Multimedia: Ekin ve Duru
Satır arası yorumlarınızı eklemeyi unutmayın. Keyifli okumalaar :)
........................................
Kantine inmiş cumartesi akşamı Aras'la olan konuşmamızı düşünüyordum. Artık düşünmekten beynimi yiyecek dereceye gelmiştim. Baya beni tehdit etmişti. Bunun altında kalmayacaktım elbette. Ona bu zaferi tattırmayacağım.
''Naber güzellik?'' Duyduğum sesle başımı o tarafa çevirdim. Sandalyeyi çekerek oturduktan sonra bana bakmaya başladı. ''Git başımdan Cenk.'' diyerek elimi tekrar ağrıyan başıma koydum. Cenk bölümden bir arkadaşımdı. Fazla konuşmasak da iyi çocuktur. En azından şimdiye kadar bana bir zararı dokunmadı.
''Yine niye kafan bozuk?'' Dediğine göz devirdikten sonra ona dönerek ''Bunu sana anlatacağımı düşünmüyorsun herhalde.'' dedim.
''Kalbimi kırıyorsun ama güzelim.'' diyerek elini kalbine götürdü. Yüzümü buruşturarak ''Bir daha şu kelimeyi kullanma lütfen. Sen söyleyince iğrenç oluyor.'' dedim. Sandalyeyi biraz daha çektikten sonra merak dolu bakışlarıyla konuşmaya başladı. ''Şaka bir yana, harbi neyin var kanka ya.'' dediği sırada yanımıza gelen Ekin ve Duru'ya baktım.
Birer sandalye çekerek yanımıza oturdular. Ekin hemen bana bakarak 'Neyin var?' Anlamında göz kıptı. Omuz silkerek önüme döndüğüm sırada Cenk, Ekin'e yönelik konuşmaya başladı.
''Lan! Hayırlı olsun yeni yengemiz mi?'' Bunu söylerken bir yandan göz kırpıyor bir yandan da Ekin'in omzuna vuruyordu. Tabii dışarda olan dilini de unutmamak lazım. Bu sırada Ekin, ona garip bakışlarını yollarken, biz de Duru'yla ne olduğunu anlamak istercesine birbirimize bakıyorduk.
''Güzelmiş yalnız. Aferin lan!'' diyerek tekrar Ekin'e vurduğunda, Ekin bana 'Kurtar beni şundan.' Bakışından yolluyordu.
''Yalnız hızına yetişilmiyor.'' dediğinde Duru'nun gözleri büyümüştü. Anlatmak istediği şeyi anladım ve daha fazla dayanamayarak olaya el attım.
''Yeter Cenk! Onların arasında bir şey yok. İki dakikada ne abarttın sen de. Öyle değil mi?'' diyerek Duru'yla Ekin'e baktığımda onlar da birbirine bakıyordu. Gözlerim tekrar ikisi arasında gidip geldikten sonra sorumu yineledim.
''Öyle değil mi?'' Bu sefer sesim daha yüksek çıkmıştı. Duru zorla gözlerini Ekin'den ayırdıktan sonra ''Evet. Bir şey yok.'' dedi ve omuzlarını düşürerek arkasına yaslandı.
Yine ne oldu bunların arasında acaba? Hayır yani ikisinin de bir şey anlattığı yok ki, şu çöpçatanlığımla bir çözüm bulayım.
''Ne kendi kendine gülüyorsun kız?'' diyerek ayağıma tekme atan Cenk sayesinde kendime geldim.
''Bir daha bana tekme atarsan o ayağını kırarım.'' dedikten sonra gözlerimi kapatarak başımı sola çevirdim.
''Off ne sıkıcısınız be!'' diyen Cenk'e kötü bir şey söylememek için derin bir nefes aldım. ''Beğenmiyorsan gidersin.'' Birden sandalyesinde bir heyecanla dikleşen Cenk'in, öküz gibi hareket etmesinden ötürü, sandalyenin gerilemesinden oluşan ses yüzünden hepimiz yüzümüzü buruşturmuştuk. Fazla uzun ve karışık bir cümle oldu sanırım ama bence siz benim anlatmak istediğimi anladınız.
''Size harika bir hikaye anlatacağım. Hepinizin keyfi yerine gelecek.'' dediğinde dirseğimi masaya dayayarak, elimi çenemin altına koydum. Ne diyecekti çok merak ediyordum. Daha doğrusu; ne saçmalayacaktı çok merak ediyorum.
Ellerini birbirine vurduktan sonra konuşmaya başladı.
''Şimdi, böyle 13-14 yaşlarında falanım. Babam tam bir kumarbaz. Her gün eve geç saatlerde geliyor. Bıktım artık bundan. Bir gün cesaretimi topladım geçtim bunun karşısına. 'Yeter artık, bırak şu lanet oyunu. Elimizde ne var ne yok onu da vereceksin en sonunda, ortada kalacağız öyle.' Dedim, dinlemedi.'' diyerek sustuğunda anlattığından çıkarmamız gereken anlamı anlamaya çalışıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/65564108-288-k830024.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN ESERİ
Açãoİntikam... Beni bu kişi olmaya zorlayan şey intikamdı işte. Basit bir sözcük ama içinde birçok duygu barındırıyor; öfke, kin, acı... Çalınan çocukluğum... O günden sonra içimdeki intikam aşkı bir gram olsun eksilmedi. İntikam ateşiyle yanıp kavrulu...