Sabahın sekizinde evde ruh gibi gezmem parmağımı sehpaya çarpmamla son bulmuştu.
Ölü gibi yere yığıldım ve ayağımı tutarak gözlerimi tavana diktim.
"Elveda,dünya. Bana ayrılan sürenin sonuna geldik."
Kapı çalınca yattığım yerden kalktım ve kapıyı açmaya gittim.
Rahat rahat öldürmüyorlar bile insanı diye söylene söylene kapıyı açtım. Kapının diğer tarafındaki şahısa ağzım açık bir şekilde bakarken o sırıtıyordu.
"Yağmur,çarpıldın mı,bu ne lan?!"
En yakın arkadaşım,saçını fosforlu turuncuya boyatmıştı.
"Ay,çok güzel değil mi! Bak ne göstereceğim!"
Işık girmeyen banyoya girdiğinde parlayan tek şey onun kafasıydı.
"Bu ne be,gece önünü görebilmek için mi boyattın kafanı? Trafik konisi gibi olmuşsun lan!"
"Zevksiz,sen ne anlarsın."dedi ve salona geçti. Ben de kendi odama geçip üstümü değiştirdim ve birlikte kahvaltı yaptık.
Okula vardığımızda Yağmur'un platonik olduğu çocuğu gördük.
"Vay maşallah,şu kaşa göze bak."dedi çocuğa hayran hayran bakarken.
"Kanka o çocuğun sevgilisi var yalnız."
"Yarama tuz basmasana lan,ne var yani sevgilisi varsa? Kızı alır döveriz,ne olacak?"
"Seni bu saçla ciddiye alamıyorum,kusura bakma."
Son dersten sonra Yağmur'la okul yakınlarındaki bir kafeye gitmiştik.
"Ekim,çocuğa baksana lan."
Gösterdiği çocuk sarı saçlı bir garsondu ve bizim masaya doğru geliyordu.
"Güzel miyim? Kanka güzel miyim,kanka bir bak-"
Çocuğun gelmesiyle sustu ve her zamanki yüz ifadesini takındı. Çocuk sert birine benziyordu.
Hani şu millete sert ama sevgilisine minnoş olanlar var ya,öyle bir tipi vardı.
Yağmur çocuğun yüz ifadesini görebilmek için şekilden şekile girmişti. Ben çocuğun bakışlarından hiçbir şey anlamıyordum,o da ayrı bir meseleydi.
Yağmur en sonunda pes edip dirseklerini masaya dayadı.
"Ek iş olarak duvar örmeciliği mi yapıyorsun,maşallah gözlerine Berlin Duvarı gibi duvar çekmişsin de."
Yağmur'un kolunu tutarak kaldırdım ve arkama bakmadan dışarı çıktım.
"Allah belanı vermesin gerizekalı,rezil olduk senin yüzünden!"
"Ay ne var ya,bir şey demedim ki!"
O kendi evine giderken ben de kendi evime yaklaşmıştım. Eve gelince çantamı içeri fırlattım ve kapının yanındaki topu ve şampuanı alarak dışarı çıktım.
Topu sektirerek sahaya girdim ve ayağıma başka bir top geldi.
"Oo,Ekim Hanım gelmiş."
Büyük miktarda dalga içeren sesi duyduğumda kafamı kaldırdım.
"Seni görmem iyi oldu."dedim sırıtarak.
"Neden,çok mu özledin beni?"
"He aynen."
Gülerek arkasını döndüğünde topu kenara bıraktım ve şampuanla birlikte sırtına atladım.
"Oha! Ne yapıyorsun lan?!"
Düşmemek için bacaklarımı birbirine doladım ve şampuanın kapağını açtım.
"Bu şampuanı ne yapacağım biliyor musun?"diye bağırdım.
"Umarım düşündüğüm şeyi yapmazsın."diye bağırdı o da.
Bacaklarımı çözmeye çalışırken şampuanı kafasına döktüm.
Şampuanın kapağını kapattım ve sırtından inmeye çalıştım fakat inemedim.
"İndirsene lan!"
Nasıl yaptığını anlamamıştım ama şuan önde olan bendim.
Elimdeki şampuanı ben anlamadan aldı ve kapağını açtı.
"Beyaz bayrak! Beyaz bayrak salladığımı farz edelim! Barış!"
Tabii ki beni dinlememiş ve şampuanı kafama sıkmıştı.
"Ya ben hiç böyle planlamamıştım niye böyle oldu?"
"Ben fazla zekiyim,o yüzden."
Kafamdaki şampuana dokunurken ofladım.
"Götüm başım şampuan oldu."
Güldükten sonra belimdeki ellerini sıkılaştırdı.
BELİMDEKİ ELLERİNİ SIKILAŞTIRDI MI?!
Hala kucağında olmam haricinde,ben ellerimi onun boynuna sarmıştım ve o da ellerini belimde birleştirmişti.
Daha garip bir şey söyleyeyim;ikimizin de kafasında şampuan vardı.
Bir süre biz ne yapıyoruz şeklinde bakıştık ve sonra hızla kucağından indim.
"Bu iş burada bitmedi sırık."
"Aynı şekilde,cüce."
OOOOF BEKLEYEMEDİM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
basketball;cedi osman
Fanfiction"Kızım sorunlu musun,çekil ayağımın altından! İki metreyim,bir çaksam uçarsın be!" "Ay kıçımın kenarı!" 22.02.16