noktaya yoğunlaşmış olan bakışlarını bize çevirdi ve sadece
"zaman azaldı." dedi
"ne zaman geliyorlar ?" diye sordu babam
"ilk dolunayda yani sanırım 2 hafta sonrasına denk geliyor." kanım donmuştu belkide iki hafta sonra ailem, ben ve bebeğim tamamen yok edilecektik onu son kez bile göremeyecektim. Yas havasına ve kurtulma teorilerine katlanamayacağım için koşarak odama çıktım kitaplığımdaki kitapları masamdaki eşyaları ve elime gelen her ne varsa dağıtıyordum ve boğazımı parçalarcasına çığlık atıyordum kendimi durdurmam imkansızdı onsuz geçirdiğim günlerin hepsinde sessiz kalmıştım ama acısını şimdi çıkartıyordum sanki, yaklaşan ayak seslerinden odama birinin geldiğini anladım
İstemsizce attığım çığlıklar ve kendimi kaybedip odamdaki her şeyi yerle bir etmemden olacak ki annem birden odaya girip bana sarılırken
"Her şey geçecek..." diye fısıldadı, hıçkırıklarımı biraz bastırıp "Anne.." dedim "Sen nasıl başa çıktın ?"
Annem bi an yüzüme baktı "Yarım kalmıştım, eksiktim ama..." dedi ve duraksadı, devamını ben getirdim
"Ama benim karanlığıma sebep olan, seni aydınlığa çıkarmıştı."
Annem hiçbi şey söyleyemedi tekrar sarıldı ve kapıya doğru yönelirken "Her şey geçecek..." diye tekrarladı.
Arkasından kendi kendime fısıldadım
"Hiçbir şey geçmeyecek anne, ben eksik değilim ben tamamen yokum. Sonsuza dek sürecek bu ayın adı siyah ay..."Yaşadığım bu acı başka hiçbir şeye benzemiyordu ölmek istiyordum hemde deli gibi istiyordum ama bir yandan da ölmek istediğim için kendimi suçlu hissediyordum korumam gereken bi bebeğim vardı eğer o olmasaydı Volturiler'in gelişini heyecanla bekliyor olurdum ama onun karnımdaki varlığından haberim olduğu için artık korkuyordum, doğmadan ölmesinden çok korkuyordum, o çok masumdu benim gibi değildi annesine zarar vermiyordu, o sırf annesi yarı vampir ve babası bi kurt adam diye henüz yaşamı başlamadan ölmeyi haketmiyordu ve ben her ne kadar ölmek istesemde sadece bebeğim yaşasın diye yaşamak için elimden gelen her şeyi yapacaktım...
Bebeğim için aşağıya inip ailemin savaş teorilerini dinlemeye karar verdim, aşağıya indiğimde kurt adamların hepsini evde görmek bana pek iyi gelmemişti geldiklerini duymamıştım onları çok seviyordum ama onları gördüğümde kalbim daha da çok acıyordu, onun türündekilerin hepsinin burda olması bir tek onun olmaması ne kadar da ilginç ve can yakıcıydı tarifi imkansız...
Kendimi toparladıktan sonra söylenilenlere kulak vermeye başladım
"hedef Renesmee olduğu için ona ulaşmalarını engellemek önceliğimiz olacak..." dedi büyükbabam ve Sam onu onayladı, karnımda geleceğin kurtadamını taşıdığım için mi yoksa Jacob'la olan arkadaşlıklarından dolayı mı o da bu konuda kesin bi şekilde büyükbabama katılıyordu tam kestiremedim. Ne kadar istesemde kafamı konuşulanlara veremiyordum ta ki Sam'in Seth'e verdiği bir emre kadar
"Seth git ve Jacob'ı bulmaya çalış..."
Bu emir hem canımı yakmıştı hemde biraz umutlandırmıştı beni, kendimi toparlayıp etrafa baktığımda kurtlarda dahil olmak üzere herkesin gözünün bende olduğunu farkettim iyiymiş gibi gözükmek için hafifçe gülümsedim ve Seth'e bakıp konuşmaya başladım
"biraz dolaşmak istiyorum sende bana eşlik eder misin Seth ?" Seth Sam'den onay beklercesine ona baktı ve istediği onayı aldığında
"tabiki Nessie, seninle sohbet etmeyi özlemiştim..." dedi gülerek, bende gülümsedim ve kapıya doğru gidip "hadi gidelim" diyerek rica mahiyetinde bir komut verdim.
Seth'le birlikte ormanda sessizce yürümeye başladık
"benimle bir şey konuşmak istiyorsun değil mi ?" dedi Seth
"çok çabuk yakaladın beni" diye takıldım ona güldü ve konuşmamı istercesine kafasını salladı
"onu nasıl bulacaksın ?" diye kabaca sordum
"bulamayadabilirim Nessie, sadece bulmaya çalışacağım. Bu durumun kurtsal boyutuna gelecek olursak; ben şu an Jacob olmadığı için Sam'in sürüsünde gibi gözüküyorum ancak ben Sam'i alfam olarak kabul etmedim ve Jacob'ın düşüncelerini duyabilirim tabiki çok uzaklarda değilse..." derin bi iç çektim
"eğer onu bulursan, söyleme..." diyebildim sadece, neyi kastettiğimi anlamamıştı
"neyi söylemeyeyim ?" diye sordu
"hamile olduğumu... O savaşta ben ölebilirim eğer ben ölürsem bebeğimizde ölür ve o hayatı boyunca ölümümüzden kendini sorumlu tutar, iki acıyı bi anda yaşamasını istemiyorum Seth..." söylediklerime şaşırmış gibiydi
"hala onu düşünüyorsun, o kadar acıyı yaşamana rağmen..."
"benim için gitti, bu yaptığı doğru değildi ama beni korumak için gitti eğer gitme nedeni başka olsaydı bile yine onu düşünürdüm." diyebildim gözlerime inen yaşları geri yerine göndermeye çalışarak
"mühür böyle bir şey demekki..." diye mırıldandı Seth
"bence bu mühürden daha öte, bu evrende var olan tüm duygulardan daha öte..." diye cevap verdim.SETH CLEARWATER
Nessie'nin yanından ayrıldıktan sonra Jacob'ı aramaya başladığımda kafamda hala Nessie'nin söyledikleri yankılanıyordu Jacob'ın bunları bilmemesi gerektiği için kendimi toparlayıp zihnimden Jacob'a seslenmeye devam ettim
"Jakeeeee Jacooobb"
"ahh lanet olsun şu patilerini biraz hareket ettir ve yanıma gel saatlerdir seni arıyorum." bu sızlanmalarımın faydasız olduğunu anladıktan sonra Jacob'ın zihnini duymaya çalışarak yoluma devam ettim.JACOB BLACK
İki ay olmuştu sadece kürklü, dört patisi olan, sivri dişli, çiğ et yiyen devasa bi canavar olarak yaşamaya alışmıştım insan halimin bu halimden ne farkı vardı ki ? Ben hayvanken değil insankende bi canavardım, yaptığım çoğu hatada içimdeki hayvanı suçlamayı alışkanlık edinmiştim fakat bu hatamın hiçbir bahanesi yoktu, ben bana gerçekten aşık olan hayatımın kadınını bırakıp gitmiştim ve işin tek komik yanı ise bunu onun iyiliği için yapmıştım, bunun onu yıkacağını bile bile onu onun iyiliği için terk etmiştim. Ah Jacob Black ablaların pembe dizi izlerlerken neden o kadar yanlarında kaldın sanki ? Gerçekten ben tam bi aptalım masallardan çıkma hayatımızı pembe diziye çevirmekte neyin nesiydi artık aklım almıyor.
Artık bu saçmalığa bi son verip onun yanına gitmeliydim, o lanet olası savaşta onun yanında olup onu korumalıydım, daha fazla birbirimizden ayrı kalmanın mantıklı bi açıklaması olamazdı, benim aptallığım yüzünden birbirimizden ayrı geçirdiğimiz günlerin hesabını sorma hakkını ona vermeliydim, artık zamanı gelmişti...Uzun zamandır bölüm yayınlamıyordum fakat artık zamanı geldiğini düşündüm yorum yapılmamasına ve beğenilerin az olmasına rağmen yeni bölümü paylaşıyorum, lütfen oy verin ve olumlu olumsuz düşüncelerinizi yoruma dökün :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ay
FanfictionIsabella Marie Swan ve Edward Anthony Masen Cullen, kısaca Bella ve Edward... İkisinin aşk dolu hikayesini heyecanla ve merakla okuduk, sonuda çok güzel bitti fakat bir başrolümüz daha vardı seri boyunca en çok sevdiğim karakter ve seri boyunca en ç...