(Diğer bölümleri güncellemeye üşendim. 💚)Medya:
1- Tae ve Suga
2- twenty øne piløts: Heathens. (Bölümle en ufak bir alakası yok ama HARİKULADE BİR ŞEY ULAN!)~
Kitabı bulduklarında, doğal olarak ilk okuyan Yoongi oldu. Çünkü Taehyung hala ilkindeydi. İkisi de tüm gününü kütüphanede, beraberce kitap okuyarak geçirmişlerdi. Öyle ki, Shin bir ara yanlarına gelerek, onların evden gittiğini sandıklarını, bu yüzden onlarsız yemek yediklerini söylemişti.
Saat altı olduğunda, Bay Min kütüphaneye geldi. "Shin burada olduğunuzu söyledi..." diye mırıldandı. "Akşam yemeğinde ne istersiniz diyecektim?"
Yoongi dudak büzdü. Babasının yemeklerini o sebze püresi diye adlandırırdı. Tadları iğrenç olurdu ve yemekteki her şey salyangoz sümüğüne benzerdi.
Bu konu hakkında yaptıkları tartışmalar sonucunda, Taehyung araya girerek yemek yapmayı bildiğini söylemişti. Bu Yoongi'yi şaşırtsa dahi etkilenmeden edememişti.
Yaklaşık bir saat sonra, Taehyung hazırladığı yemeklerle mutfaktaydı. Ellerinde eldivenler, üstünde önlük, onu sıkan uzun kollu bir tişört giyiyordu. Yapacak çok bir şey bulamamıştı. Evde -Taehyung'un ne olduğunu bilmediği- sebzeler haricinde hiçbir şey yok sayılırdı. Ve bu da, Taehyung'u putaneska soslu makarna yapmaya yöneltmişti.
Shin ve Bay Min şakalaşırken, Yoongi de onları izliyordu. İstemsizce, benimle küçükken böyle ilgilenmezdi, diye düşünüyordu. Neden o özel ki? Pişmanlık mı duyuyor acaba?
İç çekerek onları izlemeyi kesti ve ayağa kalktı. Bu evde bir kez bile olsa mutlu aile görüntüsü olmamıştı. Olmasını da istemiyordu.
Mutfağa gittiğinde, sıkıca giyinmiş çocuğa bakarak kıkırdadı. Taehyung tezgahta bir şeyler yapıyordu ve arkası da Yoongi'ye dönüktü. Yoongi, onun bedenini baştan aşağı bir şekilde inceledi. İnce beline ulaşınca, minik bir tebessüm dudaklarına yerleşti. Kollarını o bele dolamak istemişti bir anlığına. Sadece bir anlığına. Ufacık, kısacık bir an...
"Şefimiz neler yapıyor?" diyerek Taehyung'a ilerledi. Beline bakmamak adına yemeğe odaklanmıştı.
"Putaneska soslu makarna!" diye yanıtladı Taehyung onu. Yoongi'ye dünkü gibi sinirli değildi. Tüm günlerini beraber geçirdiklerinden haliyle alışmıştı ona.
"Voa. Makarna, ha?" dedi Yoongi. "Sanırım sana bir teşekkür borçlu olacağım," Taehyung'un yanına ulaşınca, kalçasını tezgaha yaslayarak başını yanındaki çocuğa çevirdi. "Bu evde makarna yapılmayalı yüzyıllar oluyor..."
Taehyung kıkırdayarak Yoongi'ye baktı. O sadece belinin yan kısmını tezgaha yaslayarak, hafifçe gülümsedi. "Asıl ben sana bir teşekkür borçluyum," diye mırıldandı buruk buruk. "Annem göremese de, bir şeyleri başarmama yardım ediyorsun."
Yoongi duraksadı. Boş bakışları onun üstünde gezdi. Taehyung bu bakışlardan biraz rahatsız olsa da tek yaptığı başını öne eğmek oldu. Ta ki Yoongi konuşasıya dek, "Sana yardımcı olmayı seviyorum."
~
Ailecek güzel bir akşam yemeği yemişlerdi. Yoongi, bu makarnadan bu denli hoşlanmasına acayip şaşırmıştı. Ve tabii, ona bol bol övgü yağdırılmıştı.
Tatlı saatinde ise, övgülerin odağı Bay Min olmuştu.
Öyle tuhaf bir gündü ki, Yoongi daha önce hiç yaşamadığı bir hissi yaşamıştı. Gülmüştü, hatta kahkaha atmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Butterfly ཿ TaeGi
FanficMin Yoongi, serseri kişiliği ile asla ama asla okulunun zekisi olduğu tahmin edilemeyecek birisi. Derslerine önem vermediği, hatta ilgilenmediği halde, ismi daima en tepelerde. İnsanlar, sürekli olarak gizlice çalıştığını düşünse de, onun tek istedi...