Klasik gitar

65 4 2
                                    

- Matt... Ben... Çok üzgünüm.

Yüzünü ekşiterek bakmıştı bana.

- Üzgünsün ama anlayamazsın.

- İnan anlayabiliyorum.

Şimdiyse sinirlenmişti.

- Anlayamazsın! Sen 7 yaşındayken anneni öldürmedin!

Evet, annemi öldürmemiştim.

- Çok değil. İki yıl önce. Yüzme bilmeyen arkadaşımı yüzmeye zorladım! Ve ne oldu biliyor musun?! Cesedini bile bulamadılar! Küçük bir çocuk değildim. Yeteneklerimin farkında da değildim ama ikna kabiliyetimin yüksek olduğunu düşünüyordum.

Şimdi yüzündeki sinir yerini acıya bırakmıştı.

- Ben.. Özür dilerim.

Bunları söylerken sesi fısıltı gibi geliyordu. Üstüne bir de son hecelerde boğazı düğümlenmişti. O dolu gözlerinden ilk kez yaşlar akıyordu. Sımsıkı sarıldı.

- Abimin sırrını saklamak zorundayım. Bunu ona borçluyum...

O akşam Matt'in sadece içine kapanık biri olmadığını öğrendim. Büyük sorunları ve acıları vardı. İçerdekilerden gelen kahkahaların arkasından bütün akşam konuşmuştuk. Ailemi şimdiden özlediğimi söylemiştim. O ise özleyebileceğim bir ailem olduğu için şanslı olduğumu söylüyordu. Bizimkilerin söylediği gibi abisinden nefret etmediğini anlattı. Aksine onu çok seviyordu.

- Sam, bu gece konuştuklarımız aramızda kalır değil mi?

- Aksinin olmasını istemem.

İlk defa gülümsemişti.

- Bu anlattıklarımı daha önce kimseye anlatmamıştım. Çoğunu Alaric bile bilmiyor. Sana karşı büyük bir güven hissediyorum ve yanımda olman beni gerçekten rahatlatıyor.

- Buna sevindim çünkü daha önce hiç sırdaşım olmamıştı.

Acıklı hikayelerimizden sonra biraz birbirimizi tanımak adına konuştuk. Kitaplardan çok hoşlanmadığını ne kadar sürükleyici olursa olsun bir süre sonra sıkıldığını söylemişti. Gerilim filmlerini severmiş. Müziğe karşı büyük tutkusu varmış. Angie kadar olmasa da pek çok müzik aletini çalabilirmiş. Ama bir gruba girmeyi hiç düşünmemiş.

- Bana bir şarkı çalar mısın?

- Şarkı mı? Bir dakika...

Koşar adımlarla içeri girmişti. Geri döndüğünde elinde klasik bir gitar vardı. Türkiye'de olsak elinde gitar olan çocuk kesinlikle Akdeniz Akşamları'nı çalardı ama onun ne çalacağını bilmiyordum. Çalmaya başladı. Harika çalıyordu. Bitirdi. 

- Gerçekten olağanüstü ama sözleri olan bir şey çalamaz mıydın?

- Sözler mi? Eminim sesimi duymak istemezsin.

Gözlerimi devirdim.

- Müziğe bu kadar yetenekli birinin sesi kötü öyle mi? Hiç inandırıcı değil.

- Belki bir gün dinlersin ama tavsiyem yanında kulak tıkacı getirmen olur.

Müzik kulağı çok sağlamdı. Ayrıca konuşurken bile melodik konuşan birinin sesi kötü olamazdı. Yumuşacık bir ses tonu vardı. Ve kötü sesin ne olduğunu bilmiyordu. Ona sesinin güzel olduğunu farkedebilmesi için Sinan Akçıl dinletmek isterdim ama Türkiye'yi yanlış tanıtmak istemiyordum.

______________

Aslında Olmayan ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin