17. Bölüm MEZAR

37 5 3
                                    

Aslı, sabahın ilk ışıltılarıyla uyanmıştı. Savaş'a baktı hâlâ uyumaktaydı. Tebessüm ederek yavaşça yataktan çıktı. Lavaboya gitti. Saçlarını bol bir topuz yaptı. Aynaya baktı ve yansımada ki kadına bakakaldı. Bu görmüş olduğu kadın kendisi miydi ? Hayır hayır bu kendisi olamazdı. Kesin göz yanılmasıdır. Ya da beyninin oynadığı küçük bir oyundur sadece. Aynaya tekrar baktı. Ne göz yanılması ne de küçük bir oyun. Yansımada ki öz ve öz kendisiydi. Şaşırarak yüzünü yıkadı. Uzun zaman olmuştu aynaya bakmayalı. Demek bu hâldeydi. Dişlerini fırçalayarak mutfağa geçti. Aslı, domatesleri kesmek için bıçak almıştı. Kesmeye başladığında aklına aynadaki görüntüsü geldi. Dalmıştı. Bıçağın hafifçe kayması sonucunda parmağını kestiğinde anca dalmaktan çıkmıştı. Parmağından yemek tahtasına koyu bir kan damlası düştü. Hemen yatak odasına gidip çantasından yara bandı aldı. Yapıştırdıktan sonra, mutfağa giderek kaldığı yerden devam etti. Güzelce kahvaltı hazırladıktan sonra Savaş'ın yanına gitti. Sessiz adımlarıyla yatağın yanına gelerek Savaş'ın yanağına usulca bir öpücük kondurdu. Savaş, mırıldanarak ters döndü. Aslı, gülerek yatağın diğer tarafına geçti. Yatağa girerek Savaş'ın kulağına eğildi. Bağırarak,
'' Savaşş... Savaşşş...''
Savaş, korkuyla uyandı. Sağa sola baktı. Sonra derin nefesler alıp vererek, korkulu gözlerle Aslı'ya baktı.
'' Ne oldu ?''
'' Hiç. Bağırasım geldi de.''
Savaş,
'' Ya Aslı. Düşmana bile yapılmayacak şey bu. Çok korktum. Böyle uyandırılır mı ? İnsaf insaf.''
Aslı kahkaha patlatarak,
'' Ama aşkım öptüm. Uyanmadın. Bende soğuk su dökmektense bağırayım dedim.''
'' İyi yapmışsın. Aferin aşkıma. Sen yakında suda dökersin.''
Aslı hınzır bir bakışla,
'' Tabi ki de. Çok şahane bir kahvaltı seni bekler. Hadi gel.''
Savaş, esneyerek,
'' Hı hı. gelirim.''
'' Şuan gelmeni istiyorum.'' diyerek yataktan çıktı Aslı. Savaş'ta kalkıp lavaboya gitti. Mutfağa gidip Aslı'ya sarıldı. Ardından Aslı'nın parmağındaki yara bandını görünce sormadan duramadı.
'' Eline ne oldu ?''
'' Domatesleri keserken oldu. Önemli bir şey değil. Aman boş ver kahvaltımızı yapalım.''

Kahvaltıları bittikten sonra Aslı,
'' Benim bugün işim var. Müsaadenle çıkayım.''
Savaş merakla,
'' Önemli bir şey yok değil mi ? Her şey yolunda.''
'' Evet. Her şey yolunda.'' deyip Savaş'ı öptü.
'' Görüşürüz.''
'' Görüşürüz.''
Aslı, ağlayarak çıktı evden. Oradan geçen bir taksiye binip annesinin mezarlığına, yola koyuldu. Ölümünden sonra her gün giderdi. Savaş'a taşındıktan sonra annesini aksatmıştı. Kendisine yol boyunca dinmeyecek bir kızgınlıkla kızdı ve hiç durmayacak bir ağlamayla ağladı.Elinde bir kişilik su getirmezdi hiç. Fazla getirirdi Aslı. Çünkü annesinin yanında yatan kişi içinde su dökerdi. Babasının mezarına.

Mezarlığa geldiğinde etrafındaki mezarlıklara baktı. Teker teker geçti yanlarından. Annesinin mezarına gidiyordu. Metreler kalmıştı ki tam Belgin Hanım'ın mezarının orada birisini gördü. Bir bayan. Baş örtüsü vardı başında.  Boynu bükük mezara bakıyordu. Aslı'ya arkası dönük duruyordu. Aslı, bu bayanı daha önce burada görmemişti. İlk defa karşılaşıyordu. Ya da her zaman buradaydı. Aslı'yla saatleri çakışmıyordu. Merakla annesinin mezarına doğru yürüdü. Sonunda bayan Aslı'yı fark etti. Döndü. Aslı şaşkınlıkla bayana bakıyordu. Bayanda aynı şaşkınlıka Aslı'ya. Bu Ezgi'ydi. Bir aydır görmüyorlardı birbirlerini. Hemen sımsıkı sarıldılar. Ezgi'de ağlamaya başladı. Aslı,
'' Nerelerdesin sen ?''
Ezgi buruk bir gülümsemeyle,
''Beni bıraktığın yerde.''
Aslı, eliyle yanaklarını silerek,
'' Çok özlemişim. Niye beni hiç aramadın ? Pek telefonlarıma bakmasamda.''
'' Denedim. Hatta buraya gelmeden önce aradım. Bu haldeyken de seni rahatsız etmek istemedim. Asıl sen neden hiç aramadın ?''
'' Özür dilerim. Bende aynı şekilde. Arayamadım.''
'' Neyse şimdi bunlardan bahsetmeyelim. Kız vallahi seni çok özlemişim. Savaş'la nasıl gidiyor ? Ömer'den duyduğum kadarıyla çok iyiymiş. Bir de senden duyayım.'' dedi sırıtarak.
'' İyi gidiyor. Senin Ömer'le nasıl gidiyor ?''
Ezgi sır söyler gibi fısıldayarak,
'' Nazar değmesin. Maşallah süper süper.''
Aslı, kahkaha atarak,
'' İyi bakalım.''

Sonra Aslı'nın gözleri mezara kayınca yüzündeki gülümseme hemen gitti. Ezgi'de aynı şekilde mezara bakınca yüzündeki gülümseme gidiverdi. Ezgi,

'' Aslı, ben şuradayım. Seni bekliyor olacağım. Görüşürüz.''
Aslı, kafa sallayarak,
'' Görüşürüz.''
Ağlamaya başladı. Bir annesine bir de hiç görmediği babasına bakıyordu.

'' Beni duyuyorsunuz. O yüzden şunları söyleyeceğim size; anne, baba...'' Aslı derin bir nefesin ardından konuşmasına devam etti. '' Geçenlerde yine intihar edecektim. Yanınıza gelmek o kadar çok istiyorum ki. Şu iki mezarın yanına bir de benimki eklense ekici ailesi tamamlanmış olur.''  dedi gülerek. '' İşte boğularak intihar etmeye karar verdim. Açtım soğuk suyu, alabildiğine doldurdum küveti.'' annesine döndü Aslı ve, '' Anne sen hayatta olsaydın eğer; kızım intihar et tamam ama sıcak suyla intihar et sonra başımıza hasta olacaksın derdin.'' dedi hıçkırarak.

'' Ölemiyorum anne. Şu lanet olası dünyadan defolup gidemiyorum. Yanınıza gelemiyorum baba. Her seferinde kurtuluyorum. Olmuyor, başaramıyorum. Seni çok özledim anne. Yine başımda dır dır etsen, okşasan başımı. Anne sigara iç başımda ama ölme anne. Neden ? Bırakıp gitmek zorunda mıydın ? Sen şimdi beni bırakıp gittin ya anne, ben yapamıyorum. Olmuyor, olmuyor, olmuyor. Kafayı yiyeceğim. Sinirle montunu çıkardı. Kazağının kollarını yukarıya çekti bileklerini gösterdi. Bağırarak,
'' Gördünüz mü ? Bakın bileklerime. Bunlar yanınıza gelmek için uğraşlarım, bunlar sizi özlemlerim, bunlar değer verdiklerini kaybetmesi sonucu bir kızın çaresizlikleri. Şimdi anlıyor musunuz ? Sizi çok ama çok özlüyorum. Anne bazen delirdiğimi hissediyorum. Hiç olmadık şeyler görüyorum. Sonra bana deli demesinler diye kimseye diyemiyorum. Dayanamıyorum. Bugün bir daha yanınıza gelmeyi deneyece...'' derken Ezgi, Aslı'yı dizlerinin üzerinden kaldırdı. Aslı, dirense de gitmemek için Ezgi, son gücüyle çekti. Tam gidecekken Aslı bağırdı mezara doğru,
'' Beni bekleyin anne, baba. Geliyorum.''
Mezarlıktan çıktılar. Aslı, ağlamaktan nefes alamıyordu. Ezgi, hemen Aslı'yı yere oturtturdu. Çantasından su çıkararak Aslı'ya verdi. Titreyen elleriyle doğru düzgün içemedi Aslı. Üstüne döke döke içti. Ezgi'ye dönerek,
'' Ezgi kafayı yiyeceğim. Yardım et.''
Ezgi, üzgün bakışlarıyla,
'' Aslı, ne olursa olsun yanındayım. Merak etme. Şimdi gel bize gidiyoruz.'' Aslı, ayağa kalktı. Ezgi'den yardım alarak taksi beklediler. Taksi geldiğinde ikisi de arkaya oturdular ve Ezgi'nin evine doğru gittiler.

Geldiklerinde Ezgi, anahtarlarını çıkararak kapıyı açtı. Aslı'yı kolundan tutarak, içeri geçtiler. Ezgi'nin annesi Açelya Hanım,
'' Kızım hoş geldini...'' derken Ezgi eliyle sus işareti yapınca Açelya Hanım'ın lafı yarım kaldı hâliyle. Direkt Ezgi odasına götürdü Aslı'yı. Pencereleri açtı. Yatağa oturdular. Dakikalar sonra Aslı'nın hıçkırıkları dinmeye başladı. Kendine geldiğinde Ezgi konuşmaya başladı,
'' Olup bitenlerin hepsini gördüm. Oradaydım Aslı. Bütün dediklerini net bir şekilde duydum. Ne demek yanınıza geliyorum. Böyle bir şeyi ancak ikimiz yapabiliriz anladın mı ? Bensiz bunu yapayım deme sakın.'' deyip Aslı'nın koluna yavaşça vurdu. Aslı'da gülerek,
'' Hım düşüneyim bir. Nasıl ölmek istersiniz ? Müessesemiz bizlere ücretsiz özel ölüm imkanları sunuyor. Mesela kendini keserek öldürmede yüzde elli indirim varmış.''
Ezgi, baygın bakışla Aslı'ya baktı,
'' Aslı, öyle bir şey yaparsan, sevdiklerini bırakıp gidersen öbür tarafta boğazına yapışırım haberin olsun. Bizi düşün Allah aşkına ya. Ben ne olacağım ? Savaş, ne hale gelir hiç düşündün mü ? Ömer, perişan olur. Sen sevdiklerinin hepsini kaybetmiş değilsin. Bak bize. Biz buradayız.'' Ezgi gülerek ekledi, '' Bıraktığın yerde.''
Aslı, sıcacık gülümsemesiyle Ezgi'ye sarıldı. Ezgi,
'' Ee anlat bakalım. Nelermiş senin o olmadık şeyler görmen. Neden kafanı yiyecekmişsin ? Seni dinliyorum.''
Aslı, ilk önce duraksadı sonra anlatmaya başladı. Saatler geçmişti. Derken Savaş, aradı.
'' Alo ? Aslı ? Merak ettim. İşin bitmedi mi ? Neredesin sen ? Hemen söyle gelip alacağım seni.''
'' Şuan Ezgi'deyim.''
'' Aşkım sesin hiç iyi gelmiyor. Ağladın mı sen ?'' Ezgi, Aslı'nın elinden telefonu alarak,
'' Savaş, merhaba.''
'' Merhaba.''
'' Bugün Aslı, bizde kalıyor. Merak etme.''
'' Peki öyleyse. Bir şey olursa bana haber ver muhakkak.''
'' Tamam veririm. Dur Aslı'yı veriyorum.''
'' Alo Savaş ? Canım kusura bakma bugün seninle olamadığım için.''
'' Ne kusuru birtanem. Günler kaçmıyor ya. Yarın görüşürüz. Hiç önemi yok.''
'' Görüşürüz o zaman. Öpüyorum.''
'' Bende. Kendine iyi bak.''
'' Sende.''
Telefonu kapattıktan sonra bütün günün yorgunluğunu atmak için duşa girdi Savaş. Aslı'da sabaha kadar arkadaşıyla özlemini giderdi.

Geriye kalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin