Menemen

59 7 12
                                    

 Oliver üstümü örtmüş olsa da soğuk çimlerden sıcak yatağıma geçmek iyi gelmişti. Bir kaç saatlik deliksiz bir uyku çekip kızlar tarafından uyandırılmıştım. Onlar uyanmış hazırlanmaya koyulmuşlardı. Frank konuştu.

- Bordo tişortümü giyeceğim. Tyler onu beğendiğini söylemişti.

Sırıtıyordu. Ben de gülmeye başladım.

- N'oldu yani? Şimdi siz çıkıyor musunuz?

Bir anda yüzü düştü.

- Galiba hayır.

- Galiba hayır mı? Nasıl yani?

Omuz silkti ve anlatmaya başladı.

- Aramızda bir şeyler olduğunu hissediyorum ama itiraf edilmiş bir durum yok. Birlikte zaman geçiriyoruz sadece. Arkadaş değil de daha yakın. Bilmiyorum işte durum karışık.

- Hiç düşündün mü yani ona duygularını söylemeyi?

Aniden çıkıştı.

- Asla!  Ben asla ilk adımı atmam.

Angie gardolabın arkasından konuşmaya katıldı.

-  O zaman daha çok beklersin canım.

- Yaa ne var bunda? Bana karşı bir şeyler hissediyorsa zaten o açılır. Hissetmiyorsa zaten benim ona açılmam da bir anlam yok.

- O zaman ona bu cesareti vermelisin. O da çekiniyor olabilir.

Ben devam ettim.

- Onunla konuşup bir şeyler öğrenmeye çalışmamı ister misin?

Hayır anlamında kafasını iki yana sallamıştı.

- Gerek yok. Eninde sonunda çıkar ortaya.

Kızlar gibi saatlerce oyalanmayıp üzerime ilk bulduğum şeyleri geçirdim ve aşağı indim. Kahvaltı için ilk inen bendim. Bu çok şaşırtıcı bir durumdu. Carol mutfakta kahvaltı hazırlamaya uğraşıyordu. Günaydın deyip yardım etmeye koyuldum. Carol evin işleriyle uğraşan ama sürekli burda durmayan bir kadındı. Geldiğim ilk gün tanışmıştık. Ama sıradan bir insan olduğu için işlerini halledip hemen gidiyordu. Bizim ne kadar tehlikeli yaratıklar olduğumuzu bilse burada beş saniye duracağına süpheliyim. Haklı olarak tabii. Alaric de onu bizden koruyordu. Bir grup eğitimsiz psişik gerçekten zararlı olabilirdi. Menemen yapmaya karar verdim. Carol doğal olarak menemeni bilmiyordu. Dolaptan yumurta, domates ve biber çıkararak nasıl yapılacağını anlattım. Her şeyi hazırladıktan sonra sofrayı kurmaya başladık. Bir süre sonra herkes aşağıdaydı. Herkesin dikkatini menemen çekiyordu. Ravi'nin " menemen" deyişi gülmekten karnımı ağrıtıyordu. Onları Türk mutfağıyla tanıştırdığım için kendimle gurur duyuyordum. Menemenim jurilerden tam puan alarak midelere indi. Tyler konuştu.

- Bundan sonra her kahvaltıda istiyoruz.

- Ne yazık ki ben her sabah erken kalkamam.

Ravi devam etti.

- Biz bekleyebiliriz.

- Pekala, yapacağım. Ama zaten bir süre sonra sıkılacaksınız. O yüzden fazla sorun değil.

Başıma bela aldıktan sonra tabağıma dönüp önümdekilerle oyalanırken gözüm en köşede sessizce oturan Matt ve Oliver'a takıldı. Matt, o zaten her zaman sessizdi. Bu normal haliydi. Ama Oliver'ın her zaman ki neşesinden iz yoktu. Bu sabah selam vermeden yerine geçmişti. Uykulu olduğunu düşünerek umursamamıştım. Menemenime de yorum yapmamıştı zaten. Benim onu incelediğimi farketmiş olacak ki kafasını kaldırıp gülümsedi. Her zaman ki Oliver gülümsemesi değildi bu. Sıcak olmaya çalışan bir Oliver gülümsemesiydi. Yapmacık bir gülümseme olmasına rağmen kendimden geçmeme yetmişti. 

 Kahvaltı faslını bitirip sofrayı toparlamıştık.Alaric her zamanki gibi salona geçmemiz için işaret etmişti. O sırada dış kapının kapandığını duydum. Pencereden baktığımda gidenin Oliver olduğunu  gördüm. Demek derse girmeyecekti. Salona geçip yine en köşede sessizce oturan Matt'in yanına yerleştim.

- Oliver'ın nesi var?

Bu sırada Alaric içeri girmişti. Matt burnunun ucuyla odadakileri göstererek

- Sonra konuşalım ,dedi

Tamam anlamında kafamı sallayıp dikkatimi Alaric'e verdim.

- Bugün biraz telepati çalışacağız. Ama ikili gruplar halinde değil. Rastgele odadaki birinin beynine  saldırıken, odadaki herhangi birinin saldırısına karşı savunma mekanizması oluşturacaksınız.

Birinin beynine girmeli ve aynı anda zihnimde beyaz örtüyü oluşturmalıydım. Zor olacaktı. Kimin beynine saldırmalıydım. O sırada gözüme ukalaca sırıtan Tyler takıldı. Bir anda beynimin içinde bir ses duydum. Anlam veremediğim bir ses. Başka herhangi bir sese benzemiyordu. Tanrım! Beyaz örtüyü koymamıştım. Birisi beynimin içinde geziniyor olmalıydı. Hemen gözlerimi kapatıp zihnimin güvende olduğunu hissedene kadar bembeyaz bir boşluğu düşündüm. Gözlerimi tekrar açtığımda bana iki kaşını birden kaldırarak bakan Frank'i gördüm. Gözlerimi kısarak savaş ilan ettim. Ve zihninin içine daldım. Fakat DANG! Simsiyah bir duvardan başka bir şey göremiyordum. Saldıracağımı çok belli etmiştim. Geri çekilip beyaz örtünün sağlamlığından emin olmak için gözlerimi kapattım. Tekrar açtığımda bu sefer gerçekten Tyler'ın beynine girme cesareti buldum. Ona doğru odaklanıp gözlerimi tamamen kapattım. Siyah bir örtü. Biliyordum. Kim bilir kaç senedir  bunun için çalışıyordur. Pes etmedim. İyice zorladım. Nafile. Siyahlık dışında hiçbir şey... Tam vazgeçecekken karanlıkların arasından hareket eden bir insan silüeti gördüm. Silüet parlaklaştı. Bu kişi bir insan değidi. LeBron James'ti. Şu anda mı? Gerçekten mi Tyler? Bu çocuğun bir manyak olduğu konusunda emindim. 

- Tyler! LeBron James?

Yüzünü buruşturdu. Angie gözlerini kocaman açarak konuştu.

- Nasıl yani?

Bir zafer kazanmış edasıyla gülümsedim.

- Evet, öyle. Tyler'ın beynindeydim.

Angie Tyler'a büyük bir kahkaha attı. Tyler'ın beynine sızan - uzun zamandır - ilk kişiydim. Tyler Angie'ye dönerek dil çıkardı. 

- Scalyla dışında hiçbir psişiğin beynime giremediğini göz ardı etmeyelim.

Kendimi kötü hissetmiştim. Yıllardır bunun için çalışan birini sadece doğuştan bazı yeteneklerim olduğu için alt edebilmiştim. Neyse ki o kendini kötü hissetmiyordu. Angie'yle şakalaşmaları sürüyordu. O sırada Alaric'in bana baktığını farkettim. Gülümsüyordu. Ona dönüp ben de gülümsedim. Gurur duyar gibi bir hali vardı. Belki de birazdan ağlayacak gibi. Yaşlılar... Çok duygusal oluyorlar. Alaric önüne dönüp konuştu.

- Hadi, çocuklar. Devam...

Gözlerimi kapatıp beyaz örtüyü yeniden oluşturdum. Gözlerimi açtım. Yanımdaki kişi dikkatimi çekti. Matt. Bakalım onun kafasında neler dönüyordu. Zihnine birden daldım. Neyse ki Tylerınki kadar zor olmamıştı. Matt'in beyninde de  biri vardı. Ama o bendim...

____

Ne düşünüyorsunuz? : D 

Aslında Olmayan ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin