6. BÖLÜM: "ÖLÜM MARŞI"

96K 5.1K 2.2K
                                    

Bölüm şarkısı : "Wild Belle - Be Together"

1 günde 3 bölüm Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız, keyifli okumalar.

6. BÖLÜM: "ÖLÜM MARŞI"

Böyle kötü adamlara karşı kazanmak sanıldığı kadar iyi değildi. Bazen oynanan tüm oyunları uzaktan izlemek gerekirdi. Bazen yenilmek... Bazense sessiz kalmak.

Karşımda oturan adam tehlikeli kokusunu tüm kanı ile burnumun üzerinde gezdirdiğinde hiçbir şey yapamıyordum. Beynim düşünmüyor, gözlerim görmüyordu. Tüm zaman dilimi bir demir kadar ağır ve o demiri taşıması kadar zordu. Bir şeyleri sorgulamayı bırakalı bir veya iki dakika olmuştu.

"Daha fazla siz ve zırvalıklarınızı dinlemek istemiyorum."

Ne bir başlangıcımın olduğunu hissediyordum ne de kara bir sonumun. İçime pare pare sızan deprem yıkık bir kulaç daha atarak yaşamayı başardığında kendisini tozlu bir enkazın altından yeniden çıkarıyordu.

Serumun verdiği acı iyiden iyiye kolumu morun tüm tonlarına boyadığında hissettiğim acıyı geri almak üzere bir kenara bırakıp yorgun gözlerimi Savaş Bey'in abisi İskender'e çevirdim.

"Tehditleriniz, istekleriniz ve yerine gelmeyecek emirleriniz bittiyse gidebilirsiniz."

İnanmakta güçlük çektiğim gözleri haddinden fazla açıktı, kavisli kaşları son cümlemin sonlarına doğru çatıldı ve başını hastane odasının beyaz tavanına kaldırıp sertçe yutkundu. Açık boynu ve belirgin adem elmasında takılı kalan ilgim beni yutkunmaya zorlarken tek bir hamle ile yüzüme odaklandı.

"Bu kadar kolay vazgeçeceğimi mi sanıyorsun?" Sesi bir bıçak kadar keskindi. "Benden bu kadar kolay kurtulacağını sanıyorsun çünkü beni daha tanımıyorsun."

Solgun olduğuna yemin edebilecek kadar emin olduğum dudaklarımı birbirine bastırarak ona düz düz baktım. Böylesine bir tehlikeye bulaşmayı haketmiştim. O barda çalışmayı hiç kabul etmemeliydim.

On dakika önce söylediği cümleleri her bir harfi ile tekrardan yineledi, "Bar kazara yandı. Barı ateşe veren adamı görmedin."

Bir kez daha duyarak şaşkına döndüğüm istek karşısında tekrardan dehşete düşmüştüm. Nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu gerçekten? Ortada birçok kişinin canına kastetmiş bir cani vardı, nasıl gizlememi isterdi?

"Barı sizin adamınız olduğunu şu an daha net anladığım, tüm yüz hatlarını robot resmedebilecek kadar hatırladığım bir adam bilerek yaktı."

"Unutmak, hatırlamaktan daha kolay bir eylemdir." dedi ısrarla.

"O yüzü asla unutacağımı sanmıyorum."

Midemin içine çöken ve çöktüğü yerden bir milim dahi kıpırdamak istemeyen korku, tıpkı bir örümcek gibi tüm kollarını iç organlarıma dolamıştı. İlk defa o an tedirginliğin buruk tadını yarık damağımda hissettim.

"Kararım hala aynı İskender Bey." diye kesin bir ifade konuştum ve güçlükle doğrularak sırtımı beyaz yastığa yasladım. "Tehditleriniz bittiyse dışarı çıkın lütfen."

Refakatçı koltuğuna daha baskın bir şekilde yaslandı.

"Bugün içi, ciğeri beş para etmez adamların dolu olduğu bir bar yandı." dedi, "Yarın baban ve annenin ya da sen ve arkadaşının yaşadığı evin yanmayacağı ne malum?"

BANA KENDİMİ VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin