Bölüm şarkısı çook sevdiğim ve bu bölümle fazla uyumlu :D bi şarkı; Audioslave- Like a Stone
Ayrıcaa; 500 okuru geçtik!! Okurlardan her birine kocamaan öpücükler gönderiyorum :D Nice nice 500'lere :*
İyi okumalaar :)
------------------------------------------------------------------------------------Yattığım yerden gözlerimi beyaz tavana dikmiş kan testi sonuçlarımın gelmesini bekliyordum. Natasha kanımda bir sorun olduğunu söylemişti ve ana odada her şeyi itiraf ettikten sonra -bana inanıp inanmadıklarını anlayamadığım- Yenilmezler'den ayrılıp Bruce'la laboratuvara gelmiştik. Benden kan alırken her şeyin düzeleceği hakkında bir kaç tesellide bulunmuş ve yüzünden sıcak bakışlarını hiç eksik etmemişti. Hayran olduğum bir adam tarafından böyle hızlı kabullenilmek çok hoşuma gitse de garibime de gitmiyor değildi. Tek Bruce da böyle davranmıyordu. Çoğu beni kabullenmiş, yadırgamadan oradan biriymişim gibi davranmıştı, Tony hariç.. Ah! O adam cidden çok sinir bozucu ve karmaşıktı!
Bruce kan örneğini alıp laboratuvara geçmişti ve beni ne olur ne olmaz diye verilen emir doğrultusunda deneklerin tutulduğu bir duvarının yarısı sadece dışarıdan içeriyi görmenizi sağlayan, içeriden siyah bir ekran gibi gözüken bir camla kaplı bembeyaz bir odaya çekinerek kitlemişti. Ben de dakikalardır bu beyaz odada yerde yatıyor tavanı ve tavana düzenlice yerleştirilmiş spot ışıklarını inceliyordum. İnsan burada uzun süre kalsa gerçekten delirirdi ama ona bunun için kızmamıştım, bana güveniyor bile olsa Fury tarafından verilen görevi yapmak zorundaydı.. Bir an Fury'nin bana dedikleri aklıma geldi. Bana 'yeteneğimi' heba edemeyeceğini söylemişti, daha doğrusu yetenek kabul ettiği gücümü. Ne yani, bana da mı emirler yağdırmaya başlayacaktı! Tanrım, kesinlikle bunu kaldırabilecek durumda değildim..
Tamam, insanlara yardım etmeyi istemiştim. Bir güçle lanetlendirilmiştim ve bunu iyi şeyler için kullanmak istiyordum ama insanlara yardım etmek başkaydı, ölümcül ajanlar eğiten bi adamla çalışmak bambaşka.. Ben Natasha gibi olamazdım. Her denileni sorgulamadan yapacak bir tip değildim, hiç bir zaman olamayacağımı da biliyordum. Öyle olursam kendim olmayacağımdan da emindim.. Beni değiştirmeye mi çabalayacaklardı? Bunu kaldıramazdım.. Belki de bu güçten kurtulmanın bi yolunu bulma düşüncesine geri dönmeliydim.. Rafa kaldırdığım düşünce beynime yayıldı. Normal bi hayat yaşama düşüncesi geri gelmişti. Yenilmezler'le birlikte insanlara yardım etmek ne kadar güzel ve cazip bir seçenek olsa da eğer beni değiştirmeye çalışırlarsa insanlara yardım eden ben olmazdım ve bunların benim için hiç bir anlamı kalmazdı..
Derin düşüncelerimden kapının kilidinin açılma sesiyle sıyrıldım. Kafamı kapıya çevirdim ve ardından Bruce yavaşca kapıyı açtı, yüzünde şaşkın bir ifade vardı
-Sanırım çıkabilirsin Laila..
Şaşkın yüzü beni inceledikçe daha da şaşırıyordu, acaba yine ne anormalliğim vardı..-Ne oldu?
Doğrulurken sorumu yöneltmiştim ama Bruce sadece bir süre duraksayıp elini kapıdan çekmişti-Hey, Banner! Bir sorun mu var?
Yinelediğim soruyla şaşkın ifadesini kaybetmeden eliyle gel yaparak içeriye yöneldi.Büyük laboratuvarın ortasına, genelde Tony'nin kullandığını tahmin ettiğim elektronik bölüme geçti. O eliyle bir şeylere basıp, büyütüp küçültürken ben de onu hayranlıkla izliyordum. Sonra tam karşımda küçük mavi bir taşın hologramı belirdi
-Bu Ölümsüzlük Taşları'ndan biri, Laila. Akıl Taşı.. Bu taşı Tony'nin 'eseri' Vision koruyordu ve kırık bir parçasını bulana kadar güvende olduğunu düşünüyorduk. Bu taş sahibine hayal bile edemeyeceğin güçler kazandırır. Çok güçlü mistik özellikler, telekinezi ve beyin kontrolü gibi şeyler. Bir özelliği de kişinin sahip olduğu mental güçleri arttırmasıdır..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Last Avenger: DayDream [ASKIDA]
FantasíaBen New York'da kendi halinde yaşayan üniversiteyi bitirmiş sıradan bir kızdım. Sıklıkla değişkenlik gösteren ruh halim ve 'üstün' kabul edilen zekamın dışında. Ne kadar garip bir tip olsam da her gece yarın olacakları görene kadar gayet iyi idare e...