Gökyüzünün Sahibi -1-

1.5K 94 82
                                    

Bölüm Şarkısı: Duman- Halimiz Duman

Bölüm Sözü: Gökyüzümün Sahibi olur musun?

Bölüm İthafı: mishapm


Merhaba Unicornlar ilk beş bölüme kadar bana şans verin.Çünkü konu odaklı yazdığım için betimleme akıcılık sonlara doğru düzeldi.İlk bölümlerdeki hatalarımı mazur görün. :")

Kitap, öyle ki bir anda kahkahadan gülerken bir anda canınızın yandığını hissedeceksiniz. Bunu göze alabiliyorsanız okumaya devam edin.İyi okumalar, yine uğrayacağım.


Uçak yavaş yavaş inişe hazırlanmış gökyüzünden yeryüzüne inmeye çabalıyordu. Aptal bulutlar parlayan güneşin etrafında pamuk şekeri tatlılığında bir daire oluşturup güneşin parıltısını kamufle etmişti.Bir saatlik yolculuk sonrası İzmir'e varmıştı Aya. O çok sevdiği memleketi, özlem duyduğu ve ilk anılarının gerçekleştiği şehre varmıştı. İçini derin hüzün parçaları kaplasa da pekala da mutluydu o halinden. Çünkü fazla ona ait bir yere gidiyordu.Birkaç dakika boyunca uçak bulutların kucağında esir kaldı.Uçakta bulunan zengin sınıf insanlar telaşlandı.Ama pek uzun sürmedi bu eziyet.Birkaç dakikalığına türbülans sıcaklığında bir olay yaşandı.Ancak uçak çabukça kendini toparladı sonra ve hava limanına yerleşti. O sırada derin bir nefes aldı Aya. Derince bir nefes... Aşağı inmek için toparlandı sonra. Etrafta bulunan o iğrenç insanların ona müsaade ettiği hızdan zaman buldukça hızlı hareket etmeye çalıştı. Çantasını alıp uçaktan çıkıp hava limanına indi. Yanında getirdiği eşyaları alabilmek için birkaç dakika bekledi.Eşyalarına kavuştuktan sonra hava limanından kurtulmak istercesine oradan ayrıldı. Aya İstanbul'da yaşıyordu. Okullara ara verilince İzmir'e gelip tatilin keyfini çıkarmak ve dinlenmek için çocukluğunun şehrine gelmek istemişti. Lise son sınıftaydı. Babasının ölümünden sonra belki de kafasını dağıtmak ve olanları unutmak istiyordu.Yeniydi acısı birkaç ay geçmemişti üzerinden.Pekte sevmediği babası ölmüştü.Umurunda mıydı?Kısmen hayır. Kısmen olmasının nedeni birkaç ay sonra hesabına yatacak yüklü miktardaki servetten ibaretti.Gündoğan ailesinin tek varisi olunca bunu elde etmek pekte zor olmamıştı onun için.Ailesi yoktu aslında onun.Annesi yurt dışında yaşıyordu bu nedenle yalnız kalmış denebilirdi.Ancak bu onun için dert edilebilecek şeylerden bir tanesi bile değildi. Çünkü o artık zengindi! Babasından kalan mirasla istediğini yapabilir hatta okuluna bu şehirde devam edebilirdi.

Birkaç dakika içinde zar zor da olsa bir taksi buldu. Eşyalarını yerleştirdi.Arabanın arka koltuğuna yerleşti.Otuzlu yaşlarının sonlarında gösteren, kafasında henüz birkaç tel saçıyla hayata tutunmaya çalışan muhtemelen mesai saatlerinden dolayı hayatı garip ve göz altları mosmor olmuş bu taksici ona çok tuhaf gelmişti.Taksinin o loş ve karamsar kokusunu içine doldurduğunda taksiciyle göz göze geldi.Taksicinin güleç bir şekilde başka bir isim söylemesiyle irkildi. "Karıştırdınız sanırım ben o değilim." diyerek yüzüne anlamsız bir ifade büründü. Taksici biraz önceki güleç ifadesinden sıyrıldıktan sonra sesini de pek hoş görünmeyen yüzü gibi sevimsiz bir hale getirip arabadan inmesini söyledi.Bu da neydi böyle? Bir taksici tarafından kovulmakta ne demek?Delirmiş miydi bu adam. Bunun bir şaka olduğunu düşünerek kahkaha attı. "Bakın, bu yaptığınız çok saçma. Ben-" diyemeden "Lütfen inin arabadan, daha fazla bekletmeyin." demesiyle tebessüm ettiği yüzü nefretin elli tonuyla yüzüne yayılmıştı. "Olmaz anlıyor musunuz?Ben böyle hayal etmemiştim. Yani olur ama uçakta yaşanan aksilikler ve yaşadığım garip şeyler.Lütfen doğruyu söyleyin kamera şakası falan mı yapıyorsunuz?Kızmayacağım ciddiyim lütfen." Yüzüne takındığı alaycı ifade taksicinin pek hoşuna gitmemiş olacak ki sinirle soluduğu kelimeler ağzından alev gibi püskürdü. "Sence, kırk sekiz saat boyunca direksiyon başında oturan ve senin gibi milyonlarca insanın laflarına maruz kalan güzelim saçlarını mesleği için heba etmiş yakışıklı ve karizmatik bir adam şaka yapıyor gibi görünüyor mu? Hemen in şu arabadan yoksa saatte 300 km hızla arabayı uçuruma sürüp kapıyı aniden açarak seni bu arabadan dışarı fırlatırım küçük kız." Yüzüne yayılan şaşkın ifadeyle birlikte neye uğradığını, yaşadıklarını ve kendini sorguladı. 'Daha fazla ne kadar aksilik yaşanabilir ki' dedikten sonra arabanın kapısını açarak çıkmak için hareket etti. Kapıyı açtığında kafasını çarptığı şey yüzünden dışarı çıkamadığını anladı genç kız. Gözleriyle kafasını uzatarak yukarı baktında karşısındakinin polis memuru olduğunu görüp küçük bir çocuk gibi sırıttı.Taksici polis memuruna dönerek "İşte bu kız amirim.Kendisi Mine Barkın olarak tanıttı kendini ve taksime bindi.Üstelik beni tehdit ediyor inmeyeceğim diyerek."Aya o an öyle bir bakış attı ki taksiciye ömür boyu bu bakışı unutmayacağından polis memuru bile emin oldu. Yüzünü polis memuruna döndüğünde "Amirim vallahi bir şey demedim. Ben güzel güzel uçağımdan inip taksi arıyordum.Sonra bu taksiyi görüp boş mu diye soracaktım.Adam da hemen beni içeri aldı. Sonra benim Mine Barkın olup olmadığımı sordu.Ben değilim deyince de in aşağı diye tutturdu. Şimdi doğruyu söyleyin kim haklı?" dediğinde göğsünü yarıya indirmiş olduğu cama doğru yaslıyordu. Polis memuru sıkıldığını belli edip "Eee, yeter ulan.Gel karakolda anlat derdini." diyerek Aya'yı kolundan çekiştirdi. Memurun yanında bulunan diğer yardımcıları da arabada kalan eşyalarını aldı Aya'nın .İşte o andan sonra başladı her şey.Zalim taksici zafer kazanmış nidasıyla birlikte gaza sonuna kadar kökleyip cehenneme doğru gitti. Aya sinirlerinin yıpranmasının ardından memur bey ve arkadaşlarıyla biraz tartışıp ardından da babasının iş adamı Levent Gündoğan olduğunu anladıklarında mahçup bir şekilde bakmakla yetindiler.Sonrasındaysa özür dileyip Aya'ya yeni bir taksi çağırdılar.Aya içinden zalim taksiciye küfürler yağdırarak yeni gelen taksiye bindi. 'Ama aldım plakanı, önünde sonunda bulacağım seni' diyerek kıkır kıkır güldü.Taksiciye gideceği yeri söyledikten sonra eli telefonuna uzandı. En yakın arkadaşını, Derin'i aradı.

GÖKYÜZÜNÜN SAHİBİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin