Yigit, Arya, Hilal ve Aras dörtlüsünden selamlarDuvarla Yiğit'in gövdesinin arasında geçirdiği her salise asırlar kadar uzun geliyordu. Yiğit'in yaklaşan dudakları isleri daha da zorlastırıyordu. Genç adamın terlemiş yüzüne baktı ve derin bir nefes aldı. Hızlı olması gerekiyordu. Aksi taktirde dudaklarının arasında az mesafa kalmıştı. Ve Arya böyle bir kazayı istemiyordu.
Sıcak nefesini hissettiğinde var gücüyle karşısındaki kendini beğenmişin ayagına bastı. Yigit bu beklenmedik tepkiye karsı acı dolu sekilde inlemisti. Fakat canı acımasına ragmen, milim kıpırdamamıştı. Aksine Arya'nın ne yapmak istedigini anlayınca biraz daha birlestirmisti vücutlarını.
"Uslu durmayı ne zaman öğreneceksin? "
Dudakları o kadar yakın dı ki arya genç adım nefesini kendi nefesi bellemişti. Düşünmeyi yasakladı kendine Arya. Eger düşünürse heyecanlanıp, saçma hatalar yapabilirdi.
Nasıl kurtulucaktı bu yakınlıktan?
Gozlerini karşısındaki soluk mavilige çevirdi. Kötü gözüküyordu. Gercekten bu durumdayken düşündüğü şey öpüşmekmiydi?
"Cok agır sigara kokuyorsun"dedi Arya aralarındaki mesafeyi unutmaya çalışarak.
Ama sadece çalışmak eylemini gerceklestirebilmişti.
"Biliyorum"dedi Yigit. Genc kızın aksine aralarındaki mesafenin tadını çıkartarak.
"Çok kötü ama "dedi genc kız alt dudağını sarkıtarak. Yalan söylediğinde yaptıgı ikinci seylerden di aslında bu.
Genc adam sarkan alt dudağa odaklanmısken Arya bunu farkettiğinde dudaklarını kapattı. Kendisini kötü hissetmişti. Muhtemelen Yigit onun bu hareketini kasıtlı olarak yaptıgını düşünecekti.
Kendisine yaklaşan dudakların sahibine baktı genç kız. Yüzleri çok yakın oldugu icin yüzünün tüm ayrıntılarını incelelme fırsatı buldu. Mesela anlında olan küçük yara izini suan fark etmişti.
"Adam seni öpmek için yaklaşıyor. Senin takıldığın nokta alnındaki ona cok yakışan yara izimi? " diye çemkirdi iç sesi.
Dikkatini yara izinden neredeyse kendi dudaklarına değecek olan dudaga yöneltti.
Ne zaman bu kadar yaklaşmıştı bu dudaklar?
Refleks olarak başını yana çevirdi genç kız. Yigit'in yumusak dudakları yanağındaki yerini alırken içinde daha fazla tutamadığı heycanını serbest bıraktı.
Heycanı dile gelicek kadar fazlayken çekingen bakışlarını genç adama yöneltti. Yiğit'in bakışlarında kızgınlık veya öfke ararken tam tersi bir yüz ifadesi ile karşılaşmıştı.
Vücuduna değen rüzgarın şiddeti ile Yiğit'in aralarındaki mesafeyi açtığını anladı. Bakışlarını yere çevirmek yerine genç adamın suratına bakmayı tercih etti. Evet, belki utanıyordu ama hayatını utanarak geçiremezdi.
Yanaktan ufak bir öpücük diye geçirdi içinden. Büyütülmeyecek kadar küçük bir öpücük!
"Hava soğudu iceri girelim mi " dedi Arya. Heycanın sesine yansımamasına özen göstererek.
"Sen gir " diye yanıtladı genc adam cebinden sigarasını çıkartırken.
Arya birşey demek geregi duymadan nefret ettiği hastane kokusunu takip ederek. Büyük, mavi binaya girdi.
****
Yarım saatin sonunda hastaneyle ilgili tüm işlerini halletmiş çıkışa dogru gidiyorlardı. Arya ani bir hareketle Mert'in yanağına içten bir öpücük kondurdu.
"Dunyananın sonu falan mı geliyor?" Dedi Mert gülerek.
Genç kız kardesinin karnına hafifçe dirseğini geçirdi.
"Sanki hiç öpmüyorum. "
"Öpmüyorsun tabı "
"Sus pis yalancı"Basta Arya olmak üzere herkez bu geceyi unutmak istiyordu. Bu gece geçmişin gölgesi gibiydi. Uzun zamandır babaları tarafından rahatsız edilmemişlerdi.
Genç kız babasının evlerini nasıl buldugunu deli gibi merak ediyordu.Hastaneden çıktıktan sonra gözleri Yiğit'i aradı. Bıraktığı yerde sigara içiyordu. Sigarayı öyle hızlı içiyordu ki genç adamın inadına bir kez daha küfür etti. Bir seylerin yolunda gitmiyedigini anlıyacak kadar akıllıydı.
Annesine ve kardeşine taksi bulmalarını soyedikten sonra Yiğit'in yanına ilerledi. Genç adamın bakışları gökyüzünde sabitlenmişti. Elindeki sigarasının sonlarını içiyordu.
Bir şey söylemeye cesaret edemedi genç kız. Sadece Yiğit'in yüzüne bakmakla yetindi. Geçen yarımsate oranna yüzündeki ter damlacıkları artmıştı.
Arya ne yapıcagını düşünürken Yigit sigarasının izmalitini yere atmıştı. Agzından "Yigit" kelimesi firar etti birden genç kızın.
Yiğit'in bakışlarının kendinde oldugunu anlayınca genç adamın kanlanmış mavi gözlerine baktı.
"İyi degilsin" dedi Arya fısıltı gibi çıkan sesiyle.
"Biliyorum" diye karşılık verdi Yigit, Arya'nın yesil gözlerine bakarak.
Yigit durumunu kabul edip
"İçeriden Doktor Gökhan'ı çağırırmısın? Adımı söylemen yeterli " dedi kısık ve fazlasıyla bitkin ses tonuyla.Genç kız kasındaki soru işaretlerini es geçerek hastaneye geri döndü. Annesi ve Mert biraz daha bekleyebilir di demi?
Danısmadaki meyaz önlüklü, saçı alt kuyrugu olan 24-25 yasındaki kadına dogru yoneldi.
"Doktor Gokhan buradamı? Acil " Kadın bir saniye diyip telefonundan bir numara tuşladıktan sonrab telefonu kulağına götürdü.
"Gökhan bir bayan seni soruyor. Acilmis"
Karsı tarafı biraz dinledikten sonra tahminince hemşire olan kadın Arya'ya döndü.
"Konu neydi?" dedi.
"Yigit" dedi genç kız alalacele. Daha fazla açıklama yapıcak bilgiyi kendinde bulamamıştı.
Hemşire Yigit ismini karsı tarafa söyledikten sonra karsı tarafı kısa bir süre dinledi ve "tamam" dedi.
"En geç iki dakika içerisindee burada Gokhan Bey"
Arya tamam anlamında kafasını aşağı yukarı sallarken panik duygusu ön plandaydı.
İki dakika dolmadan Doktor Gökhan danışmanın yanında bekleyen Arya'nın yanına ulaşmıştı. Arya yanına gelen beyaz önlüklü, esmer, ela rengi gozleri olan adamı görünce ne zaman tuttuğunu bilmedigi nefesini dışarıya üfledi. Bir nebze olsada rahatlamıştı
Belkide Yiğit'in neyi oldugunu bu adamdan öğrenebilir di

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kefaret
Fiksi RemajaHer uçurumun ardında deniz olduğuna inanırdı Arya. Bu yüzden defalarca göze aldı uçurumdan düşmeyi. Bilmiyordu Uçurumun ardında deniz olsa da, denize çakıldığı andaki acıyı. "Sen benim siyahımsın" Arya Yiğit'in aksine oturdugu yerde dikleşti. Az ö...