|On Yedinci Bölüm|

102 17 9
                                    

Uzun bir aradan sonra yeniden... Neyse ben sizi oyalamayım bir an önce okumaya geçin. Hikayenin sonunda görüşürüz 😘

--------------------------------------

''... Dışında birkaç da... Yani şu an bir uykuda ve... Elimizden gelen başka bir şey yok.'' Kesik kesik duyduğum cümleler sonucu ne olduğunu anlayamıyordum. Gözlerimi açmak istiyorum ama olmuyordu.

''Gözleri kımıldadı! Göz kapağının hareket ettiğini gördüm! Bu iyi bir şey, öyle değil mi?'' Sanki biri bedenimi ele geçirmiş gibi hissediyordum. Sanki bir iç savaş içerisindeydim. Sadece duyuyordum. Algılama yetimi de yitirmiş durumdaydım. Bitiktim...

''Maalesef. Bu tarz hastalarda olağan bir durum.''

Olanları düşündüğümde Aras'la yaptığımız konuşma geldi gözlerimin önüne. Sonrasında oraya gidişim... Olan onca şey... Ve son olarak tetiği çekemeyişim. Lanet olsun ki şu tetiğe biran önce basamıyordum bir türlü!

Belki de bunun sonucu olarak bir daha hiç uyanamayacaktım. Aileme verdiğim sözü tutamamıştım ve belki de hiç tutamayacaktım...

***

''Hayır. Hala. Hala aynı.'' Ekin'in endişe içeren sesi doldurmuştu kulaklarımı. Ara sıra yine bunun gibi sesler duyuyordum ama bir türlü gözümü açamıyordum. Kendimi biraz daha zorladım.

''Dur bir saniye. Sanırım bir şeyler oluyor.''

Sarhoş gibi gözümü açmaya çalışıyordum. Ekin'in endişe yüklü yüz ifadesi geldi gözlerimin önüne.

''Elisa! İyi misin?'' Ağzımı açarak konuşmak istediğimde boğazımın kuruluğunda dudaklarımı geri kapamak zorunda kalmıştım. Dudaklarımı zor bela oynatarak çıkmamak için direten sesimle konuştum.

''S-su.'' Ekin gözlerimin önünden kaybolurken, ben de gözlerimi açık tutmak için çabalıyordum.

Bir takım sesler duyduktan sonra Ekin bir pet bardakla önümde durdu. O ne yapacağını şaşırmış bir şekilde bana bakarken ben kalkmaya çalıştım. Lanet olsun ki hareket ettiğim an karnıma bir ağrı girmişti.

''Dur, dur, dur!'' Ekin endişeyle beni geri yerime yatırmaya çalıştığı sıra odanın kapısı açılmıştı.

''Uyandınız demek.'' Karşımda duran genç doktorun sözüne karşılık hiçbir şey söylemeyerek devam etmesini beklemiştim.

''Şanslısınız ki organlarınızda bir hasar oluşmamış ama karın boşluğunuzda oluşan iç kanama biraz bizi zorladı diyebilirim. Çok fazla kan kaybınız vardı, bu konuda da sağ olsun bir gönüllümüz ihtiyacınız olan kanı verdi.'' Söylediklerini dinlerken devam etmesini bekliyordum. Bana kan veren her kimse ona büyük bir teşekkür borcum olduğu kesindi.

''Aslında yapabileceğimiz tüm işlemleri yaptıktan sonra tek sorun sizin uyanma süreniz oldu. Bu konuda da geç uyanmanızı içinizde yaşadığınız bir iç savaşa bağlıyorum. Neler yaşadığınızı bilmiyorum ama sanırım bunun için hastanemizin psikoloğuna görünmenizi önerebilirim.'' dedikten sonra ''Geçmiş olsun.'' diyerek odadan ayrıldı.

Ekin'e dönerek ''Ne kadar süredir uyuyorum?'' diye sordum. Doktorun söyledikleri arasında dikkatimi çeken konulardan biri de bu olmuştu.

''İki hafta dört gündür.'' diye cevapladı. Bu kadar süredir uyanmamı mı bekliyordu yani? İşimi düzgün halledemediğim gibi Ekin'in de tüm düzenini alt üst etmiştim!

''Ne diye böyle bir işe kalkışırsın ki sanki?'' diye söylenen Ekin'in neden bahsettiğini gayet iyi anlamıştım. Bu konuları konuşmak istemediğim için kısa cevap verdim.

İNTİKAMIN ESERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin