14. sadece bir umut

7 2 0
                                    

İYİ OKUMALAR...

Kalbimdeki o sızı, acı dinmiyordu. Hala bakıyordum yerde kanlar içinde yatan Burak'a. İçimdeki ses git diyordu, bir şeyler yap diyordu. Ama ben haraket edemiyordum. Canım çok fazla yanmıştı. Her daim beni koruyan, beni seven, eğlendiren burak, şimdi hareketsizce ve gözleri kapalı bir şekilde yerde yatıyordu. Nasıl olduğumu bilmeden, gözlerimden akan yaşları umursamayarak burağın yanına koştum. "Burak! Uyan! Lütfen, aç gözlerimi burak!" Ellerimi yanaklarına koydum. Hafif sarktım onu. O güzel gözlerini açmıyordu.

Kafamı yukarı kaldırdığımda ise, şaşkın bir biçimde ege vardı karşımda. (Belki unutmuşsunuzdur diye söylüyorum, hani nehir araba çalmıştı. Arabanın sahibiydi ege. ve masala akşam yemeği teklifi eden kişi.)

Elinde tabanca vardı.

Burağı k vurmuştu! Ayağa kalktım ve onun karşısına geçtim. "Sen yaptın! Onu sen VURDUN EGE! Niye yaptın bunu!? Nasıl vurursun sen onu!?" Dedim bağırarak. Birisi kollarımdan tutup durdurmaya çalıştı ama ben hala söyleniyordum.

Arkamı döndüğümde, doktorlar burağı götürüyorlardı. Nehir di beni durduraya çalışan. Göz yaşlarım bitmek bilmiyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Doktorların peşinden koşarak gittim, nehirde peşimden geliyordu.

"BURAK! Ne olur gitme! Yalnız bırakma beni! " nehir kollarımdan tuttuğunda onu ittim. Doktorlar burağı ameliyata alıyorlardı. "Nehir bırak! Bırak beni! Gitmeliyim!"dedim, ama bırakmıyordu. "Masal! Sakin ol!" Dedi nehir ve önüme geçerek, gözlerime baktı. Ellerini yanaklarıma koydu ve şu cümleyi söyledi ;

"Sakin ol, burak güçlü. Her şeyi atlattı. Bunu da atlatıcak, merak etme." Dedi.

Ama içimdeki ses bambaşkaydı. Sadece bir umut bekliyordum. Umut...

****

Yağlanmış saçlarımı elimle geriye attım. Şişmiş ve artık ağlayamayan gözlerimi yumdum. Her şey düzelecekti. Şu an, sadece yanımda nehir vardı. Burak'ın ameliyatı iyi sonuçlanmıştı. Şu an yoğun bakımdaydı. Onu camdan izliyor ve sürekli şu kelimeyi tekrar ediyordum,

"Ölmiceksin burak. Ben yanındayım. Bunca zaman neler atlattık biz, bunuda atlatabiliriz." İdi.

"Masal," sesin geldiği yöne döndüğümde umursamayarak geri burağa baktım. "En azından bir banyo yap. Günlerdin harap oldun. Şu haline bak." Dedi nehir. Onaylamayarak kafamı salladım. "Olmaz, burağın yanına kalmalıyım nehir." Dedim.

"Bir şeyler ye bari, bak sana yemek aldım." Dedi. "Aç değilim nehir, git."dedim. Bir süe sonra gittikçe uzaklaşan ayak sesleri geldi kulağıma. Gittiğini anladım.

İçeri almıyorlardı şu an. Şu lanet doktorlardan nefret ediyordum. Gizlice girmeyi denedim ama yakalamışlardı.

Etrafı süzdümm hiç kimse yoktu. Tam adım atiyordum ki bir hemşire geçti, hemen geri çekildim. Bana bakmamıştı bile.

O gittikten sonra, kapıyı araladım. İçeri girdim ve kapıyı kapattım.

Burağın yanına oturup elini tuttum. "Burak ben yanındayım aşkım, uyan artık sevgilim." Dedim elini öperek. Yüzüne eğildim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Şu an gözlerini açsaydı kesinlikle benle dalga geçerdi. Zaten yağlanmış kirli saçları, ağlamaktan şişmiş mor gözleri, kurumuş dudakları olan bir kızı kim görse güler ve dalga geçerdi.

Ama yinede umrumda değildi. Burak uyansa yeterdi bana.

"Hanımefendi, sizi az önce dışarı attık. Yine mi girdiniz?" Hemşirenin sesini duyduğumda, arkamı döndüm. "Rat bırakın beni! Dışarı çık! Sizene girerim girmem!" Diye bağırdım hemşireye. "Hanımefendi, lütfen dışarı çıkın."

Dedi tekrarlayarak. "Çıkmayacağım!" Dedim ben de. Hemşireyi odadan kovarak tekrar burağın yanına oturdum. Cidden artık ne yaptığımı bilmiyordum. Şimdi o salak hemşire gider güvenlik falan çağırtırdı. Ama önemli değildi.

Burak onca bağırama rağmen uyanmamıştı yinede. "Burak uyan lütfen, dalga gec benimle. Sarılalım beraber. Sen bana bakan erkekleri döv, yumruk at yine. Ne yaparsan yap ama yeter ki uyan artık." Dedim. Gözleri kıpırdatmıyordu bile.

Kapı açıldığında ofladım. "Gidin başımdan dedim size!" Diye bağırdım tekrar.

"Masal,"

"Nehir git başımdan." Dedim.

"Masal ama..."

"Nehir git başımdan dedim." Dedim tekrarlayarak.

"Ama dışarda seni bekleyen misafirlerin var." Dediğinde yine umursamadım. Burağı bırakamazdım. Doktorun sesini duyduğumda gözümü devirdim.

"Masal hanım, lütfen odadan çıkın. Bakın izin verdik, bu kadar görüşmeniz yeterli." Dediğinde sinirle ayağa kalktım.

"İzın alıcak değilim ya sizden! Burdan beni çikaramicaksınız!" Dedim. Ama öyle olmadı.

1 saat uğraştıktan sonra odadan çıkarmayı başarmışlardı ama ben yine girecektim.

"Misafir kim nehir?" Dediğimde nehir somurttu.

"Sevinmeyeceksin onlari gördüğünde, hatta sinirleneceksin. Ama yinede özlemişsindir be kardeşim. Dışarda seni bekliyorlar." Dedi.

Birlikte asansöre binerek aşağıya indik. Dışarı çıktığımızda ise...

"ANNE? BABA?"

Biraz kısa oldu ama yinede güzeldi, yani umarım.

Ege'yi sevdiniz mi?

Düşüncelerinizi bekliyorum...

Bidahaki bölümde görüşürüz!!


Sil Baştan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin