"Aydınlık tarafın Prensi Deran!"
Hırıltılı sesi gözlerimin yaşarmasına neden olurken Deran bir anda kollarımdan kavrayıp beni odaya çekti. Kapıyı ayağıyla kapatırken göz yaşlarım yanaklarımdaki acımasız yolculuğuna çıkmıştı.
"O... O geldi... Beni götürecek!" Hıçkırıklarım sözlerimi anlamsız kılarken Deran'ın umut vaat eden mavi gözleri etrafta dolanıyordu.
"Prenses... Oraya sığabilir misin?" dediğinde gözlerimle takip ettim gösterdiği yeri. Küçük bir dolabı işaret ediyordu. O anda kapının sertçe çalınmasıyla yerimde sıçradım ve korku dolu bakışlarımı kapıya çevirdim.
"Hadi acele et!" dedi ve beni dolaba doğru yönlendirdi. Dediklerini idrak ettiğimde dolabın kapağını açmış hızlıca içerisine girmiştim. Küçük oymalı dolabın kapağından oda net görünmese bile bana iyi bir izleme alanı oluşturmuştu.
Deran adımlarını kapıya ulaştırıp kulpu aşağı çektiğinde kalbimin sesi odada yankılanıyor gibi hissediyordum. İki büklüm dolabın içerisinde, görüş alanıma giren siyah pelerine takıldı gözüm. Ses çıkarmamak adına dudaklarımı dişlerken nedensiz yere bir titreme baş göstermişti dizlerimde.
Yutkundum ve onları izledim. Prensin siyah gözlerini göremiyordum bu alçak dolaptan ama kalbimin derinliklerinde varlığını korumayı başarıyor ve gözümün önünde canlanıyordu onun o siyah silueti.
"Prensesi... Çaldınız!"
Karanlığın prensinden duyduğum sözlerle kalbim teklerken Deran lafı devraldı. "Hadi ama bunu da nereden çıkardın? Etrafta prenses falan görüyor musun? Bir prensesin geldiğinden bile haberimiz yoktu!"
Sonlara doğru sesi sitemkâr çıktığında onun nasıl bu kadar cesur davrandığını düşünüyor ve sonucunu onunda bir prens olduğunu anlamakta buluyordum. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp burnumun ucuna düşen saç tutamına hafifçe üfledim ve gözümün önünden çektim.
"Rol yapmayı kes! Prensesin geleceğini bilmesen burada prens olmazdın Deran!" Karanlığın prensinin adımları Deran'a doğru hareket ettiğinde nefesimi tutmuş olacakları bekliyordum. Deran'ın göremediğim bakışlarını üzerimde hissediyordum ve sözlerinde bir tutam şüphe vardı sanki. Bir şeyleri gizlemeye çalışıyor gibi...
"Yalan söylemiyorum. Ayrıca bu adil değil! Bize haber vermediniz! Prenses seçimini kendisi yapmak zorunda!"
Karanlığın prensinin aldığı sinirli nefesleri ensemde hissederken sakin olmaya çalıştım. Yanında bile değil Prenses sakin ol...
"Deran!" Bu defa sesi odayı inletecek kadar fazla çıkmıştı ve gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Üstelik yüksek sesle konuştuğunda sesinde ne bir hırıltı vardı ne de pürüz... Sanki sanki... Sanki bilerek kendini korkunç kılmaya çalışıyordu. Kalın, insanın zihninden uzun süre gitmeyecek sesi beni düşündürmüştü.
"Eisen!" Deran'da sesini yükseltmişti bu defa. Bir dakika ne? Eisen? O... Prens?
"Eğer gerçekten burada değilse neden böyle konuşuyorsun? Ve eğer prenses bana sağ salim geri dönmezse..." İsmini yeni öğrendiğim karanlığın prensi sözlerine tehditvari bir şekilde devam ederken adımları yine Deran'a doğru yola çıkmıştı.
"Seni... Mahvederim!" sözleri bittikten sonra pelerinini estirerek odayı terk ettiğinde gözlerimi kapadım. Bu şekilde olmazdı... Saklanarak bir şeyleri yoluna koyamazdım. Madem ben bir prensestim o zaman benim kararlarımın da değeri vardı. Düşündüklerimin aksine, beni buradan çıkarmasalar gün boyu burada kalabilirdim hatta burada yaşamaya başlasam fena olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dipsiz Mahzen (Tamamlandı)
FantasyWattys 2018 Kısa Liste :) •°•°•°•°•°•°• "Beş yaşında falan olmalıyım..." dedi önce ve sonra yutkundu. Gözlerini kısa bir an için kaçırsa bile ardından tekrar bana bakarak kararlılığını ispat etmişti. "Ölmenin ne demek olduğ...