Bölüm şarkısı Tame Impala-Let It Happen
İyi Okumlar :)
------------------------------------------------Gözlerimi yeniden yeni bir güne daha açtığımda bu sefer kendimi geçen günkü beyazlıktan çok uzak bir karanlığın içinde buldum. Bu karanlık içinde sabah oldu mu ondan bile emin değildim ama dün gecenin üzerinden oldukça uzun bir zaman -en azından bir gece- geçmiş gibi hissediyordum. Kafamdaki delici ağrıyı saymazsak oldukça da dinçtim. Bana gece içerisinde bir şeyler yedirmiş olmalılar yoksa şu an çoktan açlıktan ölmüş olurdum.
Karanlık ortamı incelemeyi kesip buradan kurtulma çabalarıma acilen başlamam gerektiğini düşünmeye başladım. İlk olarak soğukluğundan anladığım kadarıyla demir olduğunu hissettiğim sandalyeden kalkmaya çalıştım ama kollarım, gövdem ve bacaklarım sandalyeye kelepçeli bir halde olduğu için sadece sonuçsuz bir debelenmeyle yetindim. Fakat az da olsa hareket edince kolumdaki acıyı hissettim ve koluma bağlı serumu fark ettim. Şekerli su olduğunu tahmin ettiğim serum taşların yerine oturmasını sağladı. Muhtemelen benim düşünceli mafyalarım ağzımı açmayı ve yemeği bana çiğnetmeyi başaramamışlar ve ölmemem için son çare olarak seruma başvurmuşlardı. Ne kadar düşünceli bir hareket..
Kolumu oynattıkça yaptıkları zorlamadan dolayı biraz daha acıyan damar girişimi daha fazla zedelememek için kıpırdamamaya karar verdim. Gözümden lazer çıkaramadığıma göre bu demirlerden kurtulmam da imkansız görünüyordu. Tek şansım buraya gelen kişiyi etkim altına almaktı ki bu konuda da kendime güvenebilirdim. Bu yüzden debelenmeyi bırakıp birinin içereye girmesini beklemeye başladım. Şişman, gözlüklü, takım elbiseli, iri kıyım ve moron bir koruma şu an çok iyi bir seçenek olabilirdi.
Bir kaç dakika kadar daha karanlık ve sessiz odada bekledim ama kimsenin gelmediğini fark edince ses çıkarmayı denemem gerektiğini düşündüm. Şu an korkunun ötesinde bir yalnızlıkla savaşıyordum.
"Hey, beni buraya kapatıp ölmemi mi bekleyeceksiniz?"
Devam eden bir sessizlik..
"Ehm, yanlış hatırlamıyorsam 18 gün susuz yaşayabilen bir insan vardı. Ayrıca şu koluma bağladığınız şey hem besin hem su ihtiyacımı karşılıyor.. Yani en az bir ay kadar bu serumu düzenli bir şekilde kullanarak hayatta kalmayı başarabilirim ve emin olun eğer istersem susmak nedir bilmem. Beni hala burada tutmakta kararlı mısınız yoksa siz bıkana kadar ko-"
"Yeter artık, biri şu yaratığı sustursun!"
Lafımı karanlıktan nerede olduğunu göremediğim bir demir kapının açılma sesinin ardından hızla içeri giren bayılmadan önce gördüğüm yeşil-siyah karartı olduğunu tahmin ettiğim pelerinli ve kafasında simsiyah bir maske olan bir tip bölmüştü. Harika, beni kaçırıp bir sirke dahil edeceklerdi!
"Şu Fury bozuntusu için bu kadar şeye katlanmayı göze aldığıma inanamıyorum."
Derin bir iç çekişin ardından gelen cümle kafamda soru işaretleri oluşturmaya başarmıştı. Fury yüzünden mi buradaydım? Bu çakma sihirbazın Fury ile ne alıp veremediği olabilirdi?
"Nasıl yani? Fury mi bun-"
Lafımı bölmeden önce elini hızla alnına çarpan ve histerik bir inilti çıkaran önümdeki anormalitenin yarattığı dramaya kıkırdamadan edemedim. Bir tiyatro izliyor gibi hissetmiştim.
"Ah, siz insanlar gerçekten bir yığın aptalsınız! Bir cümleden her şeyi anlamış olduğunu düşünmene gerçekten inanamıyorum Dünyalı.."
Bir saniye.. Dünyalı?
Tanrı Aşkına, o olamaz değil mi?"Karla şu yapışkan maddeyi yüzümden çıkarmalısın, hemen! Kendimizi ne kadar saklayabileceğimizi düşünüyordun ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Last Avenger: DayDream [ASKIDA]
FantasyBen New York'da kendi halinde yaşayan üniversiteyi bitirmiş sıradan bir kızdım. Sıklıkla değişkenlik gösteren ruh halim ve 'üstün' kabul edilen zekamın dışında. Ne kadar garip bir tip olsam da her gece yarın olacakları görene kadar gayet iyi idare e...