Yazar: toosmarttotalktogod
~
"Beremi gördün mü?" Yoongi uykulu bir şekilde babasının çalışma odasına girdi, siyah beresini bulamıyordu.
Babası, gözünü önündeki defterlerden kaldırıp, yarı çıplak bir şekilde evde gezen oğluna baktı. "İç çamaşırları ile dolaşmanı onaylamıyor olsam da, sanırım bu pek umurunda olmayacak," Sakince iç çekip gülümsedi. "Lucissa'ya oynaması için vermiştim."
Yoongi gözlerini kıstı. "Şaka yaptığını söyle."
"Kız kardeşin o bereyi seviyor, Yoongi," Babası kıkırdadı, 'kız kardeşin' derken Lucissa'yı kastediyordu. "Akşama kadar ondan alıp yıkarım, merak etme."
Öfkeyle yumruklarını sıktı Yoongi, bu yılandan nefret ediyordu. "Her neyse."
Hızla odadan çıktı, önemli durumlar haricinde babasına bulaşmazdı zaten. Çıktığı anda, babasının çalışma odasının yakınında olan sürüngenler odasına yaklaşmamaya dikkat ederek, hızla koridorda ilerlemeye başladı. Bu evde normal bir yaşam sürmek istiyordu.
Odasına girdiği anda derin bir iç çekti, kapıyı açık bırakmıştı. Olacaklara hazırlıklı olmalıydı. "Defol odamdan, seni iğrenç şey!"
Yatağının üstündeki kertenkeleye bağırdı. Bunun odasına kadar olan merdivenleri nasıl geçtiğini bilmiyordu, bazen babasının onu buraya bilinçli bıraktığını bile düşünüyordu.
Eh, bir kertenkeleden elbette hiçbir tepki alamadı... Öfkeyle iç çekti. Bu durum canını sıkıyordu. "Pekala... Gel hadi." Yavaşça yatağının üstündeki sürüngeni aldı. Adını bile hatırlamıyordu bu iğrenç şeyin.
Onu elinde dikkatli bir şekilde tutarken, hayvanın sakinliği kendisini oldukça sinirlendiriyordu. Odasından dışarı çıktı ve koridor boyu ilerleyip, merdivenlerden aşağı inmeye başladı.
Normalde, üst katlarda hiçbir sürüngen olmazdı. Yoongi de bu yüzden odasının burada olmasını istemişti. Ama bu salak kertenkele, bir şekilde odasına girmeyi başarıyordu.
İç çekerek, yanına bile yaklaşmak istemediği odaya kadar yürüdü. Bu oda, alt katın uzun koridorunun en sonunda yer alan, evin en büyük odasıydı. Babası bu odaya "sürüngenler odası" diyordu. Ve, Yoongi buraya gelmekten her daim nefret ederdi.
Büyük ve geniş kapıyı tek eliyle açtı, kilitli değildi... Ne şaşırtıcı(!)
Kapı gıcırtılı bir şekilde, iki yöne doğru açılırken, içeriye baktı. Yutkundu. Bir sürü cam kafes odanın içindeki masaları süslüyordu.
Burası bir müzeye bile benzetilebilirdi. Bir sürüngen müzesine.
Yavaş adımlarla, sürüngenlere bakmamaya çalışarak ilerlemeye başladı. Cam kafeslerinden başlarını çevirip, içeriye giren kendisine baktıklarını hissedebiliyordu. Ve bu, alıştığı bir durum olsa da ürkmesine sebep oluyordu.
En sonunda durdu. Boş bir kafesin önüne gelmişti. Kafesin üstü açıktı, bu kare bir akvaryuma benziyordu. Elindeki kertenkeleyi yavaşça içine koydu. Ardından, kafesin üstünü kapatıp, diğer sürüngenlere bakmamaya dikkat ederek hızla odanın çıkışına ilerledi.
Fakat, her bu odaya girişinde, dikkatini çeken şey, yine onu durdurmuştu. Odanın en ucunda duran, boş, geniş, cam kafes... Bu kafes yıllardır hiç dolmamıştı. Derin bir iç çekti. Bu kafese gelmesi gereken sürüngen, annesi ve babasının yıllardır aradığı o aptal yılandı. Annesinin ölümüne sebep olan o aptal şey.
Kendi kendine güldü. Ne kadar dandik bir ölümdü... Başka bir ölüm istemiyordu, ölümden nefret ediyordu. Ve kesinlikle korkuyordu.
Daha fazla cam kafese bakmayı kesip, doğruca odadan dışarı çıktı. Kapıyı kapatıp, babasının aksine kilitlemeyi de unutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Butterfly ཿ TaeGi
Fiksi PenggemarMin Yoongi, serseri kişiliği ile asla ama asla okulunun zekisi olduğu tahmin edilemeyecek birisi. Derslerine önem vermediği, hatta ilgilenmediği halde, ismi daima en tepelerde. İnsanlar, sürekli olarak gizlice çalıştığını düşünse de, onun tek istedi...