Medya ; masalın ve nehirin balo elbisesi.
"Gitmek istemiyorum nehir." Diye karşı çıktım nehire. Zorla baloya götürecekti beni. Evet, doğru duydunuz balo! Evet, hafızamı kaybetmiştim ama nehiri tanıyordum nedense. Dostluğumuz böyleydi işte bizim...
"Ya hem bak, kafan dağılır biraz. Hadi, hadi. "
"Nehir," dedim ve devamını getirdim. "Defol." Dedim. Göz devirerek bana balo için aldığı elbiseyi gösterdi.
"Ya hem bak elbisen yakıyo kızım. Eğer gitmessen, heleki bu elbiseyi giymessen çarpılırsın valla. Demedi deme." Dedi kendi elbisesini alarak onu da gösterdi.
"Bak buda benim. Nasıl? Bu sefer sensiz seçtim." Dedi ve elbiseyi gözüme sokarcasına bana gösterdi.
"Güzel, güzel de rica ediyorum. Gözüme sokmasan?" Dedim.
"Masal, karar verildi. Baloya geliyorsun. Çabuk üstünü giyin." Dedi ve beni kolumdan çekerek kaldırdı.
"Ben de giyinicem. Hem bak burak kızıcak. Yazık çocuğa bekliyo dışarda."
"Ay, banane ondan!" Dedim ve baloda giyiceğim elbiseyi elime aldım. İncelemeye başladım. Gayet şık duruyordu. Burak arkadaşı barışında geleceğini söylemişti. Onu da tanımıyordum. Aslında burağıda tanımıyordum.
Elbiseyi giydikten sonra nehirle hafif bir makyaj yaptık. Ve çantalarımızı aldık. Evden çıktığımızda burak arabaya yaslanmış bizi bekliyordu. Yanında da yakışıklı ve karizmatik bir çocuk vardı. Barış olmalıydı.
"Buyrun bayanlar." Deyip benim kapımı açtı burak. Nehir de girdikten sonra barış ta öne oturdu. Heralde barıştı yani.
"Size tanıştırmayı unuttum, bu barış kızlar. Barış bunlarda masal ve nehir." Deyip eliyle bizi işaret etti.
Barış nehire benden daha uzun bakmıştı.
"Ne bakıyosun, film mi oynuyorum." Dedi nehir.
Barış nehiri aldırmayarak önüne döndü.
Vardığımızda, içeriye baktık. Herkes güzel, ve şık duruyordu. Merdivenlerden inerken neredeyse herkes bize bakmıştı. Burakğın zoruyla koluna girmiştim. Nehir de barışın koluna girmişti.
Hemen bir masaya geçtik. Herkes dans ediyordu. Bir süre sonra burak yanıma geldi ve elini uzatarak, "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" Dedi.
"Sadece canım sıkıldığı için. Yani seninle dans etmek istediğim için değil yani. Boşuna sırıtma." Dedim ve elini tuttum. "Tabii tabii, kesin öyledir." Dedi.
İki elinide belime koydu ve ben de ellerimk boynuna doladım. O anda etrafa bakınırken, barışla nehiri gördüm. Onlar da dans ediyordu. Nehir bana 'buna gıcık oldum' bakışı attı. Ben de gülerek önüme döndüm. Ve burağın gözlerine baktım. O da bana bakıyordu. Bi an dün söylediği geldi aklıma, ben uyuma numarası yapmıştım. Ve o, seni seviyorum demişti.
Gerçekten seviyor muydu?
Ama ben ona ne hissediyordum? Daha onu bile bilmezken, burak bana aşık olmuştu resmen. Bunu bi gün söylerdi, eminim. Ben ne diyecektim, 'üzgünüm, şuan sana karşı bir şey hissetmiyorum. Başka zamana.' Diyecektim yani. Gülümsedim
Komikti."Neye gülüyorsun?" Burağın sesiyle hemen gözlerimi ona çevirdim.
"Hiç, aklıma komik bişey geldi." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan
Teen FictionKardeşinin ölümünü hastalıktan sanan masal, aslında babasının öldürdüğünü biliyor muydu? Bu yalanı öğrenmesi, Evi terk etmesi, Nereye gideceğini bilememesi... Daha başına ne gelecekti? İntikamını nasıl alacaktı?