Gökyüzünün Sahibi -12-

281 39 47
                                    

Usulca yürüdü. Bir o kadar yavaş, bir o kadar gergin adımlarla Ozan'a doğru büyükçe adımlarıyla vardı.Kasvetli suratını gördü Ozan'ın ve tekrar telaşlandı genç kız.Elindeki siyah deri deftere son kez bakıp, çekingen bir tavırla uzattı karşılık beklemeden sevdiği adama.

Defteri aldığından emin olduğunda "Sanırım gitmeliyim." diyerek mırıldandı.Kısık ve narin sesi, kırgınlıktan uzaklaşmış artık hiçbir duyguyu ifade etmiyordu. Kapıya doğru hızlıca yürüyerek bu duruma bir son vermek istedi Elisa.

Biraz sonra soğuk ve bir o kadar sakin bir dokunuşla ürperdi. Ozan'ın elinin omzuyla müptezel bir şekilde buluşması onu şoke etmiş olacak ki biraz durakladı. Gözlerini kocaman açmış Ozan'ın söyleyeceği kelimeyi bekliyordu.

Genç adam sarı saçlarını elleriyle düzelttikten sonra içten bir şekilde "Teşekkür ederim" diyebildi. Ses tonu onu biraz olsun mutlu etmişti.Yalandan gülümsedi genç kız. "Bir önemi yok" dedi usulca. İkisine de kırgındı, ama yapmış olduğu şey onda suçluluk duygusu uyandırıyordu.Sevdiği adamı elinde tutabilmek için küçük bir oyun oynamıştı.Belki de ona gelmeyeceğini bildiği halde bir kere olsun mutlu olmak istemişti.Suçluluk duygusu git gide arttığından mutluluk denilen şeyi bir gram bile hissedemiyordu.İşte bu yüzden hiçbir şeyi belli etmemeye çalıştı olabildiğince. Ozan'ın usulca ellerini çekmesiyle gidiş zamanının geldiğini anladı Elisa. İçinde oluşan o buruk hüzünle odadan ayrıldı.Giderken bir o kadar olmaması gerektiği kadar kibir dolu ve suçluluk duygusunun verdiği tedirginlikle doluydu dört odacıklı masum kalbi.

***

Anlamıyorum, ben onu kalbimin en güzel köşesinde saklayıp kimsenin bulamayacağı bir yerde kamufle ediyordum.Kim, nasıl alabilirdi ki? Defteri Elisa almış olabilir miydi? Haydi Ama Aya,Elisa'ya karşı haksızdım.Onun canını yaktım, ona karşı nankör davrandım.Üstelik böyle bir saçmalığı yapacağını düşünüyordum. Ona karşı böyle bir iftira atamazdım. Tam bir fiyasko. Yine her şeyi berbat eden taraf ben oldum.Tamam artık her şey düzelecek derken yeniden herkesin düzenini bozdum.Her şeyi ama her şeyi bir kenara bıraktığımda onu görmem canımı çok yakmıştı. Gördüm...Ozan'ın gözlerindeki güvensizliği...Gördüm.

"Güven veren o sıcacık vücudun gözlerime baktığında ruhumla birlikte kırağılaştı."

Peki o kapıdan çıkmadan önceki son söyledikleri...Onları aklımın ucundan geçirdikçe bedenim titriyor, soğuk soğuk terlemeye başlıyordum. Bana karşı o mavi gözlerini konuşturmuştu yine. Dolan gözlerini umursamadan son kez fısıldamıştı çok yaklaşmayarak "Umursamadan oku demiştim sana hatırladın mı?Ama duygularımı çöp kovasına atacak kadar umursamaz biri olacağını unutmuşum."

Her zaman beni ürkütüp korkutmak istemeyen o adam, o an bana yaklaşmaya tenezzül etmemişti. Son sözünü de söyleyip beni öylece yalnız bırakmıştı. Tam olarak birkaç dakika önce yaşanmıştı bütün bunlar. Sadece birkaç dakika.Boğazımdaki yumrunun gitmesi için yutkundum. Ellerimi başımın arkasında birleştirerek diz çöktüm. Dolan gözlerimi de serbest bırakıp sırtımı ruhum gibi soğuk duvara yasladım."Hayır, bayım yanılıyorsunuz. Ben hiç olmadığı kadar sizi umursamıştım." söylediklerim fısıltı şeklinde bile çıkmamıştı. Sesim o kadar bitkin, yorgun çıkıyordu ki. Ona karşı savunamadığım şeyleri arkasından bile söyleyemedim.

Göz yaşlarımın yüzüme tekabül ettiği her nokta iğne gibi batarken bir kısmını silmeye çalıştım.

Gözlerimi kapatıp olanları unutmayı denedim.Unutursam belki de bu tuhaf duygu bedenimi terkederdi. Garip bir ses duyduktan sonra yarım kapalı gözlerimle gelen kişiye baktım. Buğra gelmişti. Beni ürkütmek istemeyerek yavaşça yanıma oturup benim pozisyonumu aldı.Onu yok sayarak gözlerimi kapatmaya devam ettim. Sanki hiçbir şey olmamış gibi olanları unutmak için ruhumu zorladım. Buğra ise benim aksime anlayışla karşıladı beni.Her zaman olduğu gibi.Buğranın yeri farklıydı. Böyle zamanlarda beni dinler yanımda durur saçlarımı okşardı.Yine öyle oldu, birkaç dakika benim bir hamle yapmamı bekledi.İkimizde hiç olmadığı kadar sessizdik o dakikalarda. Ve o anlarda bedenim hiç olmadığı kadar titremeye başladı.Ağlamamak için vücudumun gösterdiği bir ters etkiydi sanırım.

GÖKYÜZÜNÜN SAHİBİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin