(Multimedia Aras Merter)
İYİ OKUMALAR :)
Motorumdan indikten sonra kaskımı da yerine koyarak, montumu ve çantamı elime aldım. Bir an önce eve girip dinlenmek istiyordum. Omzumu hareket ettirdikçe acıyordu ama bu acıyı görmezden geliyordum.
Zile bastığımda her zamanki gibi yine Ekin açmıştı.
''Neredeydin kaç saattir? Arıyorum, arıyorum açmıyorsun da.'' Sonradan gözü omzuma kayınca birden panikle konuşmaya başladı.
''Koluna ne oldu?''
''Yok bir şey ya.'' Evet eve gelirken bu hiç aklıma gelmemişti. Ekin'i tamamen unutmuşum. Şimdi bana kesinlikle çok kızacaktı.
''Ne demek yok bir şey Elisa? Kolun çizilmiş. Kanıyor, hatta kabuk bağlamaya bile başlamış.''
''Uzun hikaye Eko. Sonra anlatırım. Çok açım, bir şeyler hazırladın mı?'' diyerek Ekin'i hafif kenara iterek içeri geçtim.
Önden, önden ilerleyerek kendimi koltuğa atarak iyice yayıldım. Kafamı arkaya yaslayarak gözlerimi kapattığımda Ekin'den gelen ''Hayır.'' cevabını beklemiyordum doğrusu. Hemen doğrularak arkamdaki Ekin'e döndüm.
Kaşlarım şaşkınlıktan kalkmış bir şekilde ''Hayır mı? Ne demek hayır ya?'' dediğimde koltuğun arkasından dolanarak çaprazımdaki koltuğa oturdu ve ayağını sehpaya uzattı.
''Basbayağı, hayır. Tek kelime, iki hece.'' dediğinde hala şok içerisindeydim. Çünkü her zaman geldiğimde yemek hazır olurdu. Bana çok kızmıştı sanırım.
''Ha-ha-ha şuna bakın! Ekin hecelemeyi öğrenmiş!'' diyerek sahte şekilde güldükten sonra sehpaya uzattığı ayağına bakarak tekme attım. ''Çek şu ayağını, delirtme beni!'' dediğimde ayağını indirerek oturuşunu düzeltti.
''Ne karın ağrın var? Dökül bakalım.'' diyerek tek kaşımı kaldırdım.
Bacakları hafif aralayarak dirseklerini bacaklarına dayadı ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
''Şu son zamanlarda bana hiçbir şey anlatmıyorsun farkında mısın? Üstelik anlatmadığın gibi bir de yalan söylüyorsun. Bu sorunları tek başına çözemezsin Elisa.'' dediğinde sinirli bir soluk verdikten sonra konuşmaya başladım. A-oww bana ismimle hitap ettiğine göre durum vahim.
''Bütün sorun bu mu? Bir şey anlatmayışım? Ekin farkında mısın bu yaşadıklarım hiç kolay şeyler değil ve senin tek derdin bu mu?'' başımı olumsuz anlamda sağa sola salladıktan sonra devam ettim. ''Yapma Ekin, yapma.'' dedikten sonra arkamı döndüm ve odama çıkmak için merdivenlere yöneldiğim sırada arkamdan ''Elisa! Dur da bir dinle be kızım!'' Dediğini duydum ama onu takmayarak merdivenlerden çıkmaya devam ettim.
Odama çıktığımda hemen cam kenarındaki koltuklardan birine oturarak dışarıda yağan yaz yağmurunu izlemeye başladım.
Ben bu durumdayken o nasıl bu kadar düşüncesiz olmuştu. Ben zaten intikam ateşiyle kavrulurken, kendimi bu kadar yıpratmışken neden böyle davranıyordu ki?
Kötü bir şey yapmamıştım ki. Sadece onu bu olaylardan uzak tutmak istiyordum. Hayatımda bulunduğu sürece bile hayatı tehlikedeyken ben onu nasıl yanımda götürebilirdim? Bir kişiyi daha kaybetmeye dayanamazdım. Neden bunu anlamıyordu?
Beş- on dakika sonra kapım çalındı ve ardından açıldı. Hiç o tarafa bakmadım ama gelen Ekinden başkası olamazdı.
''Gelebilir miyim?'' dediğinde hiçbir cevap vermememe rağmen içeri girdi. Yanıma gelerek bir süre başımda bekledi. Sanırım ne diyeceğini bilemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/65564108-288-k830024.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN ESERİ
Acciónİntikam... Beni bu kişi olmaya zorlayan şey intikamdı işte. Basit bir sözcük ama içinde birçok duygu barındırıyor; öfke, kin, acı... Çalınan çocukluğum... O günden sonra içimdeki intikam aşkı bir gram olsun eksilmedi. İntikam ateşiyle yanıp kavrulu...