ÖNEMLİ BİR DUYURU:
Arkadaşlar eminim ki aranızda Death Note okumuş veya izlemiş vardır. Ve Mello ile Matt'i de bilmeyen yoktur çok. Ben bunlar için kısacık bir aşk hikayesi yazıyorum.Kitabı profilimden bulabilirsiniz ama adı:
" 『Ölü Köpek』 "
Cidden, kısacık kısacık bölümler atıyorum. Okumak en fazla beş dakika alır ki ben bu shipi yüceleştirmeyi diliyorum. 💚
~"O... Vefat etti."
~
Saatler... Hızla akıp geçerken Kim Taehyung için hiçbir anlam ifade etmiyordu artık. Hissettiği şeylerin ne olduğundan tam olarak emin değildi.
Hastanedeydi. Buraya gelesiye dek de, karakoldaydı. Annesinin öldüğünü öğrendikten sonra, hayat duraksamıştı onun için. Ve şimdi de, kardeşini bekliyordu. Kardeşi, yangından sağ çıkmayı başarmış, anında hastaneye kaldırılmıştı. Bu yüzden, Taehyung onu görememişti bile.
"Beyefendi?"
Duyduğu sesle irkildi. Başını kaldırdığında gördüğü doktor, hızla ayağa fırlamasına sebep oldu.
"Kim Shin? Kardeşiniz, değil mi?" diye sordu doktor.
"Evet, evet, öyle," dedi Taehyung aceleyle, doktorun arkasında kalan odaya bakmaya çalışıyordu. "O iyi mi?"
"Ah, evet, çok iyi. Onu bir odaya aldık. Sizi görmek istiyor." Doktor nazikçe gülümsedi. Ardından, Taehyung'a kendisini takip etmesini işaret etti.
İkisi beraber, koridor boyu ilerlediler ve nihayetinde bir odaya ulaştılar. Doktor, kapıyı açtıktan sonra ekledi, "O iyi ama... Dinlenmeli. Konuşmanızı uzatmayın."
Taehyung, onu başıyla onayladıktan sonra içeri girdi. Oda oldukça düzgün, bembeyazdı. Kardeşi de, bembeyaz yatak içerisinde yatıyordu. "Shin?" Adımlarını ona doğru yönlendirdi ve yatağın ucuna oturdu. Tedirginlikten, herhangi bir yerdeki yatakta oturuyor olmayı dahi umursamıyordu.
Shin'se, konuşmamıştı bile. Hiç beklemeden kollarını abisinin beline doladı. Ardından da hıçkırık, ağlama sesleri duyulmaya başladı.
Taehyung'un gözleri büyüdü. Kardeşi bile olsa... Sarılıyorlardı ve... Bu normal değildi.
Yine de, yaklaşık beş dakika sonra, hastanede beklemekte olan Min Yoongi, Taehyung'a getirdiği sandviçle odaya ulaştığında, birbirlerine sıkıca sarılmış iki kardeşi görmüştü.
~
"Anlamıyorsunuz, bizim evimize dönmemiz gerek!" diye bağırdı Taehyung. Bunun üstüne, hastanedeki birtakım insanın gözleri ona dönmüştü.
Karşısındaki avukatsa, bir kez daha iç çekti, "Bak, Taehyung, seni üzmek istemiyorum ama... Artık, bir eviniz yok. Ve ikiniz de reşit değilsiniz, sizi öylece bırakamayız. En yakın varisinizi aramakla yükümlüyüz... Ki bu da olmadığından, korkarım ki, yetimhaneye yerleşmeniz gerekebilir."
Bunun üstüne, Taehyung'un gözleri doldu. Yanındaki Yoongi, elinden geldiğince onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama bir faydası yoktu. Taehyung, evine yeniden ulaşamayacak oluşunun verdiği acıyı yaşıyordu. Evet, evi çoktan küllere karışmıştı ama, o da bir yetimhanede kalmayı kabullenemiyordu. Kendisi bile bu haldeyken, Shin nasıl dayanabilirdi ki?
"Hayır!" diye çıkıştı Taehyung. Ağlamamak için çabalıyordu. "Olmaz."
"Seni anlıyorum, Taehyung'cuğum." diyerek, elini Taehyung'un omzuna koymaya çalıştı adam. Ama bununla, Taehyung bir adım geri çekilmişti. Adam umutsuzca iç çekti. "Kardeşinin yanına git şimdi. Hastane işlemleriniz bitince, beraber gideriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Butterfly ཿ TaeGi
FanfictionMin Yoongi, serseri kişiliği ile asla ama asla okulunun zekisi olduğu tahmin edilemeyecek birisi. Derslerine önem vermediği, hatta ilgilenmediği halde, ismi daima en tepelerde. İnsanlar, sürekli olarak gizlice çalıştığını düşünse de, onun tek istedi...