22. Bölüm CHIVAS REGAL

36 3 3
                                    

Aslı, yatakta yatan Ezgi'ye baktı ağlamaktan şişmiş gözleriyle. Sonra ağırca pencereye baktı. Birisini bekler gibi bir hali vardı. Geçmek bilmeyen zamanda giden sevgilinin döneceğini bekliyordu. Şu saatler duruyor ya hani, saniyeler zorla geçiyor ya. Ha tam da öyleydi dönme umudu da. Yine de bekledi. Şu saatlerin aksine hep ama hep bekledi. Usanmadan, zerre kadar bile olsa sıkılmadan. Çok geçmeden damlalar süzüldü yanaklarına. Hüzünü beraberinde getiren. Hıçkıracaktı, haykıracaktı hatta. Yapmadı yapamadı. Onun yerine içini parçalayan sessiz çığlıklara boğdu odayı. Boğazına düğümlenen yumrulara inat. Ardından bulutlarda ağlamaya başladı. Yavaş yavaş yağan yağmur pencereyi buğuladı. Aslı'nın gözleri gibiydiler. Buğulu. Her bir damla cama çarparken Aslı'nın da yüreğinden bir parça hopluyordu. Eliyle sildi buğulanan camı. Yağmurun yağışını izlerken umudu biraz daha tükeniyordu. Gelecekti. Her ne olursa olsun gelirdi. Biliyordu Savaş'ı. Yine umut dolu beklemeye başladı.

Savaş'ın yattığı yer kimsenin fark edemeyeceği bir yerdi. İşlek bir olmasına rağmen. Kocaman merdivenlerden dolayı kimse göremiyordu Savaş'ı. Neyse ki Ömer bir hastasının durumunu söylemek için Savaş'ı aradı. Savaş'ın ayaklarının yanında bira şişelerinin yanındaydı telefonu. Savaş, gözlerini ovuşturarak, dizinin üzerine kalktı. Sesin geldiği yere baktı. Ayaklarına.
'' Çok uzak.'' diyerek tekrar yattı. Uzun uzun ısrarla çaldı telefonu ama Savaş'da bir o kadar ısrarlıydı açmamak için. Çok geçmeden uyuyakaldı. Ömer endişelenmeye başladı. Bir daha aradı. Yine açan yoktu. Bu seferde Aslı'yı aradı. Elinde telefon vardı. Birisinden telefon bekler gibiydi. Anında açtı Aslı.
'' Efendim ?''
'' Aslı, Savaş yanında mı ?''
Olanları bilmiyordu Ömer. Unutmaya çalıştığı ama bir türlü unutamadığı şeyi şimdi tekrar hatırlatmıştı Aslı'ya. Aslı ağlamaya başladı. Sesinde bitmişliğin izleri vardı. Tükenmişliğin kokusu vardı buram buram. Titredi sesi. Boğazı düğümlendi. Yutkunduktan sonra,
'' Hayır.'' diyebildi sadece.
'' Aslı sen iyi misin ? Ağlıyor musun ?''
Aslı telefonu kapattı. Daha fazla konuşamazdı. Aklına Ömer'in sorusu takıldı. Savaş'ın nerede olduğu. İçine kurt düştü. Yoksa o kadının yanında mıydı ? Fotoğrafı gösteren, beraber olduğu kadınla. Tabi ya başka kiminle olacaktı. Yine hüzünle dolup taştı içi. Ömer ise meraktan deliye dönmüştü. Savaş'ın kayıp olması bir yana Aslı'nın ağlayıp telefonu yüzüne kapatması bir yana.
" Neler olmuştu böyle. Kavga mı etmişlerdi acaba ?'' dedi. Sonra Savaş'ı aramaya çıktı. İlk olarak her zaman gittiği fakat Aslı işten çıktığı zaman aksattığı bara gitti. Her yere baktı. Çalışanlara sordu. Savaş'ı görmediklerini söylediler. Sonra Ömer sinirle çıktı bardan. Savaş'ın takıldığı birkaç bara daha girip çıktı. Her sorduğunda olumsuz şeyler duyup terk ediyordu barları.
'' Neredesin Savaş ?'' dedi öfkeyle. Sonra aklına evi geldi.
" Niye düşünemedim ben bunu.'' diyerek koşar adımlarla arabasına yürüdü. Savaş'ın evine istikamet aldı. Hızlıca sürdü. Dakikaların ardından geldiğinde ani frenle durdu. İndi. Kapıyı kilitlemeden eve doğru gitti. Tıkladı defalarca. Açan yok. Evin çevresine baktı. Yoktu. İlerlemeye başladı. Yavaş yavaş sokakları geçiyordu. Sonra önünden geçtiği bir merdiven gördü. Merdivenden sarkan bir kol gördü. Korkarak merdivene yürüdü. Arkada ki manzaraya bakakalmıştı. Biraz şişeleri ve sigara paketleri. Birde önünde duran Savaş'a.
Derin bir oh çekti. Sonra Savaş'ın üstünü görünce endişelendi. Hemen Savaş'ı dürterek uyandırdı. Savaş gözlerini ovuşturdu. Kısık gözlerle Ömer'e baktı. Ömer,
'' Savaş ? Ne bu hal ?"
'' Anlatacağım hepsini.''
Ömer,Savaş'ın koluna girerek basamaklardan ayağa kaldırdı. Evine gelince Savaş'ı koltuğa otutturdu. Kapıyı örterek salona geçti. Hemen kahve yaptı. Savaş'a uzattı. Savaş kahvesini içerken ağlamaya başladı. Ömer şaşırarak,
'' Savaş durduk yere niye ağlıyorsun ?''
Savaş titreyen sesiyle,
'' Durduk yere değil.'' dedikten sonra en başından olanları anlattı. Ömer, duyduklarına inanamıyordu.
'' Ahu niye birden çıktı sence ?''
'' Bilmiyorum. O umrumda değil ama Aslı. Aslı'ya anlatmaya çalışıyorum, dinlemek istemiyor. Fotoğrafı gördü ya. Ne desem inanmaz artık.''
'' Ben konuşsam olur mu ? Ahu'yla ilişkinizin olduğunu ama bundan yıllar önce bittiğini işte sonra o fotoğrafında önceye ait olduğunu falan söylesem.''
'' Bilmiyorum. Hiç bir şey bilmiyorum. Tek bildiğim Aslı'nın eskisi kadar beni sevmeyeceği.'' deyip göz yaşlarını engelleyemedi. Ömer,
'' Yarın ilk işim Aslı'yla konuşmak olacak. Sen dert etme.'' dedi. Kendi acısını unutmuştu bile. Daha Ezgi'ye söyleyememişti.
Savaş sıkılmıştı.
'' Ömer diyorum ki bara gidelim. Kafamızı dağıtırız. Ne dersin ?''
'' Olur.''
Evden çıktılar. Hangi bar olduğunu söylememişti Savaş. Aslı'nın eskiden çalıştığı bara gideceklerdi. Arabaya bindiler. Bara doğru yola koyuldular.

Nihayet Ezgi'de uyanmıştı . Aslı, hemen yanaklarını silerek Ezgi'ye tebessüm ile,
'' Günaydın.'' dedi. Aslı ne kadar ağladığını belli etmese de Ezgi anlamıştı. Yataktan çıktı. Aslı'nın yanına gelerek,
'' Sen ağladın mı ?'' dedi.
" Aaa ! Olmaz ki. Bugün eski işine başlayacaksın. Böyle şişik gözlerle mi gideceksin ?''
Aslı unutmuştu bugün bara gideceğini.
'' Ben tamamen unutmuşum onu. Şimdi hazırlanırım.''
'' Kahvaltı yaptın mı ?''
'' Hayır.'' dedi esneyerek.
'' Aslı sen uyudun mu ?''
'' Evet.''
Ezgi Aslı'nın gözlerine baktı.
'' Uyduğuna emin misin ?''
Aslı pes ederek,
" Uyumadım.''
'' İyi halt etmişsin. O zaman yarın gideriz.''
'' Olmaz. Bugün gidelim.''
'' Ha Aslı. Artık barda uyursun.''
Bir daha esneyerek,
'' Ezgi bugün gidelim.''
'' İyi be.''
Ezgi yüzünü yıkamaya gittiğinde Aslı hemen giyindi. Mutfağa giderek alelade bir kahvaltı hazırladı. Ezgi'yi bekledi. Ezgi geldiğinde acelece kahvaltılarını yaptılar. Aslı bir an önce işe gitmek istiyordu. Eski işini severek yapmıyordu elbet. Annesine bakmak için çalışıyordu. Şimdi ise kendine bakmak için. Kahvaltı faslı bittikten sonra Ezgi' de giyindi ve evden çıktılar. Ezgi'nin vosvos arabasıyla bara doğru gittiler. İçeri girdiklerinde karşı masada oturan patronu gördüler. Ahmet Bey'i. Ahmet Bey, her şeye tamam diyen birisiydi. Aslı'nın tekrar işe başlamasına da sevinerek onay vermişti. Aslı, eski günlerdeki gibi önlüğünü alarak beline bağladı. Bir kere etrafında döndü. Ezgi gülerek,
'' Hayırlı olsun.'' dedi.
'' Teşekkür ederim.''
Hemen tezgahın diğer tarafına geçerek bardaklara dokundu. İşini sevmese de özlemişti yine de. Ezgi de önlüğünü giyerek Aslı'nın yanına geldi. Aslı'nın işe başlaması tacizleri de beraberinde getirmişti. Genelde gelen müşteriler sıklıkla lafla taciz ederdi. Ama Aslı aldırmazdı. Yine öyle yapacaktı.

Ömer'le Savaş bardan içeri girdiler. Savaş kafasını kaldırmadan ilerliyordu. O günkü yerine oturmuştu. Aslı'yı gördüğü ilk günkü yere. Masanın tam ortasına. Aslı ise arkası dönük Ezgi'yle konuşuyordu. Ezgi'nin gözü Savaş'a kaydı. İnanamadı. Bir kez daha baktı. Sonra Aslı'ya dönerek,
'' Müşteri geldi. benim tuvalete gitmem gerek. Sen ilgilenir misin ?''
'' Tabi.'' dedi ve arkasını döndü. Dönmesiyle şaşırması bir oldu. Ağzı açık Savaş'a bakıyordu. Savaş'ta aynı şaşkınlıkla Aslı'ya. Saniyeler süren sessizliğin ardından Aslı istemsizce,
'' Ne istersiniz ?'' dedi.
Savaş yine aynı istifle,
'' Chivas regal.'' diyerek göz kırptı.

Geriye kalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin