My Owner

272 27 4
                                    

Aaaaaeeeeğğhhhhh *heyecan çığlıkları atar*
DayDream'in yeni bölümünü sonunda yayınlayabildiğim için çok mutluyum!!
Kurguda bir kaç değişiklik yaptım ve bu yüzden baya bi gecikme oldu..
Neyse lafı uzatmayayım, çok heyecanlandım :D
Bölüm şarkısı şu aralar bayıldığım grup Interpol-My Desire
İyi okumalar :)
------------------------------------------------------

Bir seçim yapmalısın artık Laila, önemli bir seçim.
Dönüp dolaşıp yine aynı kavşağa geliyorsun. Hep aynı ikilemle boğuşuyorsun.
Yapacağın ve yaptığın her şey, bir şeyin başlangıcı. Bir karar, bir sonuç doğurur. Önemli bir karar, önemli bir sonuç.
Kendini artık hiç önemsemiyor musun? Kendinden önce; sevdiklerini, aileni, arkadaşlarını..
Onları hiç düşünmüyor musun Laila?
Bunların hepsi saçmalık.. Bu gibi güçleri olan insanların başlarına neler geldiğini filmlerden öğrendin. Şimdi, sen onlardan farklı bir şey yapıp kendi yoluna mı gideceksin, yoksa bu kuyuya en dibe düşme pahasına olsa bile atlayacak mısın?
Her şeyi bırak ve buradan ayrıl.
Carmen ve Peter'ın yanına git.
Anneni ara Laila! Yıllardır en büyük amacın buydu, hangi ara bunu unutup kendini süperkahramanlığa adadın!

Kanayan elimin sargısını değiştirdiğim bir günde daha kafamdaki düşünceleri yine, yeniden bastıramıyordum. Fazla düşünmek gerçekten bir çeşit intihardı.

Karla'nın beni çalıştırması için getirdiği Antonio bebek yüzlüsü bana hiç iyi gelmiyordu.
Karla beni eğitime çekmek için izin alırken onu Yenilmezler ile tanıştırdığında anlamalıydım, hiç biri ondan hoşlanmamıştı. Hatta Steve kızdığını belli ederek beni kendisinin eğitime tabi tutabileceğini söylediğinde yaptığı çıkıştan bile belliydi. Steve'e benim gibi bir gücü heba edeceğini, normal insanlarla nasıl ilgilenilmesi gerektiğini bilmediğini söylemişti. Fury Steve'i sakinleştirmeyi zor da olsa başarmıştı ama benim talihim değiştirilememişti. Bu kas torbasına mahkum olarak verilmiştim. Haftalarca bu ağır söz gelimi eğitime katlanmak zorunda bırakılmıştım..

Karla izni alır almaz beni Antonio'ya emanet ettiğini söyleyerek gitmişti. Nereye gittiği hakkındaysa hiç bir bilgiye sahip değildim. Sadece haftasonları geliyor ve Antnio'nun eğitiminin yanında saykik güçlerimi geliştirmeyi öğretiyordu. O geldiğinde kendimi cennette gibi hissediyordum çünkü bu beyinsel işlerde Antonio'nun verim-çalışma düzeyiyle karşılaştırınca bin kat daha iyiydim.

Bana kendine uygulanan aşamalı eğitimi uyguluyordu. Benim yeteneğim canlıların beyinlerini kontrol etmek ve onlara istediğimi yaptırabilmek olduğundan eğitimimi beyne sahip canlılar olan hayvanlarla yapıyorduk. İnsanlar üzerinde çalışmayı gerçek dünya üzerinde gerçekleştireceğimizi söylemişti. Ama bunun için tüm aşamaları geçmem gerekiyordu.

Artık benim rüyalarıma değil de Karla'nınkilere girmeye başlamıştık çünkü Karla benim rüyalarıma girmenin bir çeşit paradoksa yol açabileceğini düşünüyordu. Kendi beynimde, kendi beynimden gelen güçlerimi kullanmak bana veya güçlerime zarar verebilirmiş. Bu yüzden Karla'nın kendi yaratabildiği basit orman tipli rüyalarında eğitim alıyordum.

Beraber olduğumuz iki günün ilk günü basit beyin kontrolleri yapıyorduk. Bir kuşu yere indirme ya da kediyi ağaçtan kendi başına indirme gibi. İkinci günlerdeyse asıl seanslar yaplıyordu. İlk seanstan sanal Carmen'i durdurabilmiş olduğumdan hızlı ilerliyorduk. İlk hafta sonumuzda bana saldıran bir kurdu durdurmuş ve bayıltarak yere sermiştim. Yine gözlerimi kapatıp iyice odaklanmam gerekmişti ama Karla bu savunmadan çok etkilenmişti. O bunu yaptığında beşinci seanstaymış. İkinci gelişindeyse bir lağım faresi sürüsünü yok etmiştim. Ne kadar iğrenç olsa da bana doğru koşan on bine yakın farenin sadece avucumu sıkarak beyinlerini patlatabilmek gerçekten çok güçlü hissettiriyordu. Ve bu işlemi bir süre sonra gözlerimi kapatmadan ve kendimi zorlamadan, sadece parmak hareketlerimle yapmaya başlamıştım. Karla oldukça etkilenmişti ve 'Bir gün avucunun içindeki kişiler, gerçek insanlar olacak.' demişti. Bu ne kadar korkutucu olsa da gerçekten güçlü olduğumu bilmemi sağlıyordu. Yarın Karla yine gelecekti ve kendime olan güvenim yerine gelecekti. Antonio'nun 5 günde veremediği güçlülük duygusunun kat kat fazlasını iki günde kazanabiliyordum. Antonio ise.. Tam bir kabustu.

Üç haftadır, dolu dolu üç haftadır sabah 5'de kalkıyordum. Kahvaltı bile yapmadan yarım saat koşuyordum. Ardından ısınma hareketlerini, ısınmadan çok yandığımı hissedene kadar yapıyordum. Eminim bunları yaparken canlanmış bir korkuluk gibi gözüküyordum ama Antonio'da acıma diye bir şey yoktu. Sonra protein ağırlıklı besin dediği iğrenç şeylerden koca bir tabak yemek zorundaydım. Bunları yedikten yarım saat sonra kum torbası yumrukluyordum. Saatlerce.. Dinlenme vakti geldiğindeyse beni küçük torbaya geçiriyordu. Yani küçük ya da büyük, bir şekilde sürekli çalışıyordum. Bu dinlenme bile değildi!

İlk haftadan sonra bana kendimi en iyi savunabileceğim silahı seçtirmişti. Gerçekten silahlar hakkında hiç fikri olmayan birine göre iyi bir seçim yapmış ve siyah bir muşta seçmiştim. Kullanımı en kolay olan bu gözüktüğü ve yumruk gücüme güvendiğim için iyi olacağını düşünüyordum ama iki haftalık deli gibi çalışmanın sonunda elim sargılı bile olsa avucumun için muşta sıkmaktan yara olmuştu. Ve artık her gün sargıyı değiştirirken orayı kanlar içinde buluyordum. Şimdi de aynı şekilde sargıyı değiştirirken kanayan yere pansuman yapmak zorunda kalmıştım. Yaranın iyileşmesine bile izin vermeden sürekli keskin bir demiri saatlerce sıkınca böyle oluyor.

En son Antonio'ya karşı gelmeye kalktığımda beni o gece uyutmamış ve sabaha kadar ip atlatmıştı. Sabah olduğundaysa uyumama izin vermediği için dışarıda koşmak yerine koşu bandında koşmuştum. O gün muşta çalışırken burnum kanamış ve bayılmıştım. Bana acımış olmalı ki beni yatağıma taşımış ve uyumama izin vermişti.. Bir daha böyle bir şey yaparsam beni bekleyen şeyden oldukça korktuğumdan ona karşı gelemiyordum. Bu yüzden onu durduracak hiç bir şey yoktu. Resmi olarak onun köle öğrencisi olmuştum.

Ona ilk başlarda duyduğum saygı, bana vermiş olduğu emekten dolayıydı ama sonralarda bu emeğin oldukça abartılması ilk önce öfkeye şimdiyse nefrete dönüşmüştü. Bana bile bile zarar veriyor gibiydi. Evet ilerleme kaydetmiştim ama canım yanıyordu ve eminim ki o da bunun farkındaydı.

Bu gün koşuyu ısınmayı ve yumruklamayı bitirmiştim. Muşta çalışmasını kısa tutmuştu çünkü sargımdaki kan artık sargının üstüne yayılıyordu. Kanlı sargıyı kenara koyup yeni sargıyı tamamlayınca ayağa kalktım ve Antonio'nun hareket etmemi kolaylaştırdığını söylediği siyah elastik kıyafetimi giydim. Yatağımın yanında duran muştayı da takıp kollarımı gerdim. Bana bu güzel villada verdikleri odada pencere, yatak, dolap ve bir ayndan başka bir şey yoktu. Gerçek bir köle olduğumun yeniden farkına vararak aynanın karşısına geçtim. Karla'nın verdiği lastik tokayla saçımı topladım ve kendime bakmak için biraz süre tanıdım. Bakışlarım sertleşmişti. O kadar ciddi bakıyordum ki eski neşeli Laila bu kızı görse evde onunla dalga geçerek saatlerce gülerdi. Vücudumsa ciddi anlamda şekillenmişti. Kollarım daha güçlü ve kaslı duruyordu. Üzerime yapışan siyah kıyafetten karnımda kaslar çıktığını bile görebiliyordum. Bu.. Bu görüntü eski Laila'dan alakasız bambaşka bir savaşçıya benziyordu. Ben, değişmiştim.

Peki bu hayatı gerçekten istiyor muydum?
Olduğum şeyden memnun muydum?

İşte yine bu düşünceler beynimi kuşatıyordu. Bu kadar ağır eğitimden sonra kaçıp kurtulmaktan başka bir şey istemediğimin farkındaydım ama beni mutlaka geri bulacaklardı. Ve ardından eminim ki ikna edeceklerdi. İşte o zaman, tüm bu işkencelere baştan katlanacaktım. Hem yaptığım bunca çalışmanın daha hiç bir meyvesini almamıştım. Antonio beni daha hiç canlı bir varlıkla dövüştürmemişti. Sürekli plastik bi mankeni dövüyordum, hatta paramparça ediyordum. Ama gerçek bir zarar vermediğimi bildiğimden olsa gerek, hiç bir faydası yokmuş gibi hissediyordum. Yorulmanın yanı sıra, sonuçsuz çalıştığımızı düşündüğümden sıkılmaya bile başlamıştım. Sürekli aynı rüyaları görüyor, her gün aynı şeyleri yaptığımın farkında olarak sürekli dejavular silsilesiyle boğuşuyordum.

-Bodruma in Laila!

İşte aşağı inen ayak seslerini duyduğum sahibim beni çağırıyordu. Ben. Bunu. Gerçekten. Haketmiyordum.

Usanmış olsam da kararlı adımlarla odamın kapısına, başka birine dönüştüğümü fark ederek yürüdüm. Eski Laila, ölmüş müydü?

-------------------------------------------------
Savaşçı Laila!
Artık direk olaya gireyim istiyorum. Laila'nın eğitim inzivasını biraz kısa tutup büyük olaya giriş yapacağım. Umarım sizin için de uygundur :3
Yorumlarınızı eksik etmeyin :')

the Last Avenger: DayDream [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin