3. BÖLÜM: "MERDÜMGİRİZ"

113K 6.4K 1.8K
                                    

Bölüm şarkısı : "Dillon - Thirteen Thirty Five"

Sizin de öneri şarkınız varsa bu alana yorum olarak bırakabilirsiniz. Keyifli okumalar!

3. BÖLÜM: "MERDÜMGİRİZ"

Odamın penceresinden duvarlarıma vuran ayın ışığı öylesine güzeldi ki; böylesine bir gecede sadece kitap okuyup göğü seyredebilirdim.

Küçük sayılabilecek bir kitaplığım vardı. Raflarında henüz okunmayı bekleyen tozlu kitaplarım ve tekrar tekrar okunmaktan aşındırdığım kitaplarım... Sanırım kitap zevkim bu iki kriterden ibaretti.

Bir gün sayfaları yıpranmış, saman yaprak bir şiir kitabında o kelimeye rastladım: "Merdümgiriz"

Merdümgiriz, kalabalık ortamları sevmeyen ve insan içine çıkmaktan hoşlanmayan kimselere denirdi. Merdümgiriz bendim, sendin, bizdik.

Aptalca gülümsedim.

Beni bu sanrılardan, bu yılgınlıktan kurtarabilecek bir şeylere ihtiyacım vardı. Mesela bir kitap mağazasında günlerce kilitli olarak unutulmak.

"Umarım iş görüşmesi bu defa güzel geçer."

Bol sütlü kahvemden koca bir yudum alarak daha önce birkaç kez daha okumuş olduğum kitabı komodine bıraktım. Saat sabaha karşı beşti ve ben sadece iki saat sonra yeni iş için Gazel'den zorla adresini koparttığım iş yerine gidecektim. Sıfır uyku ile.

Madem uykum yoktu, ne giyeceğime karar verebilirdim.

"Üniforma dışında ne giyiliyor olabilir?" diye sordum kendi kendime. İşe alındıktan sonrası kolaydı fakat ilk iş görüşmesi için ne tür bir ciddiyet istendiğinden emin değildim.

Daha önce birkaç kez pub'a gitmiştim ama bir çalışan olarak değil. Bu yüzden şu an ne giyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Belki tayt, basic bir tişört ve sıkı bir at kuyruğu.

"Bunlar olabilir."

Üzerimi giyindikten sonra aynada son görüntüme bakarken nedensizce aklıma o herifin "Bir manken için kalın bir belin var." demesi gelmişti.

Zihnimdeki tüm hareket ve canlılık bir anda yok oldu. Dudaklarımı belli belirsiz bir homurdanma üzerine araladığımda avuç içimle alnıma yapıştırmak istedim. Burada sabahın belki de en erken saatinde, kendini bilmez bir adamın fiziğim hakkında yaptığı yorumu düşünecek kadar delirmiş olamazdım.

"Kendine gel Leyna." diye azarladım kendimi.

Odamın kapısı, sabahın sessizliğine inat ritmik hareketler ile çarparken bir an için olduğum yerde zıplamamak için kendimi zor tuttum.

"Gir." diye seslendim. 3 yıldır aynı evde yaşamamıza rağmen saygılı bir insandı ve unutmadığı müddetçe kapıyı çalmadan odaya dalış yapmazdı.

Kafasını kapının kenarından uzatıp her zamanki gibi belirli bir kontrol yaptı, ardından uykulu haline rağmen hoplayarak kendini odanın içine attı.

"İnanamıyorum." dedi şaşkınca. "Pijamalarınla uykudan yeni uyanmış bir halde olman gerekiyordu." diyerek devam etti. "Tüm gece hayata dair sosyopatça sorgulamalar yapıp uykusuz kalman değil."

"Uyku tutmadı." dedim, gözlerimi kırpıştırıp gözlerine dikerek. "Biraz kitap okudum. Düşündüm. Kahvemi yudumladım ve hazırım."

Kaşları alayla havaya kalktı, "Eğer işe alınırsan hayatındaki en güzel son günü yaşadın desene." dedi, kıkırdak bir sesle. "Çünkü patronlar genel olarak Savaş Bey gibi hayat enerjini sömürmek üzerine kurulu insanlar."

BANA KENDİMİ VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin