Merhaba!
Sınav haftam yeni bittiği için bölümü bu kadar geç yayınlamak zorunda kaldım, çok çok özür dilerim.. Ama telafi için gelecek bölüm de bu hafta içinde yayınlanacak :)
Bölüm şarkısı Handel-Sarabande
İyi okumalar :)------------------------------------------------
Antonio itiraflarını yapıp bana veda ettiğinden ve odadan çıktığından bu yana neredeyse 5 saat oluyordu ve saat gece bire yaklaşmıştı. O gittikten sonra üzerimi sebepsiz bir hüzün çökmüştü. Kötü şeyler olacağını hissediyordum. Üzerimi değiştirmiş ve düşünmek için kendimi yatağıma atmıştım. Yatağımda uzanmış Antonio'nun ne zaman o adama ölüm çığlığı attıracağını düşünürken ayrıca yarından itiberen hayatımın nasıl yönleneceğini kestirmeye çalışıyordum. Dışarıda neler olup bittiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu ve eğitimimi tamalamış olup, ne olduğunu bilmediğim dünyaya ilk adımlarımı atmama çok az kalmıştı. Peki ben buna hazır mıydım? Beyin kontrol etme konusunda sorunum yoktu, ama fiziksel olarak yeterince iyi miydim? Hiç bir canlı varlığa vurmamıştım. Üç haftalık eğitim bana yetecek miydi?
Cevaplarını bilmediğim sorularla boğuşurken alt kattan gelen sandalye düşme sesiyle irkildim ve doğruldum.. Az önce onu öldürmüş müydü? Silah sesi gelmemişti ama onu bıçaklamış olabilirdi. Antonio'ya bu konuda engel olmayı düşünmüştüm, ama aynı konumda ben olsaydım kesinlikle ben de aynısını yapardım. Etraftan gelen boş lafları da dinlemeyeceğini de bildiğimden ona engel olmaya çalışmak patinaj çekmekten farksız olurdu.
Doğrulduğum yatağımdan kalkarak ışığı yaktım. Aşağı inip bakmaya niyetim yoktu ama eğer o adamı öldürdüyse, evde ölü birinin bulunmasını hiç istemiyordum. En iyisi salonda onu beklemek olacaktı.
Ne yapacağımı biliyor olsam da istemsizce korkarak kapımı açtım. Salon bir alt kat, yani giriş katındaydı ve Antonio odasına gidebilmek için buradan geçiyordu. Ne olduğunu, ve ne yapmam gerektiğini Karla'dan önce ona da sormalıydım. Gerçekten her yönden dış dünyaya yeniden katılmak için hazır mıydım bilmek istiyordum.
On beş dakikalık bekleyişimin ardından biraz sıkılmaya başlamıştım. Hiç ses çıkmıyordu, ne bağırışmalar ne de uzun soluklu bir intikam kahkahası.. Hiç bir şey yoktu ve ben bundan sıkılmıştım. Odama dönmek ve aşağıya inmek ikilemiyle boğuşurken aniden bir silah sesi duyuldu..
Ne yapacağımı bilemeyerek bir dakika donuk bir şekilde oturdum. Gerçek bir şoka girmenin nasıl olduğunu şimdi anlayabiliyordum. Şokla sesin nereden geldiğini kestiremediğim yerde biri ölmüştü, bunun kim olduğundan da emin değildim. Kendimi ne kadar bir ölüm sesine hazırlamış olsam da gerçekten yaşayınca ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. Kasılan vücudumu hissedemiyordum ama boş bakan gözlerimdeki korkuyu görebiliyordum. Bir anda hızla ayağa kalktım ve koşarak aşağı indim. Ne yaptığımı bilmiyordum ama ayaklarım beni taşıyordu.
Bodruma saniyeler içinde nefes nefese vardığımda yere sandalyeyle devrilmiş kalbinde büyük bir bıçak olan Daniel'ı ve yerde kanlar içinde yatan Antonio'yu görmemle kendimi kontrol edemeyip dizlerimin üzerine yığılmam bir oldu. Antonio bu adamı öldürüp ardından intihar etmişti. İntikam almak isteyen adam hem kendinden hem de suçludan intikamını almıştı. Bense bunu hissetmiş olmama rağmen durdurmak için hiçbir şey yapmamıştım. Bu aptallığımın farkına varınca pişmanlık gözyaşlarım yüzümü ıslatmıştı. Ama artık çok geçti. Masum birinin ölümüne sebep olmuştum. Tutmaya çalıştığım gözyaşlarımın akmasına izin verdim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Dakikalardır yerde yığılı bir şekilde oturuyordum. Gözyaşlarımın neden bu kadar çok aktığını bilmiyordum ama Antonio'nun gerçek yüzünü görmek ona gerçekten acımamı sağlamıştı. Onun bu kadar incinmiş olması, bunun öcünü kendinden çıkarmış olması ve benim bu konuda hiçbir şey yapamamış olmam beni yıkmıştı. Ama kalkıp bir şeyler yapmam gerektiğinin yeni yeni farkına varıyordum. İki ölünün kanları birbirine karışmış ve neredeyse yerin yarısını kaplamıştı. Bodrumun köşesinde olan bana doğru yaklaşan kan gölü ayağa kalkmamı sağlamıştı. Karla gelip beni bulana kadar iki ölüyle birlikte yerde ağlayamazdım. Bir şeyler yapmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Last Avenger: DayDream [ASKIDA]
FantasyBen New York'da kendi halinde yaşayan üniversiteyi bitirmiş sıradan bir kızdım. Sıklıkla değişkenlik gösteren ruh halim ve 'üstün' kabul edilen zekamın dışında. Ne kadar garip bir tip olsam da her gece yarın olacakları görene kadar gayet iyi idare e...