Burak yavaş yavaş üstüme gelmeye başladı. Ben ise küçük adımlarla geri gidiyordum.
"Burak sadece küçük bir intikam yani. Niye çok abartıyorsun ki?" Dedim.
Burak hızla bana doğru koşmaya başlayınca ben de koşmaya başladım. Hayır yani sadece damacanla su döktüm. Bir de ormanlık alan burası. Nasıl koşucam ya?
"Ya burak!" Diye bağırdım. "Gel buraya!"dedi oda.
Ben bugün ölecektim ha, kesinlikle ölecektim!
"Aaaaaa! İmdat! Yardım edinn!" Diye bağırdım. Deliler gibi kollarımı yanda açıp, "aaaaaa, beni öldürecek yardım edin!" Yok, kimseler yok.
"Masal gel dedim sana! Küçük intikamı göstericem ben sana."
"Ya sen hiç yorulmadın mı ya? Ölüyorum ben burda." Dedim. "Ben halimden memnunum" dedi.
Dah hızlı koşmaya başladım. Oha, gerçekten güzel koşuyormuşu...
"Ah! Ayağım! Ahh! " evet, düşmüştüm. Hayet güzel koşuyormuşum.
Burak hemen yanıma geldi, ayağımı oynattı. Bağırdım.
Ortalığa baktım. Ne olur ne olmaz değil mi? Gece vakti sonuçta, ay! Ya ayı gelirse?
"Burak?"
"Hı?" Dedi ayağımı okşarken. Ona yaptığımı unutmuş olmalıydı.
"Ya ayı gelirse?"dedim hala etrafa bakıyordum.
"Korkma, gelmez" dedi ve beni yerde kaldırdı. Ayağıma basınca çok acıdı. "Ah! Dikkat et!" Dedim.
"İnsan bir tutar beni. " dedim yine.
"Of senin derdin anlaşıldı." Dedi. Ve beni kucağına aldı.
"Benim derdim bu değildi." Dedim.
"Hı hı" öf.
"Ayağım, acıyor."
"Dayan biraz."
Oflayıp burağa baktım tekrar. Etrafına bakınıyordu. Yolumu kaybettik ya?
"Yolu kaybettim deme bana." Dedim.
"Aynen öyle masalcım." Dedi.
"Ya burak, şaka dimi bu?"
"Hayır." Dedi ve tekrar etrafına baktı,
"Bak, bak şu yoldan." Dedim dar yolu gösterirken.
"Yok bence değil orası." Dedi
"Ya orası hadi."
"Bak eğer orası değilse hem bana su döktüğün için intikam alırım senden hem de beni bu yoldan boş boşuna götürdüğün için. Ona göre, emin misin?" Dedi. Kafamı salladım. O yola doğru ilerledik.
"Sen kaç kilosun ya. Ne yedin kızım böyle sen." Dedi. O kadar ağır degilim ben. Hı!
"Kırkk." Dedim. Kırkın 'k' sini uzatarak. Hafiftim bir kere.
"Yinede çok. Heleki kızlara göre. Erkek olsa neyse de. " dedi.
"İsterseb ineyim burak bey. Siz yorulmayın. Sonuçta benim ayağım sizden daha değerli değil. Değil mi?" Dedim.
"Ciddi misin?" Dedi ve benibyere bıraktı. Bağırmamla durdu. Tek ayak üstünde durdum.
"Burak acıyor! " dedim. "Of of, seninle işim çok." Dedi. Güldüm ve kollarımı boynuna doladım."sevgilinle böyle konuşma." Dedim cevap vermedi.
Burak bittiğinde "ne oldu?" Dedim şaşkınca.
"Ne mi oldu masal? Hani burası kampa gidiyordu? Ha? "Dedi. Kafamı kaldırdım.
"Ben öbür yol demiştim ya, sen de şey ettin herlade. Karıştırdın." Dedim ve gülümsedim.
"Bunları yakında ödiceksin. Kendini kucağımda taşıttırmanı, damacanayla su dökmeni, beni koşutturmanı hepsini!" Dedi.
"He he." Diye geçiştirdim. Allah allah ayağım kırılmiş burda, hala öküz gibi danranıyor ya.
Tamam kırılmamış olabilir.
Ama acıyor.
"Masal bi ağaca geçelim. Geceyi orda geçirelim ya. Çok yoruldum. Bulamayız daha." Dedi ve yere indirip belimi sardı.
"Ama ya kurt gelirse." Dedim.
"Gelmezz."
"Gelir burak." Dedim ısrarla.
"Of tamam. O zaman ağaca çıkarız." Dedi.
"Tamam." Dedim bende.
Ağaca çıktıktan sonra kafamı omzuna koydum.
"Ayağım acıyor." Dedim yine ve yine.
"Geçer, merak etme." Dedi.
"Burdan aşağı düşeriz biz. Uyumicam ben."
"Düşmeyiz masal hadi uyu." Dedi ve kafasını agaca yasladı benim kafam da onun omzundaydı.
Ona sarıldım. Oda ellerini belime sardı.
---
"İyiyim ben nehir merak etme." Dedim. Evet, kurtulmuştuk. Hoca düdük seslerini çalmıştı bizde onu duyup, bağırmıştık.
"Birdaha gitmeyin böyle." Dedi.
Kafamı salladım.
"Merka etme gitmeyiz." Dedim.
Yemekten sonra herkes serbestti. Bizde nehirle çadırdaydık. Nehire her şeyi anlattım. "Ya kesin burak bana kötü bişey yapcak." Dedim.
"Evet yapcak. Kızım çocuğa damacanayla su dökmüşsün. Manyak mısın?" Dedi.
Ofladım.
"Masal dışarı bir gelir misin?" Burak dışardan bağirdı. Kesin yapacaktı kesin!
Çadırdan korkak bir şekilde çıkmamla ıslanmam bir olmuştu!
Umarım begenmişsinizdir... sizleri çok seviyorum.. eğer bir yazım hatalarım varsa yorumlar kısmına bildirin. Ya da başka bir şiakyetiniz falan varsa... bay bay!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan
Ficção AdolescenteKardeşinin ölümünü hastalıktan sanan masal, aslında babasının öldürdüğünü biliyor muydu? Bu yalanı öğrenmesi, Evi terk etmesi, Nereye gideceğini bilememesi... Daha başına ne gelecekti? İntikamını nasıl alacaktı?