Rest

264 23 4
                                    

Bölüm şarkısı çok tatlı bir KISS coverı, Maria Mena- I Was Made For Loving You
İyi Okumalar :)
---------------------------------------------------------

Gözlerimi açtığımda artık o lanet orman evinde değildim. O karanlık gece yerini sabaha bırakmıştı ve etraf hastanenin şu ana kadar farkına varamadığım huzurunun beyazlığıyla kaplıydı. Normalde hastanelerden nefret etsem de şu an gerçekten huzur dolu geliyorlardı. Artık o ev hariç her yer huzur dolu gözüküyordu.. Oradan uzaklaştığım için gerçekten mutluydum ama o görüntülerin etkisinden uzun süre kurtulabileceğimi sanmıyordum.

Gözümün önünde yine yere yayılan kan gölü, kandan kaçmak için köşesine büzüldüğüm bodrum katı ve yerde öylece yatan iki ölü beden canlandı. Görüntüyü silmek için gözlerimi kapattığımda nefesimin gittikçe hızlandığını ve bir süre sonra kesildiğini hissettim.

Kapının açılma sesiyle gözlerimi koyu karanlıktan çıkarıp beyaz duvara karşı açabildim ve nefes almayı yeniden başarabildim. Aniden ciğelerime dolan oksijen ciğerlerimi yaktığından dolayı yaşadığım küçük bir öksürük krizini atlattıktan sonra yanı başımda bana oldukça endişeli gözlerle bakan Steve'i fark edebildim. Neredeyse dolmuş olan mavi denizleri gözlerimle buluştu ve o buluşma ardını hızlı ve sert bir öpücüğe bıraktı. Ben yeni yeni nefesimi düzenleyebilmişken Steve'in dudaklarımı kapatan yumuşak dudakları yeniden nefes almamı zorlaştırmıştı ve ben de burnumu kullanarak çok derin bir nefes aldım. Burnumdan çıkan garip sesle birlikte burnuma gelen Steve'in o özlediğim güvenilir vanilya kokusu dudaklarının da etkisiyle gözlerimi kapamamı sağladı. Şu an bu hastane çok daha huzur dolu olmuştu.

Tutkulu ama kısa öpücüğü bitince Steve dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve ardından ıslak alnını benim buz gibi alnıma dayadı. Elleri çenemi bulduktan sonra uzun süredir izlediğim mavi gözlerini kapattı ve göz bebeğinden bir damla yaşın süzülmesine izin verdi. Göz bebeğinden yanaklarına, oradan da dudaklarından içeriye doğru süzülen gözyaşını küçük bir cam şişeye koyup sonsuza kadar saklamak istedim. Şu an önümde duran tabloyu tamamlayan, mükemmel tasarlanmış bir ayrıntı gibiydi bu damla.

Steve mavi denizlerini yeniden benimle buluşturduktan sonra üzüntüsünü belli etmemek için dudaklarına kıvrımlı bir gülümseme yerleştirdi ve hafifçe araladıktan sonra sıcak nefesini yüzümde hissettim.

"Çok endişelendim Laila, hem de çok."

Gözlerimiz birbirine kenetli bir şekilde dururken ben de gözlerimin dolmasına engel olamadım. Yaşlar gözümden istemsiz bir şekilde boşalırken aniden hıçkırıklara boğulmam bir oldu. Çok büyük bir duygusal kırılma yaşıyordum ve bu beni parçalara ayırabilirdi. Ama Steve'in hızla beni saran kolları buna engel oldu ve parçalarımı bir arada tutmayı başardı. Bana sıkıca sardığı kollarının içinde derin hıçkırıklarla ağlıyordum ve o da beni gittikçe daha çok sarıyordu. Bu güçlü kollar şu an bir tetikleyici miydi yoksa yatıştırıcı mıydı emin olamıyordum. Sadece gitgide hıçkırıklarımın içinde kaybolduğumu fark edebiliyordum ve durdurmak için elimden hiçbir şey gelmiyordu..

"B-ben özür dilerim, onlarla gitmene asla izin vermemeliydim."

Kendi hıçkırımlarımdan duyamadığım için konuşmaya başlayınca sesinden Steve'in de ağladığını anladım. Ama olanlar onun suçu değildi, ben kötü bir şey olacağını bile bile Antonio'ya engel olmamıştım. Onunla konuşmaya bile yeltenmemiştim. Hepsi, hepsi benim yüzümden olmuştu.

"Gerçekten çok üzgünüm Faye."

Başımın üstünden muhtemelen kendi sesimden dolayı hafif gibi gelen bir ağlama sesi daha geliyordu. Evet, Steve ve ben sabahın bilmem kaçıncı saatinde bir hastane odasında sarılmış oldukça duygusal bi şekilde ağlıyorduk..

the Last Avenger: DayDream [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin