İstemsizce gülmeye başladım. Amcam ha? Bir yandan ufak kahkahalar atıyordum. Nedense yadırgamıştı. Tuhaf bir yaratıkmışım gibi yüzüme bakıyordu. Bense kahkahalarıma engel olamıyordum.
- Şaka değil mi? Şaka yapıyorsun.
Ciddiyetinden bir ödün vermememişti. Şaka yapıyorsa çok başarılı bir oyuncuydu.
- Sam, ben, ben şaka yapmıyorum.
- Nasıl yapmıyorsun? Sen babamın kardeşi olamazsın ki. Sen psişiksin. Büyük babam değil. Babam da değil. Bu yeteneğin. Babadan oğula, anneden kıza geçtiğini. Sen söylemiştin. Mümkün değil.
Kahkahalarım yerini gülümsemelere bırakmıştı.
- Sam, şöyle ki. Sadece annelerimiz aynı. Benim babam bir psişik, annem gibi.
Bu mantıklıydı belki ama ben anlamak istemiyordum. Eskiden bizi ziyaret ediyor olması... Annemin dolan gözleri... Bu her şeyi açıklıyordu. Umutsuzca omuz silktim.
- Neden daha önce söylemedin?
İç çekti.
- Dediğim gibi. Kendimi hazır hissetmiyordum. Bir anda ortaya çıkan bir amca hakkında ne düşünürsün bilemedim.
- Yıllardır babam mı uzaklaştırdı seni bizden?
- Babanın büyük annene duyduğu öfkenin bir kaynağı da bizdik. Ben, babam ve kız kardeşim...
Kız kardeş mi? Kız kardeş demek bir Scalyla daha demektir.
- Bir Scalyla daha mı var?
Başını öne eğdi ve yutkunarak konuştu.
- Vardı. Mary. Sevgili kız kardeşim. Gücünün esiri oldu ve yenik düştü.
- Bir önceki Scalyla o muydu?
- Ne yazık ki Scalyla olabilecek kadar uzun yaşamadı.
- Nasıl oldu?
Tekrar yutkundu.
- Bu yükün altından kalkamadı. Bir de annemizin ortadan kaybolması onu derinde etkiledi. İntihar etti.
Son cümlesi kanımı dondurmuştu. Ardından cebinden bir fotoğraf çıkardı ve bana uzattı.
- Ona ne kadar benzediğini bir bilsen....
Uzattığı fotoğrafı alıp beyaz bir ceket giymiş beyaz bir şapka takmış kadına baktım. Benim yaşlarımdaydı. Kıyafetleri farklı olmasaydı bu kişinin ben olduğum konusunda pek çok kişi iddiaya girebilirdi. Bakışlarımı fotoğraftan ayırıp Alaric'e baktığımda gözlerinin dolu olduğunu fark ettim. Onun için çok zor olmalıydı kardeşini kaybetmek... Benimse hiç tanıyamadığım ve tanıyamayacağım benimle aynı kaderi paylaşan bir halam vardı. Gücüne yenik düşen bir Scalyla... Belki ben de onun gibi zayıf düşecektim. Alaric zihnimi okumuş gibi bir anda konuştu. Ki bu mümkündü de...
-Sana bir zarar gelmesine izin vermeyeceğim, sen iyi olacaksın.
Tam o sırada kapı çalındı ve ardından Tyler kafasını uzattı.
- Alaric beklediğimiz misafirler geldi.
Alaric kafasını salladıktan sonra Tyler gitmişti. Alaric doğruldu ve son kez bana döndü.
- Kendin gibi ol yeter.
Ardından kapıdan çıktı ve bende onu takip ettim. Birlikte aşağı indik. Salonda orta yaşlı hafif kel bir adam ve sahte sarı saçları olan bir kadın duruyordu. Odaya girdiğimde kim olduğumu farketmiş olmalılar ki ellerini uzattıllar. Adam önce davrandı.
- Ben Markus Kohler.
Elimi uzattıktan sonra da kadın atıldı.
- Alex Forbes.
Ardından adam resmiyetle konuşmaya başladı
- Biz Psişik Bakanlığı'nın Scalyla zümresini temsil etmek için buradayız. Amacımız size resmi olarak Scalyla olduğunuzu bildirmek ve Temel Eğitim'i kabul ettiğinize dair bir rapor oluşturmak.
Sonra bir an durdu, Alaric'e döndü ve devam etti.
- Bakanlığımızın önemli eğitimcilerinden olan Alaric Gilbert'ın Scalyla'nın eğitimini üstlendiği konusunda bir belge oluşturacağız.
Ardından çantasından küçük bir kutu çıkararak bana verdi. Kutuyu tereddütle de olsa aldım ve açtım. Bir mühürdü. İmza ise " Scalyla" adınaydı.
- Bu mühür bundan sonra psişik dünyasında kullanacağınız imza.
Ardından elini yine çantasına attı. Bu sefer bir dosya çıkarıp bana uzattı. Dosyayı alıp açtım. Uzun yazılar vardı. Her zaman uzun, sıkıcı yazılardan nefret etmişimdir. Ama imzalamamı istenen belge sıradan bir belge değildi Bunları okumam biraz uzun süreceği için kanepelere oturduk. Bu sırada Angie herkese kahve ikram etmişti. Her kelimeyi ayrıntılı ayrıntılı okuduktan sonra bilmediğim pek bir şey olmadığını farkettim. Eğitimi tamamlamamı ve Cercis Fama - Bonum İmpiorum arasında seçim yapmamı istiyorlarlardı. Yani İyi ve Kötü... Her iki tarafla da görüşme yapmamı istiyorlardı. Asıl mesele de buydu. Kağıtları bırakarak kutudan mührü çıkardım. Mührü basmadan önce son kez Alaric'e dönüp baktım. Onaylar anlamda başını sallayınca mührü tüm sayfalara basıp Bay Kohler'e uzattım. Kağıtları aldıktan sonra Alaric de bir takım kağıtları imzalayıp ona teslim etmişti. Ardından adam konuştu.
- Çok şanslısın tatlım. Her Scalyla amcası tarafından eğitilmez.
Az önceki soğuk ve resmi adam gitmiş yerine çok sıcakkanlı ve sevimli bir adam gelmişti. Bir amcam olduğunu yeni öğreniyor olsam da bu iyi bir şeydi. Karşılık olarak gülümsedim. Dikkatimi bir şey daha çekmişti. Odadaki kimse adamın sözü üzerine şaşırmamıştı. Demek ki hepsi gerçeği biliyordu. Tanrım... Benden bir şeyler saklamak konusunda ne kadar da profesyoneller. Bende saklamalarına rağmen şu anda bildiğime de şaşırmadılar. Neden geldiğini anlayamadığım kadın konuştu.
- Görevim bittiğine göre ben gideyim artık.
Sonra Kohler'e döndü.
- Sen, dostunla biraz vakit geçir, hayatım.
Muhtelemen adamın eşiydi. Yok soyadları farklı olduğuna göre sevgilisi olması daha büyük bir ihtimaldi. Sonra ayağı kalkıp kapıya kadar geçirdik kadını. Kadın bahçe kapısından çıkarken Oliver içeri giriyordu. Kadını görünce hemen yaklaşıp tokalaştı. Bir şeyler konuşup, kısa süreli gülüştüler. Ardından vedalaşıp kadının arkasından el salladı. Belli ki tanışıyorlardı. Oliver evin kapısına doğru gelirken bize doğru bir bakış fırlattı. Bize mi? O esnada kapı eşiğinde kadına el sallayan ev ahalisi çoktan içeri girmişti. Bunu yeni farketmiş olmam mı daha garipti. Dakikalardır kapıda dikiliyor olmam mı? Oliver yanımdan geçerken bir an durdu ve bana döndü.
- Ne o? Kıskandın mı?
Yüzündeyse her zamanki o kocaman gülümsemesi vardı.
_________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aslında Olmayan Şeyler
Novela JuvenilFarkında olmadan neler yapabilirsin? Samatha Graham kendisiyle yüzleşiyor. Yeni bir dünyanın kapıları onun için açılıyor.